Türkiye'yi ağlatan Recep Amca!

 

Madende kaybettiği oğlunun cenaze töreninde ayağındaki yırtık kara lastik ayakkabılarıyla tanıdı onu Türkiye. Yürek burktu, ağlattı milyonları. Günlerce evinin penceresinden evladını bekledi. Tam 21 gün kolay değil. Lakin ne gelen var ne de giden. Umutlar tükenmiş çaresizlikler boynunu bükmekte garibanım. Kendinize bir sorun bakalım bu acıyı ancak o zaman anlayabilirsiniz Recep Amcayı ve Ayşe anayı. Ayşe Ananın ''oğlum yüzme bilmezdi '' feryadı ise sinelerde bir başka hüzünler yarattı. Acılı babanın oğlunu son yolculuğuna uğurlamaya gelirken o yırtık ayakkabıları adeta bir ok gibi saplandı yüreğimize. Şimdi gazeteler tarafından yazılıyor çiziliyor sosyal paylaşım alanlarından vah, yazık tweet'leri atılıyor. Bir şaşkınlık, bir acımadır gidiyor. Bu da o bitip tükenmez dıştan bakışın dik alakası değil mi! Uçları yırtık kara lastik ayakkabı onun eski, büyük çaresizliği, hayatının doğal parçası. Valilik ise yenisini göndermiş. Alsan bir türlü almasan bir türlü deyip almış ğeçirmiş ayağına. Ayakkabıyı düşünecek hali yok ya. 75 yıl böyle şürmüş hayatı. yokluk belini bükmüş kocaman yürekli Recep Amcanın. Kara lastik, naylon ayakkabı dağ köylerin de veya yayla tarzı köylerdeki yoksulluğun diğer bir adıdır. Eskiyince yamanır tekrar giyilir yine. Şaşıracak bir şey yoktur. Kişi başına milli gelir artar, şartlar değişir teşvikler çıkar fakat bunlar hep şehirlerde il ve ilçe teşkilatlarında pay edilir o dağları aşıp diğer yamacına ulaşmaz o köy yerlerine. Köylünün malı para etmez, kışı kıt kanaat zora küt geçirir. Anadolu farklı farklı yerlerinde ayrı ayrı yoksulluklar barındırır. Çünkü yoklukla var olmuş analarla doludur Anadolu. Evet değerli dostlarım. Şimdi ah, vah, tüh diyeceğiz oysa yarın Soma'yı unuttumuz gibi Recep amcayı da tarihin tozlu raflarında unutacağız. Bizler sımsıcak evlerimiz de günümüzü gün ederken çile dolu hayatı yaşayan insanlar var. Bu vefakar, cefakar insanları unutmamak lazım. Madende hayatını kaybetmiş kardeşlerime Allah'tan rahmet diliyorum. Allah geride kalan eşine, ailesine ve çocuklarına sabır versin.

Gazetelerden Türkiye gündemini takip etmeye çalışırım hemen hemene hergün. Soma için de bir yazı yazmıştım. Neden niçin yazdığımı soranlar oldu. Değerli dostlarım biz ülkemiz için kendini adamış gönüllü insanlarız. Tabi herkes yazıp çizmek ister fakat yazmak için önce okumak lazım. Karadenizde yaşamam hasebiyle burda çoğu günler hava kapalı ve yağmurlu. Yani ev hayatına mahkumsun. Öyle olması hasebiyle bizi de okumaya sevk ediyor. Haftada iki günde bir üniversitemizin kütüphansine uğramadan geçmem. Kitapları sevin ve okuyun. Sözlerimi güzel bir sözle biitirmek istedim. '' Okuyun. Bilginin olmadığı yerde kan akmaya mahkumdur.''

Vesselam.

Muzaffer YAYAR              /          Karadeniz Teknik Üniversitesi          /            Trabzon

Bu yazı toplam 2021 defa okunmuştur
Önceki ve Sonraki Yazılar

YAZIYA YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
1 Yorum