Kaybedenler kulübü…
Ötekileştirilmiş, asimile edilmiş, dışlanmış, terk edilmiş, ihanet uğramış, aldatılmış, horlanmış, ezilmiş…
Ama gururlu… Alnı ak mı ak pak mı pak! Gözü kara, sözü yaman!
Kaybedecek hiçbir şeyi olmayan insan ne de kötü bir insandır. Ne de korkunç bir insandır.
Ne de tehlikeli bir insandır.
Bizler kaybedenlerdeniz; Kulubaba’ya çıkıp haykırıyorum Karakoçan’ın yüzüne… Kaybedenlerdeniz… İtirazı olan kaybetsin de gelsin. Sözü olan yitirip de gelsin! Aklı olan zayi edip de gelsin! Aşkı olan terk edip de gelsin! Malı olan yakıp da gelsin. Makamı olan İbrahim Ethem olsun da gelsin.
Körük gibi yürek ister! Cesareti olan gelsin. Lafla Karakoçan’a nizamat verenler gelsin!
Hiçbir şey kaybetmeyen bizden değildir.
Neşesini mesela, sağlığını, gülüşünü yanaklarında asılı kalan, sevdasını yüreğinde taht kuran mesela, malını ölmeden terk eden, makamını bir kalemde silen… Ne adamlar gördüm; zaten yoktular.
Suya benzeyenleri gördüm; her kabın şeklini alırlar hemen. Çamurdan daha vıcık olanını gördüm her yaraya işerler. Makamın kuyruğuna dolananları gördüm her konan sinekte oraya buraya salınırlar. Kocaman kocaman adamları gördüm, öyle lafları yerler de gıkları çıkmaz.
Kaybedenler kulübü… Harbi adamların otağı, hasbi adamların konağı…
Kaybetmişsen gel, bu bir davettir. Bırak da gel, terk et de gel, es de gel, koş da gel!
Engelleri aş da gel! Aşkı sineye çek, yâri sılaya ver, dostu yoka sat, hısmı toza kat, hasmı vara havale et!
Mutlaka ama mutlaka yüreğimizin bir köşesine de olsa yalnızlar kulübünün bir nebze
cik hüznü düşmüştür. Yüreği pazar yeri gibidir; dini dili ırkı rengi ne olursa olsun herkese kapısı açıktır. Kapısının zili de yoktur anahtarı da… İsteyen istediği zaman istediği şekilde girer. Bu kalp onundur çünkü…
Yok sayılanlar kulübü… El ayak çekilince sokaklarda bir tek onlara ev sahipliği yapar ıssız sokaklar… Bir de kedilere ve köpeklere…
Necip Fazıl dolanır dilime:
“Bana düşmez can vermek, yumuşak bir kucakta;
Ben bu kaldırımların emzirdiği çocuğum!
Aman, sabah olmasın, bu karanlık sokakta;
Bu karanlık sokakta bitmesin yolculuğum!”
Avare diye yaftalanır paftalanır bana mısın demez. Başkası ne gözle bakarsa baksın, ne sözle hitap ederse etsin o kendisini bilir. Bazen kaderin bir oyunudur bu der, damarda yüksek dozda arabesk vardır, bazen daha beterine bakar hâllenir.
Her evde, her sokakta, her mahallede, her okulda vardır mutlaka kaybetmiş çoğunluğa ait birileri… Bellidir halleri… Gözler mahcup mu mahcup elbiseler eski mi eski konuşmalar hüzünlü mü hüzünlü… Eller titrek mi titrek mideler boş mu boş… Bir post sırtında olsa bir dost olsa yanında kâfidir.
Kimi gün bir köprü altı olur yatağı kimi gün terk edilmiş bir bina… Kimi gün parkta bir bank olur ona şilte, kimi gün tarlada bir ot yığını… Yeryüzünde onlara ait bir parsel olmasa da üstü açık yattıklarından bütün gökyüzü onlarındır.
Yeryüzünde yalnız benim serseri,
Yeryüzünde yalnız ben derbederim.
Herkesin dünyada varsa bir yeri,
Bende bütün dünya benimdir derim.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.