GOSDAK

Çok sadık bir köpekti.
“Gosdak, mahhh” dediğimiz zaman bir dakika içerisinde hemen yanımızda biterdi. Çok asil bir köpek olduğundan, anam onun yalını hiç aksatmaz, sanki küçük çocukmuş gibi onun yalını bitirip bitirmediğini sürekli kontrol ederdi. Hiç kızmazdık ona. Zira görevini layığıyla yapıyordu.
Kolay değildi üç yüz elli tane keçi sürüsünü hiç kurda kaptırmadan tam on yılı devirmiş olmak. O etraf obalara nam salmıştı. Yayla onun evi gibiydi. Nerede kurt var, nerede ayı var, keçiler sürüden bölünüp pelik-pelik olsa nasıl toplanır, bunları çok iyi bilirdi.
Çobanın uyuyakaldığı zamanlarda onun üzerine atlayıp uyandırmak ve sürünün nereye gittiğini ona anlatmak bile onun için sıradan işlerdendi.
Onun adı Gosdak’tı.
Kostak-kostak yürüyüşünden dolayı ağabeyim koymuştu ona bu adı. O sürünün baş köpeğiydi. Çok köpek geldi, geçti onun hayatı boyunca sürüden, ama o farklıydı. Duman adında beyaz kısa tüylü, kara burunlu, ince-uzun ve boğuşkan bir köpeğimiz vardı, Aslan adında ısırdığı yeri asla bırakmayan, koparıncaya dek ağzında tutan bir köpek daha vardı mesela; ama onlar sadece konu komşu yanında bizim hava atmamızı sağlıyorlardı. İyi boğuşuyorlardı. Lakin Gosdak gerçekten çok yönlüydü, Kıtmir misali bir köpekti.
Tamı tamına on iki sene kara çadırlı, karayağız Yörüklerin kahrını çekmişti. O sürünün sahiplerini çok sevmiş, onlar da onu çok sevmişlerdi.
GOSDAK  Griye çalan tüyleri, kurt kulağı gibi dimdik kulakları, sekil denilebilecek derecede beyaz ayakları, simsiyah burnu ve atletik yapısıyla Yazılı Yaylası’nda yenmedik köpek, kovalamadık kurt bırakmamıştı.  Çok sadık bir köpekti. “Gosdak, mahhh” dediğimiz zaman bir dakika içerisinde hemen yanımızda biterdi. Çok asil bir köpek olduğundan, anam onun yalını hiç aksatmaz, sanki küçük çocukmuş gibi onun yalını bitirip bitirmediğini sürekli kontrol ederdi. Hiç kızmazdık ona. Zira görevini layığıyla yapıyordu. Kolay değildi üç yüz elli tane keçi sürüsünü hiç kurda kaptırmadan tam on yılı devirmiş olmak. O etraf obalara nam salmıştı. Yayla onun evi gibiydi. Nerede kurt var, nerede ayı var, keçiler sürüden bölünüp pelik-pelik olsa nasıl toplanır, bunları çok iyi bilirdi. Çobanın uyuyakaldığı zamanlarda onun üzerine atlayıp uyandırmak ve sürünün nereye gittiğini ona anlatmak bile onun için sıradan işlerdendi. Onun adı Gosdak’tı. Kostak-kostak yürüyüşünden dolayı ağabeyim koymuştu ona bu adı. O sürünün baş köpeğiydi. Çok köpek geldi, geçti onun hayatı boyunca sürüden, ama o farklıydı. Duman adında beyaz kısa tüylü, kara burunlu, ince-uzun ve boğuşkan bir köpeğimiz vardı, Aslan adında ısırdığı yeri asla bırakmayan, koparıncaya dek ağzında tutan bir köpek daha vardı mesela; ama onlar sadece konu komşu yanında bizim hava atmamızı sağlıyorlardı. İyi boğuşuyorlardı. Lakin Gosdak gerçekten çok yönlüydü, Kıtmir misali bir köpekti. Tamı tamına on iki sene kara çadırlı, karayağız Yörüklerin kahrını çekmişti. O sürünün sahiplerini çok sevmiş, onlar da onu çok sevmişlerdi.

Bu yazı toplam 2833 defa okunmuştur
Önceki ve Sonraki Yazılar

YAZIYA YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.