Gürhan Gürses

Gürhan Gürses

Ya tahammül ya sefer, bu kadarı yeter

 

Halt emişler, tebrik ediyorum kendilerini. Başarılarının devamını diliyorum. İktidar partisi 9. seçim zaferini kutlarken bunlarda 9. halt yeme başarısını kutluyor. Halinize gülünüyor bilesiniz. Siz bu kafada olduğunuz müddetçe bu iktidar kalacaktır. Kim kör kim sağır ayan beyan ortada… Beğeniliyorsunuz. Başbakan feno-men olurken sizlerde kaleminizle ve varsa aklınızla feno-vomen oluyorsunuz.

Sevmeyebilirsiniz saygım var, münasip bir dille eleştirebilirsiniz saygım var. Lakin hakaret edemezsiniz, itirazım var.

Bakın güzellerim, kime oy verirseniz verin, o bir oyunuza dahi saygım var, verdiğiniz partiye de. Bunu özellikle belirterek yazıma devam etmek istiyorum. Biliyorum ki demokrasi böyle gelir ülkeme. Biliyorum ki özgürlük bu olsa gerek. Biliyorum ki yenilgiyi kabullenmek de erdemdir. Ve biliyorum ki yine iktidarı yenmenin ilk şartı da onun galip olduğunu bilmektir, zannetmek değil!

Sizin gibi zeki, akıllı, kültürlü ve modern insanlara bunu söylemem ne kadar para ediyor acaba? Oyumuz elbet bir değil size göre. Çünkü siz gökten zembille indiniz. Elitsiniz, rafinesiniz. El bebek gül bebek yaşıyorsunuz. Şıksınız, bakımlısınız, harikasınız. Sizinle selamlaşmak dahi onurdur herkese öyle bilirsiniz. Siz metropolde yaşarsınız biz Anadolu’nun herhangi bir ücra yerinde. Sizin zenginliğiniz suni ışıklar, neonlar bizimkiler yıldızlardır. Sizin gürültünüz kornalar, eğlence mekânları bizimkiler börtü böceklerdir. Siz kırmızı halılarda yürürsünüz biz çimlerde yürürüz. Siz topuklu ayakkabı giyerken biz yalınayak dolaşırız. Nasıl bir oluruz değil mi? Siz plastik çiçekleri koklarsınız biz nevruz çiçeğini koklarız. Siz sevgilinize cankitoş dersiniz biz papatyam deriz. Siz kalitesiniz vallahi! Siz bir insanı sevemezsiniz, yüreğiniz sevgiye aç çünkü. Bir insana değer veremezsiniz, çünkü değerli değilsiniz. İnsanları yargılarsanız sevemezsiniz. Bakın, ben sizi yargılıyor muyum?

Sizin fikrinizi söylemeniz için her şeyi yaparım. Sizin de aynı çabayı göstermenizi beklerim. Böyle büyük ülke oluruz, böyle gelişiriz diye düşünüyorum. Ancak hakaret olursa, size Akif gibi -ki Akif’ten bahsettiğim için size göre geriyim- “Yumuşak başlı isem, kim dedi uysal koyunum?” diye haykırırım.

Bir yazınızda, iktidar partisi lehinde oy kullananların küçük hesaplar uğruna büyük resmi göremediğini ve sorgulamadığı için körleştiğini söylemişsiniz. Ya siz o resmi göremiyorsanız? Kalbiniz körleşmişse, beyniniz köhnemişse ne olacak? Küf kokan yazınız, pas tutan fikriniz, buz tutan hissiniz bunun ispatı değil mi? Ah be yazarcık, sen suyun üzerine çıkan zeytinyağısın. Mis gibisin, tertemizsin. Bu toplum senden çok geri, senden çok daha az çalışkan, senden çok daha az ülkesini seviyor. Haklısın. Tarlada çalışan adamla sen aynı olur musun? Sen cam fanuslarda doğdun, sırça köşklerde büyüdün. Toprağa ayağın basmamıştır dahi. El üstünde büyüdün de yürüdün. Nasıl olur da seninle aynı akılda bir oluruz. ‘Tövbe haşa, sümme haşa!’ Bak bunu özellikle kızasınız diye yazdım.

“Dünyaya bakın, pek çok aptalın daha zeki, pek çok akıllının ne aptal olduğuna tanık olursunuz. Aptallar: Doğanın hâkimi gibi davranır. Onu arsızca sömürüp kendi sonlarını hazırlarlar.” demişsin. Bende sana zeki diyorum. İyi düşün. İkimizde yalan atıyoruz.

