Konya hırsız kaynıyor
Geçtiğimi 15 gün içerisinde merkez Karatay İlçesi Gaziosmanpaşa Mahallesi’nde bulunan, Küçükkumköprü, Karbel ve Uğur konutlarında ikamet eden vatandaşlara ait yaklaşık 20’ye yakın eve hırsız girdi. Aynı civarda bulunan Ak Yurt sitelerinde de neredeyse her gün 1 ev soyuluyor. Şükran Mahallesi, Büyük Sinan Mahallesi, Sancak Mahallesi, Doğu Hadimi Mahallesi, İstiklal Mahallesi, Şeker Murat Mahallesi, Hacı Kaymak Mahallesi, Bosna Hersek Mahallesi ve Meram Eskiyol civarında da yaşanan hırsızlık olaylarının ardı arkası kesilmiyor. Konya’da neredeyse her mahallede görülen hırsızlık olayları bahsi geçen bu mahallelerde daha da artmış durumda. Öyle ki, bu mahallelerde ikamet eden vatandaşlar artık geceleri rahat uyuyamıyor. Evlerindeki güvenlik önlemlerini en üst seviyeye çıkarmış olsalar da hırsıza kilit dayanmıyor, art niyetli kişiler gözlerine kestirdikleri evlere girip, bir odada ev halkı otururken, diğer odada hırsızlık yapabiliyor. Hatta ev sakinlerinden birisi kendisini gördüğünde ona karşılık verip, tehdit ettikten sonra kolayca geldiği yerden kaçıp gidebiliyor.
Hırsızlarla ilgili önemli bir ayrıntı daha var. Konya’da ikamet eden hırsızlık suçlularının yanı sıra başka illerden de art niyetli insanların Konya’ya gelip hırsızlık yaptıkları belirtiliyor. Adana’dan bir grubun gece 03.00 treniyle Konya’ya gelip, sabaha kadar hırsızlık yaptığı, çaldığı malları da Adana’ya giden mavi trenle götürdüğü öne sürülüyor.
ZİLE BASARAK KONTROL EDİYORLAR
Özellikle gecenin ilerleyen saatlerinde aile sakinlerinin olmadığı veya uyuduğu bir zaman diliminde evlere giren hırsızlar, artık Konya halkının korkulu rüyası haline geldi. Evin ziline basarak evdekileri kontrol eden hırsızlar evde bulunmayanın evini o gece soyuyor. Evi soyulan mahalle sakinleri polise gerekli ihbarları yapmalarına rağmen aynı kişiler oldukları tahmin edilen hırsızlar, bir gün dahi aksatmadan gelip hırsızlık yapmaya devam ediyor. Hırsızların bulunamaması mahallede kadın, çocuk herkese korku yaşatıyor. 2 hafta içinde babası ve kiracısının evinin soyulduğunu dile getiren Gazi Osman Paşa Mahallesi sakini Murtaza Alkan, “Artık mahalle halkının tedirginliği giderek artıyor. Çocuklarımız geceleri korkudan uyuyamıyor. Akşam bir yere gidecek oluyoruz, hırsız girer mi korkusu yüzünden gidemiyoruz. Buna bir an önce önlem alınmalıdır. Tüm mahalle halkı durumdan şikayetçi durumda” dedi.
TEDBİR ALINMAZSA NÖBET TUTACAĞIZ!
Sıra bize gelecek mi korkusuyla yaşadıklarını aktaran Küçükkumköprü Siteleri’nin sakinlerinden Doğan Cingöz ise, “Adeta hırsızı bekliyoruz. Yakın çevremizde birçok kişinin evi soyuldu. Bizim eve de girecekler mi korkusuyla karım ve çocuklarım tedirgin durumda. Mahallemizden ve çevre mahallelerden bu korkunun kalkması için emniyet yetkililerin müdahale etmesini istiyoruz. Çocuklarımız sokağa çıkmaya korkuyorlar. Çocuklarımızı evde bırakamıyoruz artık. Buradan rica ediyorum. Emniyet yetkilileri bu işi biraz daha sıkı takip etsin. Her gün neredeyse aynı saatlerde 1 ev soyuluyor. Soyulan evlerin de her tarafı hırsız tarafından dağıtılarak aranıyor. Gerekli tedbirler alınmaz ise mahalle sakinleri olarak sırayla nöbet tutacağız. Konya emniyetinin yapamadığını yapıp, hırsızları mahallemizden kovalayacağız” diye konuştu. Bölgede bulunan mahallelerin sakinleri hırsızlar yüzünden geceleri uyumuyor. Mahalle halkı hırsızların mahalleden birine zarar verme kaygısını da yaşıyor.
