Gürhan Gürses

Gürhan Gürses

Meksika sınırı

Meksika sınırı

Alamancı komşumuzun siyah beyaz tevesinde

kovboylar hep Meksika sınırına giderdi

kimse dokunamazdı sınırı geçtiler mi?

Meksika sınırı isterdim en sevdiğim ressamlara

hep hapiste olurlardı nedense

Hapis yatmış olurdu yoldaşım gönüldaşım

saf tutmak istediğim namazda omuz omuza

hapse düşersin derlerdi

tutup ciğerimden yazsam

en sevdiğim filim artisi

hapsi boylardı illaki

filmin en güzel yerinde

Camimizin imamı

edebiyat öğretmeni

Meksika sınırımız olmadığından belki

ortasında dururlardı

en canalıcı lafın

bir damar kabarırdı cümlelerinde

Meksika sınırı olsaydı Türkiye’min

on dokuz yaşımda sevdiğim kızla

atlar geçerdim sınırı kimse dokunamazdı

yerine Gayrettepe’de dayaklar yedim

günlerce uyutmadılar siyasi şubede

Şimdi

Meksika sınırına iki saat mesafede

Tekrarlayıp duruyorum kendi kendime

Bir Meksika sınırı lazım her memlekete

Meksika’nın kendisine de

Mehmet Efe

Herkesin bir Meksika sınırı olmalı bu yaşamda. Benim de, sizin de, Karakoçan’ın da. Bazen hüzünlendiğinizde kaçıp sığınacağınız. Bazen ağladığınızda gözyaşlarınızı kimsenin göremeyeceği bir yer. Bazen sevgiliyle konuştuğunuz yer, bazen düşmanı yendiğiniz üs. Kaçtığınızda sizi takip edenlerin geçemeyeceği noktaya Meksika Sınırı diyoruz. İhtiyacımız yok mu böyle bir sınıra? Hep illegal olarak düşünmeyin sınırları? Duygu dünyamızda da kaçmalar, gitmeler, yitmeler olmuyor mu? Ömrümüzün bir gün dahi böyle bir hisle yanıp kavrulamaz mı? Yoksa sizin Meksika Sınırı’nız yok mu?

Yasaklar çiğnenmek içindir, sınırlar kaçmak için. Kabul etmeseniz de insanları cezbeden, kendisine çeken, etkileyen bir yönü var sınırın. Her şeyin, herkesin bir sınırı vardır kimsenin geçemediği. Kendisinden kaçan insanların dahi sığındığı dünyalar vardır. Lakin o ilk adımı atabilmek ve karşı olarak addettiğimiz toprağa o ilk adımı basabilmek önemli. Hep istim üzerinde belli bir ritim eşliğinde yeknesak süregelen bir yaşamın diğer tarafında neler var acaba? Kendi ellerimizle çizdiğimiz sınırları aşabilmek için ne yapmalı, nereye gitmeli, nasıl hareket etmeliyiz? Bunları düşünüverin ve hemen sınırı geçmek için düşüverin yola!

Okuldasınız. Meksika sınırınız fikirlerinizi rahatça ifadeye dökebildiğiniz öğretmenler ve onların dersleridir. Sizi baskı altında tutan ve kendinizi ifade etmenizi engelleyen her türlü unsur ve kişi Meksika Sınırınızı silen ve sizleri tek bir gerçeğe mıhlayan aşkın mümessilleridir. Oysa gerçeğin onca yüzü vardır. Birini bulamadıysanız diğerlerini bulma şansınız devam eder. İşte burada Meksika Sınırını geçmeniz gerekir. Hâkim olan idareye karşı duruşunuz, tavrınız, hitabınız sizin o sınırı yaratmanız ve oradan her türlü güzelliğe yelken açmanızdır.

Âşıksınız. Meksika Sınırınız yok. Kör bir baskının neticesi olarak ona ulaşamıyor, dar kalıpları yıkamıyor, içinizde büyüttüğünüz sahte yasakların korkusu ile aşkınızı yaşayamıyorsunuz. Âşık ve maşuk bu dert ile eriyip bitap düşerken Meksika Sınırı gelmeli akıllarına. Kendilerine zorluk çıkaran hususları ve bu hususları ortaya koyanları bir kalemde silecek onları tarihin eskimiş yapraklarına gönderecek olan gücü yüreklerinin en derin noktasında kaynayan bir yeraltı magması merkezi gibi çıkartmalı ve onları bloke etmeye çalışanların yüzlerine vurmalıdır.

Meksika Sınırı eşkıyaların, hırsızların, çakalların, kurnazların sınırı değildir. Üçkâğıtçıların, dalaverecilerin, oyunbozanların, dalkavukların, yalakaların idrak edip sığınacakları ya da özgülüğe kanat çırpacakları bir sınır değildir. Onlar legal olan ile legal olmayan sınırlarda, kendi kazdıkları kuyunun etrafında tamtamlar eşliğinde dans etsinler. Bizler bizi bir üst sınıra taşıyacak olan merdivene, bizi bir üst makama taşıyacak olan basamağa Meksika Sınırı diyoruz. Ve ömrümüzü adayacağımız bir Meksika Sınırımız olmalı bu yaşamda. Herkese göstereceğimiz anlatacağımız bir Meksika Sınırımız vardır illa ki!

Karakoçan’ın da Meksika Sınırı olmalı. Herkesten farklı bir o kadar kişiye özel. Ufkuna atılan kementler alıkoymamalı ilçemi, ayağına takılan prangalar geriye döndürmemeli adımlarını. Ellerine takılan kelepçeler güneşi işaret etmekten men etmemeli Karakoçan’ımı. Tozu dumana katıp dörtnala giden bir kısrak gibi hep gelişmeye hep güzele hep olumluya doğru gitmeli ilçem. Bu uğurda kendisine çizilen bir yol varsa, yazılan bir kader varsa işte biz buna Meksika Sınırı adını veriyoruz bu yazımızda.

Ne haramiyiz ne şakiyiz. Halimizden dahi şekvacı değiliz. Sadece kendimizden gayri bizi sınırlayan olmasın şeklinde bir telkin de bulunup bu coğrafyada yaşayan herkesin gerektiği gibi, olması gerektiği gibi idame ettirmesini istiyoruz yaşamını. Ve herkesin gerektiğinde geçmek için kullanacağı bir Meksika Sınırının da olmasını ifade ediyoruz.

Bu bir kaçış değil, bir sığınış bir iç ülkeden başka bir iç ülkeye.

Bir iltihak yeri geldi mi bir ahu gözlüye.

Bir teslimiyet belki de tek olana!

Meksika Sınırı sınırlardan bir sınır değildir. Çizgilerin en net şekilde çizildiği ve harami olmayanın, eşkıya olmayanın geçtiği, hak olanın kabul edildiği, adil olanın baş tacı edildiği bir yalandır bu dünyada.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Gürhan Gürses Arşivi