Bu Çağda Bu Nasıl Anlayış! Eskil Bir An Önce Bundan Kurtulmalı
Yeminler, vaatler, şartlar… Gırla gider mi, gider! Ancak seçim sonrası ne yapılırsa yapılsın, kime iş verilirse verilsin, artık kimseyi memnun etmek mümkün olmuyor. Çünkü seçim sürecinde öyle bir beklenti yaratılıyor ki, sadece başkan adayı değil, etrafındaki akraba, eş dost, partili, meclis üyesi adayı gibi herkesin çevresi umutla doluyor.
Bir diğer tatminsizlik sebebi ise çok daha ciddi: Dün de, bugün de personel alımında net bir kıstas yok! Ülkemizde belediye başkanlarını farklı kılan şey yaptıkları sosyal içerikli çalışmalar, ancak bu uğurda dünden bugün Eskil'de bir Allah’ın kuluna iş verilmiş değil!
Alımların genel çerçevesi değişmiyor: İhtiyaca göre personel değil, personelin ihtiyacına göre iş!
Bunu kim yaptıysa ve kim yapıyorsa, vebali boynundadır.
Ancak herkes bir umutla yaşar. İşe şu girmiş, bu girmiş... Bunlar bizim konumuz değil. Ama Eskil’de toplumun kamuya, özellikle belediyeye iş konusunda bakış açısı hem üzücü hem kahredici. Tek kıstas şu:
“Bu adam ihtiyaç sahibi mi?”
Yani mealen, “Belediye bir çiftlik. Giren ne iş yapıyor ki? Bari bizim uşak girsin. Sigortası, mesaisi hazır...”
Oysa orada temel unsur öncelikle liyakat olmalı. Ardından da şu sorular sorulmalı:
Bu kişi güvenilir mi, her işin hakkını verir mi, işini layıkıyla yapacak nitelikte mi?
Ama biz ne yapıyoruz? Her paylaşımda sadece “ihtiyaç, ihtiyaç” deyip duruyoruz.
Şu başkan ihtiyaç sahibini almış, bu almamış....
Bu anlayış, geçmişte bu kuruma emek vermiş Kazım Mutlu, Muhsin Mutlu gibi isimlerin mirasına da, daha dün işe başlayan gençlerin emeğine de saygısızlık.
Rahmetli Aşşık oğlu Murat (Karakaya) Emmi’nin dediği gibi:
“Çalışana maaş helal!”
Gerçekten çalışan için tabii.
Öte yandan sormak gerekmez mi?
Bu memlekette belediye başkanları seçildiklerinde çok mu zengin?
Hani eskiden Halis (Tüzün) Ağa, Mustafa (Caymaz) Ağa, İban (İbrahim Koyuncu) Ağalar başkan olmuş o durum hala sürüyor da bizim haberimiz mi yok.
Başkanlar maaş almıyor mu?
Orada çalışanlar onların marabası mı?
Başkan, toplum üstü, toplum ötesi bir can mı!
Yani kim belediye başkanı olursa olsun, ağa olup, himmet edip garibana iş mi dağıtıyor.
Belediye bir kamu kurumudur.
Orada kim bir kuruş maaş alıyorsa, alın teriyle, emeğiyle bunu hak etmek zorundadır.
Bugün Eskil Belediyesi’nde; dün çalışkanlığıyla efsaneleşmiş Remzi Mutlu gibi birçok personel var.
Ancak kim kaytarıyor, kim çalışmadan maaş alıyorsa, kimse kusura bakmasın, bunun da vebali hem ona hem de buna göz yuman idarecileredir.
Dün Necati Başkan işe aldıklarının isimlerini alt alta sıralıyor ve;
Her bölgeden, her kesimden ihtiyaç sahibi insan işe alınmış.
Siz şimdi belediyeye yıllarınızı vermiş birisi olarak empati yapın, herif gibi işin hakkını vererek çalışın emekli olun ama bugün anlatılan hikaye; "Vakti zamanında garibanlığından işe alınmış bir fukarasın sen!"
Ya da bu dünyadan göçüp gitmiş bir belediye emeklisinin oğlu, torunu, karısı, kızısın ne düşünürsün?
Netice olarak belediyede çalışmak için gariban olmalısın! Girince de orada yatacaksın! Anlayışı, bu tür tartışmaları körüklüyor ve yıllardır sürüp gidiyor.
Bu anlayış bir türlü değişmiyor.
Eskil olarak bu anlayışı değiştirmek için daha çok fırın ekmek yememiz lazım.
Ekmek deyince de…
Böğetli Ahmet Dağlı ağabeyin kara fırın ekmeği olacak da, yiyeceksin!
Şimdikiler o tadı hiç vermiyor!
İlgili haber için tıklayınız...
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.