Dostlarımıza sövmeyiz

        İnsanlar bazen güçlü olduklarında diğer insanları pire gibi görürler. Pireyle güç yer değiştirince bunu hazmedemeyip durmadan başkalarını ısırmaya başlarlar. Hâlbuki kendisini çok büyük zannedenler büyüğün ancak Allah olduğunu bilemezler. Eğer bunu bilseler zaten kimseyi küçük görmezler. Hele bunu günümüz siyasetinde görmek ve yaşamak gayet doğal ve olağan hale geldiğini bilmeyen yoktur. Herşey bana göre güzel, benden başkalarına tufan gözü ile bakarsan sen zaten adam değilsin.

      Bazen çok samimi olduğun insanlar olur, bir bakmışın ortada hiçbir kişisel meselen yok iken benim gibi düşünmüyor diye o samimi dostunu şahsi menfaatlerin uğruna yok etmeye çalışmak bir canavarlık ve aşağılıktır.

      Gerçekten birisi sana zarar vermeye çalışıyorsa, önce sabredeceksin. Baktın sabrında taşıyorsa sende gereğini yapacaksın. Ama yok yere durup dururken insanları yıpratmaya çalışmak, menfaatlerime ters düşüyor diye kılıç sallamak insanlık değildir.

      Şunu kesin olarak söylemeliyim ki, bir gazeteci olarak inandığım ve bana değer veren bir insanı ne sattım, nede yarı yolda koymuşumdur. Her zaman arkasında durmuşum ve sonuna kadar desteklemişimdir. Benim asaletimde ve yaşamımda adam satmak yoktur. Taki sonuna kadar arkasında durduğum insan beni satıyorsa bende onu sırtımdan atmışımdır.

      Eğer ben bir gül fidesi dikti isem, birileri onun rengini kokusunu sevmiyor diye onun tepesini koparma alışkanlığım yoktur. Herkesin kendisine göre bir doğruları vardır. Kimsenin işine gelmiyor diye kendi diktiğim gülün kafasını koparacak kadar karaktersiz değilim. Birisi memnun olacak ve hoşuna gidecek diye dost satma alışkanlığımda yoktur.

      Bizim herkesin hoşuna gidecek diye herkese göre yazı yazma karakterimiz yok. Efendim şunu da bir yazsan ne iyi olur yönlendirmesine göre yazı yazma alışkanlığımızda yoktur. Ona göre olan yanlış bana göre doğru olduğunu da bilmek lazım. Ha gerçekten söylenenler doğru ve topluma zararlı ve ya yararlı ise elbette dikkate alırız.

      Cuma günü yazdığım yazıdan rahatsız olan bir arkadaş ahlaksızca bana, “ iyi yağdanlıksın” diye yorum yazmış. Düşündüm taşındım bana bunu ne için yazdı benim kendisi ile en ufak bir problemim yok, onu rahatsız eden bir durumda yok dedim. Ha anladım ki, bu arkadaş eski bir Ak Parti yöneticisi, benim ortamı yumuşatma yazımdan rahatsız olmuş. Ortalığı karıştırmam lazım ki, arkadaş oradan kendisine vazife çıkarsın, zamanı gelince eski yerine tekrar kurulsun.

Evet, ben seçim sonrası Ak Parti ile ilgili yazacaklarımı yazdım. Bundan sonrası yetkililere kalmış bir durum, her gün bunlara ve Belediye Başkanı Sayın Haluk Şahin Yazgıya vurmalıyım ki, arkadaşlar mutlu olsunlar, onlar yıpransın sonra tekrar oralara geri gelsinler. Belediyedeki değişiklikleri durmadan eleştirsem de, ortalık karışsa onlarda ellerine zil takıp oynasalar. Size yanlış olanlar bana göre doğru olabilir, siz istiyorsunuz diye sizi mutlu edemem. Bana arkamdan düşmanlık yapacaksın, sonrada dostlarıma benden sövmemi bekleyeceksin. Siyaset bugün var yarın yok, bize siyaset dışı da dost lazım, dost insana iyi ve kötü günde lazım olandır. Biz dostlarımızı koltukta iken değil her hâlükârda severiz.

      Ya şu iftar sofralarında vatandaşın Haluk Başkana gösterdiği ilgiyi gelin göründe birazcık utanın. Başkandaki adamlık ve insanlığı biraz olsun görüp örnek alın. Vatandaş Yazgıya boşuna %75 beğeni notunu boşa vermiyor. Adamda ne kibir var nede enaniyet, ben bunu bizzat görüyorum Allah aşkına inanmıyorsanız adam gibi gelin gözlerinizle birde siz görün.

       Bir kıssadan hisse ile yazımı bitirmek istiyorum:

       “Babasından kalan büyük bir mirası günah - sevap demeden har vurup harman savuran birisi, elinde avucunda hiç bir şey kalmayınca Nasreddin Hoca’ya dert yanmış:

“Hâlim çok kötü. Neredeyse dileneceğim.  Derdime bir çar bul Hocam” demiş.

         Hoca, “Merak etme evlât” demiş ve devam etmiş, “yakında bu dertten kurtulacaksın.” Mirasyedi heyecanlanmış:

 “Yine zengin mi olacağım, Hocam ?”

 “Hayır, evlâdım” demiş Hoca, “züğürtlüğe alışacaksın. Ahret sermayeni de burada harcadın. Alışınca belki orada da çok sıkıntı çekmezsin.”

       Ne diyeyim bugüne kadar yıllarca sürdüğünüz saltanat elinizden gidince heyecanlandınız, ama kusura bakmayın koltuksuz itibar görmeme züğürtlüğüne de alışacaksın.

Bu yazı toplam 1186 defa okunmuştur
Önceki ve Sonraki Yazılar

YAZIYA YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.