Mantar Tabanca!

 Bisikletim olmasa da ladin ağacından kestiğim dalları ayaklarımın arasına alarak koşmak yetiyordu; bazen de yatay uzayan ağaçların üzerine çıkıp motosiklete bindiğimi zannedip avaz avaz bağırıyordum.

Babamın çarşıya gidiş dönüşlerinde beklentimiz çok yüksek olmazdı; sekersiz sakızlara oranla biraz daha pahalı olan şekerli sakız bile alsa sevinirdik. Tempo sakızı favorimizdi, tipitip sakızından çıkan uzun burunlu karikatüre uzun uzadıya gülebiliyorduk.

Kil toprağından ve kızılçam kabuğundan tabanca yapmakta ustaydım. Ağaçtan bisiklet, say taştan kapan, tahtadan kaykay, arabanın iç lastiğinden sapan ve zakkum ağacının kabuğundan zurna yaptıktan sonra çam kabuğundan tabanca yapmakta da mahir olmuştum.

Hatta tabancayı görenler ilk bakışta yedi atmış beş mi, on dörtlü mü, bunların da Kırıkkale mi, Ceze mi, Fransız yedilisi mi yoksa Browling mi olduğunu anlarlardı.

 

Babam pazardan geliyordu, gözlerinden o gün her günkünden farklı bir hediyesi olduğu anlaşılıyordu. Evet, fabrika yapımı bir oyuncağım oluyordu ilk kez; bir mantar tabancası, hem de bir kutu mermisiyle beraber…

 

“Of ulan offff…”

 

Mermilerin insanların yüzüne sıkılmasının sakıncalarını anlattı dedem, hatta tanıdığı birkaç kişinin bu nedenle kör kaldığından söz etti.

 

Anlatılanları “Tamam.” diyerek geçiştirip, bunları gereksiz bir uyarı olarak görüyordum. Kafamda senaryoyu çoktan kurmuştum bile.

 

Çok geçmeden mantar tabancasının mekanizmasını iyice çöz­müştüm ve tutukluk yaptığı zaman onu tamir edebiliyordum.

 

Avcılık en büyük tutkularımdan biri olduğundan mantar tabancasıyla kuş avlamak istedim; ancak yakından sıkmama rağmen bir tane bile kuş vuramadım.

 

Sonunda aklıma bir fikir geldi.

 

Mantarın ucuna bir saçma tanesi koyarak ateş etmeye başladım, bu taktik tutmuş ve başarı elde etmiştim.

 

Mantar tabancası maceramı sonlandıran olay ise, aklıma gelen bir hinlikti.

 

Dağlık alandan köylerine eşekleriyle odun taşıyan köylülerin geçtiği yola mantar döşeyip, üzerini say taşlarla kapladım ve uzaktan onların patlayan mantarlar sonunda eşekleriyle düştükleri aciz duruma güldüm, çok zevkli bir oyundu. Düşen odunlar bir yana, eşekler diğer yana gitmişti.

 

Bu eşek şakasını yapanın kim olduğu araştırıldı elbette. Çok geçmeden olayın kahramanının şahsım olduğu anlaşıldı ve darp edilmem suretiyle bir daha mantar tabancası kullanmayacağımın sözü alındı.

Bu yazı toplam 14069 defa okunmuştur
Önceki ve Sonraki Yazılar

YAZIYA YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.