Vezir

fırla çocuk'u biliyorduk,
fırlama'yı bile biliyorduk ,
sıfırlamayı, eldekini kısa sürede
eritme tüketme olarak biliyorduk da
sıfırlamanın, eldekileri kaybetme korkusuyla
araziye uydurma olduğu aklımızın ucundan bile geçmezdi,
onu da öğrendik, neyse..
gelelim ötekine,
hırlı ile arsız, ar'ını alın olur hırsız, hem hırlı hem hırsız.. öteki adıyla yavuz hırsız vardı ya,
hem hırsız, evde ne var ne yok altın para çalar çırpar.. hem yavuz, ev sahibini bastırır, şerriyle..
hem kel hem fodul'dan bi'gömlek üstündür.. ar damarı yoktur, varsa bile çatlamıştır,
götürdüğünden zıkkımlandığından olsa gerek,
"doyuncaya tıksırıncaya çatlayıncaya dek"
"yahudileri, ateistleri, zerdüştleri" bile kalkan ederler
nefret suçu işleme, toplumu kışkırtma pahasına..
vicdan kararması böyle bi'şey olsa gerek..
ikrar gibi inkar,
itiraf gibi tekzip,
dezenformasyonla aradan yırtma,
yargıdan sıyırmanın toplumdan kurtarmanın formülü..
"verilmeyecek hiçbir hesabım yok" derler ama
hiçbir hesap verdikleri görülmemiştir, veremezler de..
bu sözü, "hesap vermeye korkuyorum" diye okumalı..
cesaretleri mi, korkularından..

kim laf edebilir sütten çıkmış ak kaşığa..?
"bir tek delikli kuruşu bile rüşvet almayan",
aldıysa bileğinin hakkını alan "mert! edepli! vicdanlı!" vezir,
"10 milyon avro eksik vermişsiniz" diye bizzat
"o...punun ve memurun bahşişini peşin verene" şikayet etmişse,
n'apıyosunuz kardeşimm,
yok "2 milyonu memurun ayakkabı kutusuna karışmışmış",
yok "hesaplar karışmışmış",
niye tırtıklıyorsunuz hakkı'nın hakkını,
hesabınızı yapacaksanız doğru dürüst yapın,
kafasını karıştırmayın mağdur! etmeyin adamı,
kızmakta haklı adam,
alınteri! bu, boru değil kardeşimm..!
not.. delikli kuruş 100 para idi,
yani 2,5 kuruş idi tedâvülden kalktı
ama 2.5 kuruşluk insanlar hâlâ tedâvülde..

sonra,
kolunda saatin fotoğrafı, teknik takiple rüşvet verilen listede adı ile saate ödenen 300.000 isviçre frangı yani 700.000 lira, eski ifadeyle 700 milyar lira.. yine de insanların gözünün içine baka baka "bana saat verildiğini kim söylüyorsa namerttir, edepsizdir, ahlaksızdır" diyecek kadar sular seller gibi çağlayan biri olmak, nasıl bir ruh dünyası..? bir de "böyle birinin yakını olmaktansa ölmeyi tercih ederim" diyen vicdan sahibi biri!..
ar damarı çatlaması,
haklılığa değil güce yaslanmanın işareti,
bu ise 'gayretullaha dokunması'nın işareti,
bilmem bunları söylemenin bi'anlamı olur mu..?

eskiden hırsızlığın bi'sınırı vardı, doyacağı kadardı,
hırsızların bile bir ar'ı vardı, ar damarı vardı..
hâkimlik yaptığım dönemlerde
ceza verdiğim hırsızların hemen tamamı
suçlarını kabul edip özür dilerdi,
ama bi'farkla,
onlar sıradan hırsızdı,
hırsızlıkları da sıradandı,
özürleri duruşma salonunda ve hemendi..
şimdilerin sıradışı hırsızları mı,
suçları duruşma salonuna bile girmiyor..
özür mü dediniz, ne münasebet,
özür istemeye kim nasıl cür'et edebilir..?
ama iyiniyetle bi'uyarı yapayım mı,
hukuken takibi yapılamayınca
esip gürleyenlerin mâsumiyet terâneleri,
vicdanları yaralıyor, hem de çoook derinden..
toplum vicdanında dip dalgalar oluşturuyor,
sele çığa dönüşüyor, haberiniz ola..
*
pis oyuna dikkat!
bir oradan berkin,
bir buradan burakcan, iki can..
gencecik canlar solmasına karşın
gücün yalanın dolanın dili susuyorsa,
hırlının arsızın hırsızın dili susuyorsa,
hakkın vicdanın dili konuşuyor demektir,
sessiz çoğunluğun sesi gür çıkıyor demektir..
iki cana da Allah(CC)'tan rahmet diliyorum..

Bu yazı toplam 2076 defa okunmuştur
Önceki ve Sonraki Yazılar

YAZIYA YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.