Namaz Müminin Miracıdır

Dinimizde namaz, sadece bir ibadet değil, aynı zamanda bir ruhsal yolculuktur. Allah’a yakınlaşmanın, O’nun huzurunda durmanın, O’na yönelmenin adıdır. Namaz, huzura varış, huzura çıkış ve huzurda duruştur. Her bir namaz, Müminin ruhunu arındıran, içindeki kötü duygulardan temizleyen bir fırsattır. Bu yüzden namaz, Müminin miracı olarak tanımlanır.

Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed (s.a.s.)’in Miraç hadisesi, bu yolculuğun en büyük örneğidir. Miraç, Allah’ın kudretinin bir tecellisi, insanın O’na yakınlaşma çabasıdır. Miraç, aynı zamanda İslam’ın özüdür; erdemli bir hayatın, kâmil bir insan olmanın yoludur. Peygamber Efendimiz (s.a.s.)’in Mescid-i Aksa’dan başlayarak semaya doğru yaptığı bu kutsal yolculuk, sadece fiziksel bir hareket değil, aynı zamanda ruhsal bir yükseliştir. Miraç, insanın Allah’a doğru yükseldiği, O’nun huzuruna çıktığı bir arınma yolculuğudur.

İslam’ın en büyük ibadeti olan namaz, işte bu Miraç gecesinin mirasıdır. Beş vakit namaz, Miraç’ta farz kılınmış ve müminlere en değerli hediye olarak sunulmuştur. Namaz, sadece bir ibadet değil, aynı zamanda insanın kendi iç yolculuğuna çıkması, ruhunu arındırması, Allah’a daha yakın olabilmesinin bir aracıdır. Peygamberimiz (s.a.s.), Miraç’ta Allah’ın huzurunda bu ibadeti almak için yükselmiş ve ümmetine bu kutlu hediyeyi bırakmıştır. Beş vakit namaz, her bir mümin için bir yükselme, bir arınma, bir neşe kaynağıdır.

İsrâ ve Miraç, sadece Peygamber Efendimiz (s.a.s.)’in kişisel bir yolculuğu değil, aynı zamanda tüm insanlık için bir ibret vesilesidir. İsra, Peygamberimizin Mescid-i Haram’dan Mescid-i Aksa’ya doğru yaptığı gece yolculuğu iken, Miraç, onun semaya yükseldiği, Allah’la buluştuğu mucizevî bir olaydır. Bu olay, müminler için bir iman testidir. