Gençlik Geleceğin Sigortasıdır

Çocukluk, gençlik olgunluk ve yaşlılık dönemlerinden meydana gelir insan hayatı. Hepside değişik duygular barındıran birbirinden önemli dönemlerdir. Gençlik, hayatın en iyi, en verimli bir şekilde geçirilmesi gereken dönemidir. Bundan dolayı, gençliği boş ve faydasız şeyler peşinde geçirmek, bu fırsat elden çıktıktan sonra çok “Ahhh... Vaaah...”lar çektirir insana. Boş hayallerin esiri olup, gerçek sevgiliyi ve mutluluğu bulamayan bir genç geçici heveslere kapılır. Sonuçta bunların uğruna gönlü perişan olur, kalbi kırılır ve sonunda kötü ihtiraslarının kurbanı olur. Böyle bir gençlik hayatı tozpembe gördüğü için aklından çok hissiyatını dinler. Lezzet diye tattığı şeylerle hüzün ve gam yudumlar âdeta. Böylelikle hayatı hem kendisine, hem de yaşadığı topluma zehir eder. İnsanın kendisini en iyi ve en güzel hissettiği ve hayatın şekillendiği dönemdir gençlik Gençlik dönemine hayatımızda ki dönüm noktamız bile diyebiliriz. İnsanın en çok kendini geliştirdiği ve bir o kadarda sürüklenip gittiği dönemlerdir. Bir bakıma hayatımızın büyük bir bölümünü gençlik dönemimizde belirleriz. Kısacası bazı şeylerin değeri kazanılınca değil kaybedilince anlaşılır. Bu dönemin en iyi şekilde değerlendirilmesi gerekir. Gelecek yılların verimliliği gençlik dönemi yıllarına göre şekillenir. Çevremize ışıklar saçacağımız bu dönemin ışıklarını söndürmeyelim. Şu bir gerçektir ki gençliğini eğlenmekle, boş emellerle, faydasız şeylerin peşinde koşturarak geçirenler, ihtiyarlıklarını ağlamakla geçireceklerdir. Faydasız eğlencelerle hayatını geçirerek ve zamanını boşa harcayarak ömrünü tüketmek, bazı insanlar için bir hayat felsefesidir. “Dünyaya bir daha mı geleceksin kardeşim! Hayatın tadını çıkarmak ve her türlü zevkini tatmak lâzım” diyerek, haram-helâl ayırımı yapmadan hayatlarını keyifle geçirmek isterler. Hâlbuki Bediüzzaman Said Nursi Hazretlerinin ifadesiyle “İnsan bu dünyaya keyif sürmek ve lezzet almak için gelmediğine, mütemadiyen gelenlerin gitmesi ve gençlerin ihtiyarlaşması ve mütemadiyen zeval ve firakta yuvarlanması şahittir... Belki azim bir sermaye elinde bulunan insan, burada ticaret ile ebedî, daimî bir hayatın saadetine çalışmak için gelmiştir. Onun eline verilen sermaye de ömürdür.” (Lem’alar, s. 472) Her yazın bir sonbaharı ve kışı olduğu gibi elbette gençlik yazının da bir ihtiyarlık sonbaharı ve ölüm/kabir kışı olacaktır. Bundan kaçıp kurtulmanın hiçbir cihetle imkânı yoktur. On beş yirmi senelik gençliğin taşkınlıklarıyla dünya ve âhiretini berbat etmektense, onu iman ve itaat dairesinde geçirmekle ebedî bir gençliği kazanma şansı elde edilebilir. “Dünya ve âhirette ebedî ve daimî sürûru isteyen, iman dairesindeki terbiye-i Muhammed iyeyi (asm) kendine rehber etmek lâzımdır” ikazını yapan Bediüzzaman, bilhassa gençlere “Hayatın lezzetini ve zevkini isterseniz, hayatınızı iman ile hayatlandırınız ve ferâizle ziynetlendiriniz ve günahlardan çekinmekle muhafaza ediniz” ölçüsüyle, iki cihandaki saadetin nasıl temin edileceğinin de formülünü göstermiştir. Gençlik yıllarında insanda akıldan ziyade his ve heves hükmeder. His ve heves ise kördür, akıbeti görmez veya görmek istemez. Hazır lezzetleri, ileride verilecek daha büyük ve daimî lezzetlere tercih eder. Asrımızın genel hastalığı konumunda olan bu hastalık için Cenabı Hak “Onlar severek dünya hayatını âhiret hayatı üzerine tercih ederler” ferman ederek bu dehşetli hâli nazara vermektedir. Yani, elması elmas bildiği halde, bilerek camı elmasa tercih etmek gibi bir hâl. Hâlbuki “Helâl dairesi geniştir, keyfe kâfi gelir. Harama girmeye hiç lüzum yoktur.” Devletin yönetim kademesinde bulunan bizlere ve eğitim ordusu mensubu olan öğretmenlere çok büyük görevler düşmektedir. Bu ülkenin geleceğinin sigortası olan gençlerin bu milletin değer yargıları doğrultusunda yetişmesinde büyük vebal ve sorumluluğumuz var. Gençlerin şer güçlerin oyununa gelmeleri için dikkatli olmalıyız. Gerekli ihtimam ve özeni göstermeliyiz. Onlara iyi birer örnek olarak anlattıklarımızın tesirini artırmalıyız. Söylediklerimiz ile yaşantımızın çatışmaması gerekir. Hürriyetçi bir düşünce ile yetişmeleri sağlanmalıdır. Sağlıklı düşünmeleri sağlanarak isabetli kararlar verecek şekilde yetiştirmeliyiz. Ölümün insanları ne zaman kucaklayacağı belli olmayan şu dünyada, hayatımızın baharı olan gençliğimzi ve gençleri en verimli bir şekilde değerlendirmemiz gerekmez mi?

Bu yazı toplam 1159 defa okunmuştur
Önceki ve Sonraki Yazılar

YAZIYA YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
4 Yorum