Mevlüt Keskin

Mevlüt Keskin

Armutun sapı, Üzümün çöpü

Armutun sapı, Üzümün çöpü

 Değirmencinin genç bir oğlu varmış.

Baba oğul birlikte değirmende çalışıp, buğdaydan un yaparlarmış. Unu köylülere satar böylece geçinir giderlermiş.

Bir gün değirmenci pazara gidip; alışveriş yapacakmış. Yanına biraz para almış. Oğlu ile birlikte eşeğine binmiş, pazara doğru yola çıkmış. O gün hava çok güzelmiş. Yemyeşil kırlar çiçekler doluymuş. Kuşlar cıvıl cıvıl ötüyormış. Baba oğul neşe içinde pazara giderlerken, köylülerle karşılaşmışlar. Köylüler onları görünce şaşırmışlar. Birbirlerine:

“Aaaa şunlara bakın! İki kişi birlikte eşeğe binmişler. Zavallı eşek ikisini birden nasıl taşısın? Bu insanlarda hiç insaf yok mu?” demişler.

Değirmenci onların konuşmalarını duymuş:

Doğru ya eşek çok yoruluyor. Bari ben ineyim de oğlum eşeğin üstünde gitsin” demiş.

Aşağı inmiş. Eşeğin yularından tutmuş, yürümeye başlamış. Oğlu da eşeğin sırtında gidiyormuş.

Bir süre sonra yolda iki genç kızla karşılaşmışlar. Kızlar kıkır kıkır gülüyorlarmış:

“Aaaa ne ayıp şey, gencecik delikanlı eşeğin üstünde gidiyor, ak sakallı ihtiyar adam aşağıda yürüyor. Hiç olacak iş mi, İhtiyarlar dururken gençler eşeğe biner mi?” diye konuşuyorlarmış.

Genç oğul bu sözleri duyunca:

Baba kızların konuştuklarını duyuyor musun? Galiba doğru söylüyorlar. Gel ben ineyim sen bin” demiş. Delikanlı eşekten inmiş yerine babası binmiş. Pazara doğru gitmeye devam etmişler. Derken yolda bir çiftçiyle karşılaşmışlar.

Çiftçi:

“Hey ihtiyar, kendin eşeğe binmişsin, oğlunu yürütüyorsun. Yazık değil mi şu ufacık çocuğa, diye kızmış.” İhtiyar kendi kendine bu adam haklı. Ama ne yapsam acaba diye düşünmüş. Sonra "en iyisi ben de aşağı ineyim. ikimiz birlikte yürüyelim." demiş. Eşekten inmiş. Baba oğul eşeğin yanında yürüye yürüye yola devam etmişler. Çok geçmeden yolda üç çocukla karşılaşmışlar. Çocuklardan biri onları görünce başlamış gülmeye... Bir yandan gülüyor, bir yandan da değirmenci ile oğlunu arkadaşlarına gösteriyormuş. Sonra çocuk, değirmenci ile oğluna yaklaşmış:

“Hi hi hi Siz ikiniz ne gülünç görünüyorsunuz. Eşeğe ikinizde binmemişsiniz. Öyleyse onu yanınızda niye taşıyorsunuz” demiş ve geçip gitmiş. İhtiyar artık dayanamamış:

“Oğlum, eşeğe ikimiz bindik insafsız. dediler. Yalnızca sen bindin, ayıpladılar. Tek başıma ben bindim, kızdılar. İkimiz de binmedik, güldüler. İyisi mi biz bu eşeği sırtımız da taşıyalım” demiş.

Yakındaki ağacın kuru ve sağlam bir dalını kesmiş. Sonra eşeği yere yatırmış. Onu ayaklarından bu sopaya bağlamış. Baba oğul sopayı omuzlarına almışlar ve eşeği böyle taşımaya başlamışlar. Köylüler onları görünce pek şaşırmışlar. İçlerinden biri:

“Bu ne hal değirmenci amca, eşek sizi taşıyacağına siz eşeği taşıyorsunuz. Baba oğul, ikinizde kan ter içinde kalmışsınız!”

Baba oğul, şaşkın şaşkın birbirlerine bakmışlar.

“Ne yapsak insanlara beğendiremedik” demişler.

Değirmenci eşeği aşağı indirmiş. Ayaklarını çözmüş. Sonra oğluna:

“Oğlum, iyisi mi biz bundan sonra her söylenene aldırmayalım İnsanlar ister beğensinler, ister beğenmesinler. Doğru olan neyse onu yapalım” demiş.

x        x        x        x        x        x        x        x        x        x        x        x        x

Yukarıdaki fıkrayı 1980 İhtilalinden bir süre sonra Cumhurbaşkanlığı koltuğuna oturan Kenan Evren’den tv ekranlarında duymuştum.
Türkiye’de darbe yaparak koltuğa oturan bir isim bile halkın önemli bir kesiminin atılan her adıma bahanesinin hazır olduğundan dert yanıyordu.
Sanki bu durum günümüzde daha da katmerli bir şekilde arttı.

İşte en son örnek.

Eskil’de askere gidecek gençler kendi aralarında eğlence düzenlediler. Başkan Alçay’a çocuklara sahip çıkmadı eleştirisi.

Başkan program düzenledi, Ankaralı Turgut’u getirdi. Neden onu değil de yerel sanatçı getirmedin, Ankaralı Turgut’a verilen paraya yazık değil mi? tepkisi!

Yerel Sanatçı getirseydi, bahane hazırdı neden hep yerel sanatçılar geliyor söylemlerini duyacaktık.

Evet gerçekten bu memlekette Niyazi Alçay olmak zor. Allah yardımcısı olsun.

Öte yandan Ankaralı Turgut’u Eskil’e getirmek önemli. Bu tür faaliyetlere Eskil’in ziyadesi ile ihtiyacı var, ancak programa giden vatandaşlarımızın başta salondaki ışıktan tutun, sese kadar profesyonelce olmadığını dile getirdiler.

Burada da belediye daha profesyonelce program yapabilirdi elbette, ancak bu işi ekonomik şekilde kapatacağım deyince böyle bir sonuç kaçınılmaz oluyor. O halde belediye madem böyle programlar yapıyor o halde denizi geçip, derede boğulmamalı

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
12 Yorum
Mevlüt Keskin Arşivi