Ahlak örtüsü

 Diyeceksiniz ki, ‘Onların kafası o kadar çalışmaz’. Bende o kadar zeki olduklarını düşünmüyorum, ancak bizim akıllı davranmamız gerektiğini savunuyorum. Oyun kuranlara mı kızmalı, oyuna gelenlere mi?

Başörtüsüne saldıranların dedeleri, ‘şapka takınca kafa değişecek’ sandılar diye kızıyoruz ama, bizde ‘baş örtülünce’ her şey değişecek sanmadık mı? Öyle sanmadıysak bile öyle davranmadık mı?

Biliyorum sert bir giriş yaptım! Asıl derdime geleyim…

Yıllarca ‘Başörtüsüne uzanan eller kırılsın’ diye sloganlar attık meydanlarda. Şimdi her yerde ‘örtülü çıplaklar’ diye bir tabir kullanılıyor. İşin doğrusu ben, örtünün bu boyutunda değilim. Örtünün biçimi – rengi bu yazın konusu değil.

Başörtülü Memur

Devlet dairelerinde, başörtülü memurların çalışabilmesi için gösterilen gayretten çok daha fazlasını, ‘dindar bir insanın devlet memurluğu mesaisi ve sorumluluğu’ başlığına önem vermek zorunda değil miydik? Mesaisine kul hakkı gözüyle bakmayan bir memur, başörtülü olsa ne olur olmasa ne olur? İşlerini halletmek için maaş aldığı, hizmet etmek zorunda olduğu vatandaşla ilgilenmemenin, işleri aksatmanın, işyerinde zamanı verimsiz kullanmanın haram olduğunu öğretemediğimiz insanların, başörtülü çalışmasını sağlamak dindarlık mıdır?

Kafa devlet memurluğu kafası olacaksa, o kafanın örtüsü neyi değiştirecek ki?

Başörtülü Öğretmen

Bir Milli Eğitim Müdürü arkadaşım kahrediyordu. Başörtülü öğretmenlerin öğrencilere ilgisizliği yüzünden nasıl üzüldüğünü anlatmıştı. Köylerden gelen genç kızlara, ek ders ücreti karşılığında, yurt ablalığı yapmayışlarına şahit olunca, ‘Üniversite yıllarımda bunlar için mi mücadele edip ağladım’ dediğini anlattı.

Öğretmenler odasında, dizi ve magazinden başka bir şey konuşmayan bir öğretmenin başı, örtülü olsa ne olmasa ne?

Başörtülü Doktor – Hemşire

Hastanın duasını almak için, iman ve teslimiyetin verdiği sabırla çalışmayan, hasta ve hasta yakınlarıyla kavga eden bir doktor veya hemşirenin başörtülü olması, dinin amaçları arasında olamaz. Mesaisini bitirip kaçmayı, hastanın duasını almaktan daha çok önemseyen, memur kafalı bir doktor, başörtülü çalışabilme hakkı elde etmeyi İslam’ın şiarı mı sanıyor?

Başörtülü Kur’an Hocası

Biliyorum ‘başı açık olanı yok zaten’ diyeceksiniz. Ama benim derdim başın içi değil işte. ‘Kur’an hocasından nefret ettiğim için İmam Hatip Lisesi’nden kaydımı sildireceğim’ demişti yıllar önce bir öğrenci bana. Derslerine giren bayan hocanın hakaret ve aşağılamalarından nefret ettiği için, hem Kur’an dersinden hem İmam Hatip Lisesi’nden nefret ediyordu.

Bir müftü arkadaşımdan dinlediklerimin birçoğunu buraya yazmayacağım. Kur’an öğrenmek için kursa gelen mahalle kadınlarından birisi, sonunda Kur’an Kursu hocasına patlamış. ‘Biz buraya Allah’ın kelamını öğrenmek için geliyoruz. Sana hizmet etmek için değil’

Başörtülü eş

Yıllar önce bir arkadaşım, ‘başörtülü bayanların kocalarına çektirdiklerini yazsana!’ demişti. Kendimce bazı gerekçeler öne sürerek, o konularda yazmayı düşünmediğimi söylemiştim. Böyle bir kanıya nereden vardığını sorunca, ilginç tespitler yapmıştı.

Dindar arkadaşlarla bir araya gelip oturduğumuzda, genelde dertleşiyoruz. Birçoğunun yaşadığı sıkıntılar aynı. Sanki Allah için değil de, kocasının hatırına örtünmüş gibi, örtülü olmanın sosyal hayattan tecrit eden boyutunun hesabını bizden soruyorlar. Allah için örtünmüşseler, Allah için bedel ödemeye de razı olmak zorundalar. Dindar arkadaşların arada kalıp bunalıma girdiği gelin – kaynana savaşları ise anlatmakla bitmez.   

O arkadaşım çok şey anlattı bana. Çok dertliydi…

Örnekleri çoğaltmak mümkün…

Suçlu kim?

Şapka Kanunu ile yıllarca bizi başın dışı ile oyalayanlar, başın içini ihmal etmemize sebep oldu. Acaba bunu kasıtlı mı yaptılar?

Harf inkılabı ile bizi, Kur’an harflerini savunmaya yönlendirenler, Kur’an’ın verdiği mesajlar üzerine düşünmemize engel oldular gibi geliyor bana.

Başörtüsü için verdiğimiz mücadele, ‘Müslüman Kadın Karakteri’ni konuşmamıza engel olmuşsa, ortada çok ciddi bir problem var.

Oyuna gelenleri uyarmak / uyandırmak, oyun kuranlara küfretmekten evladır.

Kesin ifadeler değil de, daha çok muğlak ifadeler kullanıyor olmamın tek sebebi, elimden somut belgeler olmayışı. Bana kalsa, hali pürmelalimiz en büyük delil ama, bu delili anlatmak için bir köşe yazısı yetmez işte.

Sözün özü;

 Başörtüsü, ahlak örtüsü olmayanı dindar yapmaz.

Bu yazı toplam 4417 defa okunmuştur
Önceki ve Sonraki Yazılar

YAZIYA YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.