HIRSIZLIK SUÇLARININ TEMELİNDE
SABİT GELİRİN OLMAMASI YER ALIYOR
Hırsızlığın Türk Ceza Kanunu’na göre ekonomik suçlar arasında yer aldığını ve değişik nedenlerinin bulunduğunu söyleyen Konya Barosu Başkanı Avukat Fevzi Kayacan ise, hırsızlığın hem psikolojik, hem de ekonomik boyutlarının bulunduğunu söyledi. Bazı insanların bir alışkanlık gibi görüp hırsızlık yapmadan duramadıklarını belirten Fevzi Kayacan, bu tür insanların tespit edildiklerinde derhal psikolojik tedavi görmesi gerektiğini söyledi. Hırsızlık suçunu getiren ikinci önemli etkenin ise ekonomik koşullar olduğunu kaydeden Fevzi Kayacan, “Hırsızlık suçunu işleyenlerin farklı gerekçeleri olsa da bu suçun temelinde ekonomik nedenler, yoksulluk ve belirli bir sabit gelirin bulunmaması gibi durumlar yer alıyor. Bugün değişen yaşam koşulları her insanın belli bir miktar sabit giderinin olmasını zorunlu kılıyor. Herkes cep telefonu kullanıyor, herkes fatura ödüyor, herkes ulaşım için ulaşım araçlarına biniyor. Bu sabit gidere karşılık, sabit geliri bulunmayan insanlar ise illegal yöntemlere yöneliyor. Başkalarının malına göz dikebiliyor, gasp edebiliyor. Aslında bu suç insanlık tarihi kadar eski bir suç. Her toplumda var. En ağır cezaların verildiği toplumlarda dahi bu suçu işleyenlerin önüne geçilemiyor. Ülkemizde hırsızlık suçunu işleyenlere verilen cezaların daha caydırıcı nitelikte olması gerekiyor” diye konuştu.
CEZA VERMEK ÇÖZÜM GETİRMİYOR
Özellikle son dönemde artan ve şehrin farklı noktalarından gelen hırsızlık ihbarlarını değerlendiren emniyet güçleri, hırsızlık zanlılarının bir kısmını yakalıyor. Ancak yakalanan hırsızlar da belli bir süre cezaevinde kaldıktan sonra yeniden salıveriliyor. Cezanın bir sonuç olduğunu, eğitim aracı olamayacağını söyleyen Konya Barosu Başkanı Kayacan, “Önemli olan hırsızlık veya başka suçları işleyenleri yakalayıp cezaevine tıkmak değil, ıslah etmektir. Bizim cezaevlerimiz ıslahevi niteliği taşımıyor. İşin ceza boyutuna gelmeden önce bu eylemin işlenmesinin önlenmesine yönelik tedbirlerin alınması da konunun önemli bir boyutudur. Bunun için eğitim ve sabit bir gelir kapısının bulunması çok önemlidir” dedi.
KONYA’DA NE YAZIK Kİ SUÇLU İLAN EDİLEN BÖLGELER VAR!
Suça Konya ölçeğinde bakıldığında Konya’nın bazı bölgelerin, total olarak suçlu ilan edildiğini, adeta buraların suç makineleri haline geldiğini, merkezi ve yerel yönetimin de bu durumu kabullendiğini bildiren Avukat Fevzi Kayacan, “Suçla mücadelede suçluyu yakalamak mutlaka önemli ama o aşamaya gelmeden önlemleri almak da çok önemli. Suçlu ilan ettiğimiz bu bölgelerde ıslah, eğitim ve istihdam çalışmalarını yoğunlaştırmamız gerekiyor diye düşünüyorum. Bugün hırsızlık suçlarının artmasının, Konya’nın dört bir tarafının hırsız kaynamasının en önemli nedenlerinden birisi de suçluluğa itilmiş insanların sahipsiz bırakılmasıdır. Bu suçun önlenemeyeceğini, önüne geçilemeyeceğini kimse söyleyemez. Hırsızlık bir hastalık dahi olabilir. Bugün herhangi bir suçtan dolayı cezaevine giren bir kişi için, cezaevinden çıktıktan sonraki süreç büyük önem arz ediyor. İnsanlar, cezaevine giren kişileri toplumdan dışlıyor. Onlara bir meslek verip, istihdam olmalarını sağlamıyor, onların becerilerinden istifade etmiyor. Buna dönük bir çaba da harcamıyoruz. İnsanlar cezaevinden çıktıktan sonra suça bulaşmamak istiyorlar. Ama belli başlı ihtiyaçlarını giderebilmek için de bunu yapıyorlar” ifadelerini kullandı.
Hırsızlık suçuna karışanların bu suçu tek başına işleyebildikleri gibi zaman zaman örgütlenerek de hırsızlık yaptıklarına işaret eden Fevzi Kayacan, “Bazen hırsızların kendi içlerinde organize çalışmalar yaptıklarını görebiliyoruz. Hırsızlığın bir sonraki aşaması da yağma oluyor. Bizlerin bilemediği, aklımızın ermediği birçok yöntemle hırsızlık suçunu işleyenler var” dedi.
RASİM ATALAY – İBRAHİM ÇİÇEKÇİ merhaba
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.