Nilgün Güney

Nilgün Güney

Allah’ın İnsana İlhamı Bağlantı

Allah’ın İnsana İlhamı Bağlantı

Bir işe başlamadan önce yada bir karara varmadan önce her zaman içimizdeki sesimizi dinleriz. İçimizde her zaman bize doğru şekilde davranmayı fısıldayan, bir de yanlış olanı fısıldayan iki ses duyarız. Yemek yerken, bir iş üzerindeyken, yolda, arkadaşlarımızla eğlenirken, tatildeyken bu iki ses bizimle beraberdir hep. Bize sürekli iyiliği fısıldayan sese Rabbimiz’in haber verdiği şekilde vicdan, sürekli kötülüğe teşvik eden sese ise nefis diyoruz. Rabbimiz bir ayetinde bu iki sesin sahibinin Kendisi olduğunu şöyle haber vermiştir:

Nefse ve ona 'bir düzen içinde biçim verene', Sonra ona fücurunu (sınır tanımaz günah ve kötülüğünü) ve ondan sakınmayı ilham edene (andolsun). (Şems Suresi, 7-8)

Vicdanımızdan gelen ses aslında Allah’a ait olduğuna göre, insanın direkt Allah’tan vahiy aldığını söyleyebiliriz. Elbette bu vahiy Peygamberlere gelenden farklıdır. Peygamberler melekler aracılığıyla Allah ile bağlantı içinde olan mübarek insanlardır. Normal insanların ise vahiyleri (vicdan) aklımıza gelen, Allah’ın bizi koruyan sesidir. Bu mantıkla bakıldığında gerçekte bütün canlılar Allah’ın vahyi ile hareket ederler. Örneğin balarıları Allah’ın ilhamı (vahyi) ile aralarında hiçbir karışıklık yaşamadan petek ev yapmayı, çiçeklerden özüt toplamayı başarırlar. Yine kediler yavrularını Allah’ın verdiği ilham ile korur, göçmen kuşlar sanki anlaşmış gibi her sonbahar göç edecekleri yere yol alırlar.

“Rabbin bal arısına vahyetti: Dağlarda, ağaçlarda ve onların kurdukları çardaklarda kendine evler edin.” (Nahl Suresi, 68)

İnsana gelen vahiy (vicdan) Allah’ın kullarına çok büyük lütfudur. İnsanoğlu çok aciz bir varlıktır. Yanılmaya, hata yapmaya ve unutmaya çok yatkındır. İnsanı bu şekilde yaratan Rabbimiz kullarına doğru yolu bulsunlar diye uyarıcılar, kitaplar gönderdiği gibi bir kolaylık olarak vicdanları da sunmaktadır. Her insana ortak olarak ulaşan vicdanın sesine bazı kimseler uymamak için diretirler. İlginç bir şekilde vicdanın sunduğu güzel bir yaşam yerine, kendilerince daha konforlu yaşayacaklarına inandıkları nefsin sesine uyarlar. Ancak dünyalık bazı nimetlere kavuşsalar da gerçek anlamda bu nimetlerden haz alamazlar. Bu insanlar bu durumun farkında olmalarına rağmen, doğru olanı yapmamak için kendilerince bahaneler öne sürerler. Yaşadıkları bu hayat onların iç dünyalarının kirlenmesine sebep olduğu gibi, bedenlerinin ve çevrelerindeki insanların da kirli olmasına neden olur. Hayatta hep yalnız kalır, güvenebilecekleri bir dostlarının olmadığınından yakınırlar.

Hayatının her anında vicdanına uyarak yaşayan insanların ise iç huzurları tamdır. Zira Rabbimiz insanı ancak vicdanın sesine uygun hareket ettiğinde mutlu yaşayacak bir fıtratla yaratmıştır. Bazı kimseler vicdanlı insanların bu dünyada hep kaybetmeye mahkum olduklarını düşünseler de gerçekte durum böyle değildir. Bir kere bu kimseler güzel ahlakı benimseleyen insanların yaşadığı huzuru ve mutluluğu yaşayamazlar. Nefislerini yol gösterici edinmiş olduklarından hayatları kirlidir. Sürekli bir endişe, sahip olduklarını kaybetme korksu, terkedilme korkusu, hastalanma korkusu, ölüm korkusu bu kimseleri yer bitirir. Ne oturdukları evlerin, ne bindikleri son model arabaların, ne giydikleri marka kıyafetlerin güzelliğini tam anlamıyla yaşayamazlar. Elbette bu durum fakir olan kimseler için de geçerlidir. Ancak vicdan sahipleri zengin de olsalar, fakir de olsalar doğru şekilde davranmanın konforunu yaşarlar. Tabii ki zorluklar görebilir, fedakarlıklar da bulunabilirler. Zira bu dünya hayatı imtihan ortamıdır. Asıl yurdumuz ahiret olduğundan, temiz insanlar için Allah’ın rızası ve sonsuz ahiret yurdu önemlidir.

Allah, kimi hidayete erdirmek isterse, onun göğsünü İslam'a açar; kimi saptırmak isterse, onun göğsünü, sanki göğe yükseliyormuş gibi dar ve sıkıntılı kılar. Allah, iman etmeyenlerin üstüne işte böyle pislik çökertir. (En'am Suresi, 125)

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Nilgün Güney Arşivi