Kürdistan Türkiye’si!

Kürdistan Türkiye’si!

 

 Geçen hafta mecliste “Bütçe” görüşüldü. Tasarıda malumunuz BDP’li milletvekilleri “Türkiye Kürdistan’ı” ibaresini kullandılar, kıyametler koptu.

         Kıyametler çoktan kopmalıydı; Demokratikleşme paketi açıldığında, Diyarbakır’da Başbakan “Kürdistan” dediğinde. Çözüm süreci deyip memleketi bu sürece alıştırarak, PKK’nın istekleri harfiyen yerine getirildiğinde, Apo’ya “Sayın” denildiğinde. Polisime taş atıldığında, ülkem toprakları karış karış değil hektar hektar satıldığında vs. benim bunları yazmaya ne vaktim yeter, ne de sizlerin okumaya gözlerinizde nur kalır.

         “Ne olacak bu memleketin hali” deyip uykularınızın kaçması, memleketin kurtulması için yetmiyor. 10 sene içerisinde çözüm süreci adı altında geldiğimiz noktaya bakın; BDP’liler eskiden (herkes bildiği halde) PKK ile iç içe oldukları söylendiğinde yalanlıyorlardı. Dün, “Bizim Kürdistan gibi bir derdimiz yok, sadece ana dilde eğitim istiyoruz” diyorlardı. Bugün; “Türkiye Kürdistan”ı diyebiliyorlar..  

         Emin olun yarın her şey daha fazla değişecek “Kürdistan Türkiyesi” diyecekler.

Birilerinin amacı bu toprakları kaosa çevirip, ortalığı kan gölüne çevirmek. Bu birileri ne Apo, ne Hasip Kaplan ne Sırrı Sakık, ne Gültan Kışanak, Ne Selahaddin Demirtaş ne de Tayyip Erdoğan. Selahattin Demirtaş Kürtçeyi bile bilmeyen hatta kendisi de Kürt olmayan biri. Nasıl savunacak ki dilini bilmediği bir milletin haklarını. Ayrıca BDP ve PKK asla Kürtleri temsil edemez. PKK’nın dini yok.  Fakat Şeyhler, alimler hep Kürtlerden çıkmıştır. Doğuda yaşayan insanları zorla “azınlık” statüsüne koyup, yolunda savaşabilecekleri bir dava peydahlattılar. Kürtler bu toprakların insanı, yerlisi, burada yüzyıllardır birlikte yaşıyoruz. Bunun için ayrı bir devlet fikri ne kadar boş. 

BDP çok iyi bir piyon. Kürdistan’ı “birileri” için istediklerini, kurduklarında kendilerine de yar olmayacağını çok iyi biliyorlar.  Bu “birileri”, dün Osmanlının yıkılmasını, dün darbelerle onca kan dökülmesini isteyenler. O “birileri” bugün Mısır’da Sisi’yi destekleyip, Rabia’yı görmezden gelenler, Libya’yı, Tunus’u, Ürdün’ü kaosa çevirenler. “Birileri” bugün Suriye’de kadınların ve çocukların vahşice öldürülmesini isteyenler.

Suriye’de zulmün sınırı yok, satırlarla bebekler doğranıyor, hamile kadınlar keskin nişancılarla katlediliyor, binlerce kişi mülteci konumunda. Arz-ı Mev’ud’un Irak kısmı zaten ellerinde, Barzani kendi adamları. Suriye’deki kısım PYD’nin elinde. PYD kuzey Suriye’yi kontrol altına aldığını söyledi ve orada varlığını ilan etti. Türkiye’de kabul etti. İşte bu “birileri” şimdi Türkiye’yi bu kaosa sürüklemek istiyor, Doğu ve Güneydoğu’ya gözlerini dikmiş durumda. Bu iş için BDP biçilmiş kaftan. BDP’yi kullanıp Kürdistan adı altında o bölgeyi Arz-ı Mev’ud’a katmak istiyorlar.

Çözüm süreci içerisinde “Akil Adamlar”ın sürece katılması çok zekice idi. Toplum  içerisindeki en gözde, sözleri en iğneli ve etkili, en sevilen, en sevilmeyen, en aydın, ikna gücü en iyi olan, kısaca “En Adamlar” seçildi ve hepsine birer susturucu takıldı. Böylece “Çözüm Süreci” konusunda olumsuz bombardımanları engelledikleri gibi, bu kişilerin desteğini de kazanmış oluyorlardı.

 

Türkiye’deki Kalkınma Ajansları neden kuruldu? Neden sayıları Başkanlık Sisteminde düşünülen eyaletlerin sayısıyla aynı. Adım adım Kürdistan’a doğru gidiliyor. Maksadım ortalığı velveleye vermek değil, biraz “Dekart olup düşünerek var olma” zamanı.

Tayyip Erdoğan nesiller boyu ya 2. Fatih olarak anılacak ya da memleketi bölünmeye doğru götüren bir lider olarak tarihe geçecek. Başbakan’ın böyle bir seçim yapma lüksü var mı bilemiyorum ama bizim böyle bir kaosu kaldıracak mevcudiyetimiz yok.

Bütün milletvekillerini bu bölünme paketini, özellikle de “nefret şuçu” ile ilgili yasayı gözden geçirmeleri, çözüm süreci adı altında hükümetin her adımı fazlasıyla atıp da dağdakilerin niçin oraları terk-i diyar eylemediklerini sormaları için muhalefeti gerçek bir muhalefet için göreve çağırıyorum.  

Önceki ve Sonraki Yazılar
Arşivi