“İstikrar kovalar; oy toplamak için savaş bile çıkarabilecek insanların peşinden giderler. Ne me lazım, kapitallerine bir şey olmasın. Marx’a göre tembel birer parazittirler.” demişsin. İki kere halt emişsin. Hem tembel diyerek hem de parazit. Bu halk parazitlerin kim olduğunu iyi biliyor ve görüyor. Aynaya bakman kâfidir neyi kastettiğimi anlaman için! Sizin gibi köşeyi dönen başlardan olmaktansa bu hükümete oy veren köşe taşlarından olurum daha iyi. Aptallığın bittiği yerde seni bekliyorum. Parazitliğin başladığı yerdeyim, gel. Hımbıl beyinlerin prensesi! Zekiiiiiiii!

Sizin lügatinizdeki kelimelerle bizlerdeki anlamlar örtüşmüyor. Bizim lügatimiz ise hakkın lügatidir.

“Kaba kuvvet kullanan korkaktırlar. Milleti bir süre bastırır, kuvvetlerini kaybetmeye başladıklarında paçayı kurtarmak için her yolu denerler. Ekonomi çökmeye başlayınca, halk onlara sırtını döner. Chomsky’ye göre eğitimin amacı insanları kontrol edip onları aptallaştırmaktır. Burada, eğitim var/eğitim var diyerek konuyu kapatıyorum.” Aptallık kime yakışıyor kimde şık duruyor öyle kalem alıp yazı podyumuna çıkarak belli olmaz. ‘Ayinesi iştir kişinin lafa bakılmaz.’ Bunu kim söylemiş biliyor musun? Çok zekisin ya o yüzden sordum. Akıllım.

“Bu seçim gününde neden aptallık tarihi okuyorum? İnsanları ve seçimlerini aşağılamak değil derdim, haşa. Sorun şu ki, a partisinin de, b partisinin de pek çok hatası var. Asıl aptallık, öğrenmemek, kısa vadeli düşünmek, asıl kaybedilenleri görmemektir. Diyeceksiniz ki bunlar, taksit ve borç derdinde olan milletimize ne yazar? Doğru. Bugün için doğru. Yarın, savaş sahnelendiğinde, çocuğunuz vurulduğunda, terörist ilan edildiğinizde, işinizi kaybettiğinizde “nasıl görmemişiz” diyeceklere söylüyorum: bana dokunmayan yılan bin yıl yaşasın derseniz, o yılana davetiye çıkarırsınız. Asıl vatan hainliği de budur.” Sen beyni çıplak, kalbi kıraç dolaşırken bu ülkenin sahilinde barında yatında; askerlerimiz şehit oluyordu Doğunun zemherisinde, cehenneminde. İnsanlar okullara alınmıyordu başı kapalı diye, işten atılıyordu namaz kıldı diye. Tutuklanıyordu Kürt diye, dışlanıyordu Alevi diye, etiketleniyordu Ermeni diye. Akıl tutulması yaşıyorsun, donmuşsun. Gel buralara da çözül biraz, gül biraz. Anadolu halkı ariftir senin tarifine ihtiyacı yoktur. Aç kalırsan karnını doyurur, çıplak kalırsan ceketini verir sana. Hasta olursan çorba yapar, düşersen ayağa kalkman için destek olur sana. Her haline rağmen seni kalp içinde misafir eder. Ya sen! Mim koyuyorum.

Bu türün başka bir yazarcığı her seçimde olduğu gibi yine seçmeni aşağılama huyundan vazgeçmedi. Attığı tweet'inde "Okuma yazma bilmeyenler var, napacağını bilmiyor, kabine giriyorlar, kime oy veriyor onlar?" dedi. Tweetine bandım, sahipsiz mi sandın diyorum. He canım bir tek sen bilirsin okumayı yazmayı. İş ki bir kalbi okuyabilesin, bir ruhu görebilesin! Bir yaraya pansuman olamadıktan sonra, bir kalbe ferahlık, bir mideye dolmalık, bir göze ışık, bir ele tutumluk olamadıktan sonra söyle kuzum Allah için sen ne işe yararsın?

Yazarcıklar, bilin ki hepimiz öleceğiz ve toprak olacağız. Siz altın olmayacaksınız biz de demir olmayacağız. Hakkın divanında karınca dahi sorarsa Süleyman’dan hakkını, ya siz ne yaparsınız onca insanın hakkını?

Bu yazı toplam 1901 defa okunmuştur
Önceki ve Sonraki Yazılar

YAZIYA YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.