Anne sen de oku

Anne sen de oku

TYB Konya Şubesi; Selçuk Üniversitesi öğrencileri Sümeyra Tuna, Rabia Ünlü, Esra Sağlam, Merve Çini ve Derya Peynirci’den oluşan bir ekibin düzenlediği; “Hayat Ekseninde Okumak, Yazmak, Kadın” konulu; Kadın

          Yazarlar, Ev hanımları ve edebiyatseverleri buluşturan, mühim bir faaliyete sahne oldu.

Kadın Yazarlardan Hüzeyme Yeşim Koçak, Melahat Ürkmez, Nezahat Bekleyiciler, Nurten Selma Çevikoğlu, Seher Aydın, Zarife Köksal Taşova’dan oluşan panelistler; “Anne Sen de Oku” projesi bağlamında; Okumak, Yazmak ve Kadın üstüne, eleştirel bir bakışla geniş bir çerçeve çizdiler.

Paneli yöneten Hüzeyme Yeşim Koçak, açılış konuşmasında “Okumama halinin sadece ev hanımlarına mahsus değil, genel bir toplum illeti olduğundan söz etti. Okuryazardan ziyade “bakar/seyirci” yetiştirdiğimizi ifade eden Koçak; aydınımızın, üniversitelerimizin de gerekli okumaları yapmadığını, mevcut bilgiyi geliştirip; ilime teknolojiye dönüştürme, insanlığa sunma, hizmet verme gücüne yeterince sahip olmadığını belirtti.  Beşeriyetin bir “doğru okuma”, kendini okuma sorunu olduğunu anlatan Hüzeyme Yeşim Koçak; insanın İlâhî bir sayfa olduğunu, fakat büyüklüğünün idrakine varamadığını belirterek, dinleyicileri “gönül-iç kitabını” okumaya davet etti.

Konuşmacılardan Melahat Ürkmez; “Okumak Paylaşmaktır” isimli sunumunda; kitabın iletişim kaynağı, köprü, insanlık mirasını bize sunan bir vasıta, büyük yazarlarla ünsiyet kurduğumuz ve yalnızlıktan uzaklaştıran bir dost olduğunu ifade etti. Yahya Kemal, Sait Faik gibi edebî kıymetlerin yazı serüvenlerine, yazarlık psikolojilerine de değinen Melahat Ürkmez; kültür emperyalizmine, dış tesirlere karşı dirençsiz olmamızı, ermeni soykırımı gibi iddialara cevap veremediğimizi de yeterince okumadığımıza bağladı...

Nezahat Bekleyiciler;  kitap okumanın bize en başta bir şuur kazandırdığını, bir farkındalık uyanıklık yarattığını ileri sürerek sadece aile desteğiyle gelişmenin mümkün olmadığını; ancak kitaplı bir hayatla gerekli ilerlemenin sağlanabileceğini ifade etti. Nezahat Bekleyiciler, Yunus Emre Hazretlerinin bir sözünden hareketle; “İlmin, önce kendini bilmek” meselesi olduğunu, yoksa okumalardan istifade edilemeyeceğini söyledi. Kitapsız bir hayat, robotsu, sönük, sıkışmış bir hayattı.

Nurten Selma Çevikoğlu,  dinimizin “Oku!” emrinden başlayarak; niçin okumamız gerektiğinin altını çizdi. Hazinelerimizin farkına varmamız, millî ve manevî kültürümüzün inkişafı, çağdaş gelişimimiz, yönlenmemiz için okumalıydık. Rakamlarla “okumazlığımızı” delillendiren N. Çevikoğlu, bir “Okuma Seferberliğinin” de çağrısını yaptı. Somut örneklerle, gündelik hayattaki okuma tecrübelerini ileterek, hanımlara bir çizelge yapmalarını ve aslî işleri arasına muhakkak okumayı koymalarını tavsiye etti. İstenirse; yarım saatlik, bir saatlik okumayla, zamanla kitap okuma sayısı arttırılabilirdi.

 Seher Aydın; dil eğitimini de gerçekleştiren annenin, en önemli rol modeli olduğunu vurgulayarak; çocuk üzerinde okuyan bir annenin nüfuzundan söz etti. Peygamber Efendimiz’in “Evlenmek için saliha ve eğitimli bir kadın tercih ediniz” hadisi şerifinden yola çıkarak;  erkeğin arkasında değil yanındaki, hatta önündeki İslâm kadınlarından misaller getirdi. Fazilet Abidesi, eğitimli; âlim, fakihe olan “ışık hanımlardan” bahsederek; geçmiş ve günümüzü birbirine yaklaştırdı.

Zarife Köksal Taşova; “Kadın, Toplumu Doğurur” derken,  çocuk ve toplum üzerindeki kadın tesirlerinden yola çıktı. Toplumu kasıp kavuran ahlâki yozlaşmaların, kitapsızlıkla mutlak ilişkisi vardı. Manevî değerlerimizi okuyup, yazıp, hayata geçirmediğimiz için tefessüh içindeydik.

Program, soru-cevap ve dinleyici katkılarıyla devam etti.

Bu haber toplam 2596 defa okunmuştur

HABERE YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Eğitim