"İklim kanunu tarım için ne getiriyor?"

Türkiye’nin ilk iklim yasası olan ve uzun süredir tartışılan 7552 sayılı İklim Kanunu, 9 Temmuz 2025’te Resmî Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe girdi.

Ancak, uzmanlar ve sektör temsilcilerine göre yasa, iklim krizinden en fazla etkilenen tarım, orman ve su kaynakları açısından yetersiz kaldı. Yasanın esas odak noktası karbon ticareti olurken, doğanın ve üreticinin korunmasına dair somut adımlar atılmadı.

Yasa, İddiaların Aksine Tarımı Bitirmiyor; Çünkü Tarımdan Bahsetmiyor

Kanunun kamuoyuna sunulmadan önce tarımı olumsuz etkileyeceği yönünde çeşitli iddialar ortaya atılsa da, yasanın içeriğinde tarıma dair yalnızca iki maddede genel ifadeler yer alıyor. Bu maddelerde tarım, orman, mera ve sulak alanların karbon yutağı olarak korunması gerektiği belirtiliyor; ancak uygulamaya dair açık bir plan sunulmuyor.

Karbon Ticaretine Odaklı, Yaşama Uzak

İklim Kanunu’nun “amaç” bölümünde net sıfır emisyon hedefi doğrultusunda sera gazı emisyonlarının azaltılması vurgulanıyor. Ancak bu hedeflerin nasıl gerçekleştirileceği, hangi sektörlere ne yükümlülükler getirileceği gibi kritik detaylar eksik. Kanun, esas itibariyle karbon ticaretini düzenleyen bir çerçeve sunuyor. Bu nedenle, çevre ve tarım politikaları yerine ekonomik araçlara öncelik verildiği eleştirileri yapılıyor.

Tarım ve Su Yine Geri Planda

İklim değişikliğine uyum başlığı altında, sürdürülebilir tarım ve su yönetimi için planlama yapılacağı belirtilse de, bu düzenlemelerin uygulamaya nasıl geçirileceği net değil. Tarım ve Orman Bakanlığı’nın başlattığı su odaklı üretim planlaması, 2025 yılı itibarıyla sahada başarısız oldu. Örneğin pamuk üreticileri, destek verilen bölgelerde yaşanan su sıkıntısı nedeniyle ciddi kayıplar yaşadı.

Afetlere Karşı Önlem Var, Zararın Telafisi Yok

Kanun, iklim değişikliğine bağlı afetlerin neden olacağı zararların azaltılması için risk değerlendirme ve erken uyarı sistemleri kurulmasını öngörüyor. Ancak çiftçilerin yaşadığı kuraklık, don, dolu ve fırtına gibi afetlerin yol açtığı zararın nasıl karşılanacağına dair somut bir mekanizma bulunmuyor.

Sonuç: Ticareti Değil, Yaşamı Önceleyen Bir Kanuna İhtiyaç Var

İklim Kanunu, Türkiye’nin karbon piyasasını şekillendirmek adına önemli bir adım olabilir. Ancak iklim krizinden doğrudan etkilenen tarım, orman ve su kaynakları için yetersiz kalmaktadır. Uzmanlara göre yasa; sadece ticaretin değil, insan yaşamı, gıda güvenliği ve ekosistemlerin korunması gibi öncelikleri esas alacak şekilde revize edilmelidir.

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.