Dönülmez sabahın ufkundayız…

 Belki üç beş yıl sonra geriye dönüp baktığımızda tabloyu çok daha net görebileceğiz. Ve millet olarak dileğimiz, böylesine sisli ve puslu günlerin arkasından ülkemize bir daha batmayacak bir güneşin doğması…

Ben umutlu olmanın yanında, inançlıyım da. Türkiye’nin dönülmez bir sabahın ufkunda olduğunu düşünüyorum. Ergenekon süreci ve paralelindeki gelişmeleri değerlendirirken, ne birileri gibi her şeyin mükemmel işlediği kanaatindeyim ne de sürecin topyekün siyasi olduğu ve gelişmelerin ülkeyi kötüye götürdüğü fikrindeyim. Ancak çeşitli sıkıntılara rağmen, Türkiye’nin özlemini duyduğu tam tam demokrasi hedefine hızla ilerlediğini biliyorum. Bu süreçte kamplaşmak ve taraf olmak yerine, herkesin ‘vatanını en çok seven, işini en iyi yapandır’ düsturuna sahip çıkarak, bulunduğu konumda ülkesine hizmet etmek dışında herhangi bir çabaya girmemesi gerekiyor...

Son yıllarda herkes anladı ki Türkiye’de en önemli sorun ne yazık ki yargı. Siyasetçiler ‘hukuk devleti’ kaygısı ve vurgusu yapadursun, hukuk anlayışının bu ülkede ayaklar altında olduğu gerçeği, her gün daha net bir şekilde ortaya çıkıyor. Öyleyse gerçek anlamda bir hukuk reformu yapılmadan, Ankara’daki gerilimlerin sona ermesini beklemek saflık olur. Bu noktada ülkesini seven her kurum ve kuruluşun elini taşın altına koyması gerekiyor. Başta da siyasi partilerin. Siyasi hesaplar uğruna acil bir hukuk reformu gerçeğini görmemezlikten gelmek, ülkeye yapılacak en büyük ihanettir. Bunun için de hükümetin çok cesur adımlar atması, muhalefet partilerinin de demokrasi vicdanı doğrultusunda bu adımlara katkıda bulunması gerekiyor…

Diğer yandan, bugün gazetelere yansıyan haberler Türkiye’de hala halkın en güvendiği kurumun ordu olduğunu gösteriyor. Hepimizi gururlandırması gereken bu sonucun iyi tahlil edilmesi gerekiyor. ‘Peygamber ocağı’ olarak nitelediğimiz ordumuz, bütün çürük elmalarına karşılık gözbebeğimizdir. Bugün, Türk askerine yakışmayan olası fiiller nedeniyle bazı askerlerin gözaltına alınması veya tutuklanmasına tepki gösterenler, mahkeme sonucunda mahcup düşebilme ihtimallerini de göz önünde bulundurmalıdır. Diğer yandan suçu mahkeme kararıyla sabit olmayan herkesin ‘masum’ olduğu gerçeğini göz ardı edenler de, beklemedikleri sonuçların vicdani sorumluluğunu göğüslemeye hazır olmalıdır. Yapılması gereken, çürük elmaların ayıklanması noktasında el ele vermektir…

Bu yazı toplam 1135 defa okunmuştur
Önceki ve Sonraki Yazılar