Ömer Lütfi Ersöz

Ömer Lütfi Ersöz

Sünnet Düşmanlığının Sebepleri

Geçtiğimiz hafta Tüm Eğitim Yardımlaşma Araştırma Derneği (TEYAD)’nin Cuma Sohbetlerinde İlahiyatçı Yazar Sami Yıldız Kardeşimiz ‘Sünnet Düşmanlığının Sebepleri’ konu başlıklı çok güzel ve özel bir konferans verdi. Emeği geçenlere kalb-i şükranlarımı sunarım. Rabbimiz, razı olsun. Sami Yıldız hoca konuşmasında: “Haricilerden başlayarak Mutezîle ile devam eden günümüzde ‘Kur’an bize yeter.’ anlayışına sahip olanlara karşı sünnete sımsıkı sarılmalıyız. Sünneti devre dışı bırakarak hayatta boşluk oluşturmaya çalışıyorlar. diyerek başladı ve konuyu derinlemesine anlattı.

Dini kuralların çok büyük oranda uygulamasını sünnetten öğrendiğimizi çok net belirtti. Namazın kılınışı, Haccın uygulanışı, Zekât ile ilgili uygulamalar v.b. Şayet Sünnet devre dışı kalırsa namazı kılabileceğimiz hükmü Kur’an da bulamayız. Böyle bir durumda İslâm’ın anlaşılıp yaşanması mümkün olmayacaktır. Oryantalistlerin amacı da tamda budur. Bu tehlikeli düşünceden kesinlikle Müslümanlar uzak durmalıdırlar. Nahl suresi 44, Araf suresi 157 ve Haşr suresi 7. ayetlerine atıfta bulunarak günümüzde Peygamberimizin Medine-i Münevvere’ye hicret ettiği dönemden daha fazla fitne ortamının bulunduğunu, rol model yaşayan canlı örnek devre dışı bırakılarak ‘Kur'an bize yeter!’ diyen kişilerin hadis düşmanlığı yaptığını, Sünnet düşmanlığı başlangıcının Peygamberimizden sonra kimin halife olacağı tartışmalarıyla başladığını belirtmiştir. Halife seçilen Hz. Ebubekir (r.a.) yalancı peygamberlerin, zekât vermeyenlerin üzerine ordu gönderir. Hz. Ömer (r.a.) bu karara önce itiraz etmesine rağmen sonradan ‘Ebubekir böyle davranmasaydı benim zamanımda namaz ve oruç da tartışılırdı.’ demiştir. Hz. Ömer (r.a.) de dini kurallardan taviz vermemiştir.

Sünnet çizgisinin aşırılığa izin vermeyeceğini vurgulamıştır. Haricilerin ortaya çıkış serüveni üzerinde durmuş, Hz. Osman (r.a.)’ın şehadetiyle fitnenin yayıldığını, hicrî 37. yıldaki Sıffin Savaşı’nda sünneti devre dışı bırakan Haricîler, Hz. Ali(r.a.)’ye ‘Hüküm Allah’ındır.’ Sen ve taraftarların hakem olayını kabul ettiğinize göre size itaat edilmez diyerek ayrılmışlar, fitnenin ateşini yakmışlardır. Hz. Ali(r.a.)’de bunlar Kur’an’dan başka bir şey bilmiyorlar, bedevîdirler. Az sayıda âyeti bilirler. Sahabeyi tekfir ederler demiştir. Hariciler hadisleri delil olarak kabul etmezler. Hadisler devre dışı bırakılarak sahabe üzerinde şüphe uyandırılmaya çalışıldığını haricîlerin siyasî bir mezhep olarak ortaya çıktığını ve bütün sahabeleri kâfirlikle itham ettiklerini ifade etmiştir. Allah Resulü’nün sözleri var olduğu müddetçe toplumda bu görüşlerin kök salamayacağını vurgulamıştır.

Dün Sünnet düşmanlığı yapıldığı gibi bugünde şer odakları ve ikiyüzlü riyakârlar tarafından bu ihanet devam ettirilmek istenmektedir. Sünnet devre dışı kalırsa Kur’anın istenildiği gibi yanlış yorumlanması söz konusu olacaktır. Amaçları budur ancak kesinlikle amaçlarına ulaşamayacaklardır. Sünneti inkâr etme fitnesi Mutezîle tarafından da yapılmaya çalışılmıştır. Emevîlerin geniş bir coğrafyaya yayılması sonucunda başka din mensupları Müslüman olduğunu, kitaplarının Arapçaya tercüme edilmesiyle fikrî karışıklık ortaya çıktığını, Hasan-i Basri’nin bunların oluşturmak istediği fikrî anlayışa karşı mücadele ettiğini belirtmiştir

Fitne ateşinin en yoğun olduğu zamanda hadis alimlerinin devreye gerdiğini; 10 kriter belirleyip hadislerin sadece en güvenilir hiç şüphe olmayan sahih olanlarını aldıklarını aktarmıştır. Aklımıza yatarsa alırız görüşünde olanlara karşı ince bir elemeye tâbi tutmuşlar. İmam-ı Buharî 600 bin hadisten en kuvvetli 7 bin küsur hadisi eserine almıştır. Hadis’e dil uzatan, Kur’an-ı Kerim düşmanıdır. Kur’an-ı en iyi anlayıp uygulayan peygamberimizdir. Hadisler önce ezberlenmiş ve sonra da sahabe ve tabîîn tarafından yazılmıştır. Bütün Hadisler derç edilmiştir. Uydurma hadis diye bir kavram yoktur. Hadisler Kur’an’ın fıkhî yönlerini açıklar. Namazın kılınışını ve birçok ibadetin uygulamasını hadislerden öğreniyoruz. Ebu Hureyre (r.a.), en çok hadis rivayetinde bulunmakla beraber, 800 talebe yetiştirdiğini, kendisine yapılan düşmanlıkların temelinde de, Peygamberimiz ‘Kim benim sünnetimden yüz çevirirse onunla bir ilgim kalmaz’ diye buyurmaktadır. Sünnet itibarsızlaştırılarak, Müslümanların, Kur‘an-ı Kerim'den sonraki en sağlam kaynağı yok edilmek istenmektedir. Bu ihanette kesinlikle izin verilmeyecektir.

Avrupa’da Martin Luther King ile başlayan ‘Bizim geri kalmamızın sebebi kilisedir.’ Protestan anlayışı, İngilizlerin Hindistan’ı işgal etmesiyle özel yetiştirilen kişiler aracılığıyla topluma kabul ettirilmeye çalışıldığını ifade ederek günümüzde de aydın geçinen bazı karanlık adamlar; ‘Kur’an, Hz. Muhammed’e lafzan değil, ilham yoluyla inmiştir.’ sözleri saf insanları kullanarak ‘Uydurulan dine değil, inen dine inanın.’ ‘Peygamber postacıdır, ona tabi olmaya gerek yoktur.’, ‘Mucizeler hayal ürünüdür.’, ‘Sahabeler dini bozmuştur.’ Söylemleri, ihanetleri ile dinde şüphe uyandırmaya çalışmaktadırlar. Müslümanlar kesinlikle uyanık olup ana kaynaklardan beslenmelidirler.” Demiştir.

Kur’an ve Sünnet’e uygun olarak hayat yaşayan gerçek Mü’minlerden olmamız duası ile sıhhat ve âfiyetler dilerim.

Bu yazı toplam 1813 defa okunmuştur
Önceki ve Sonraki Yazılar

YAZIYA YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.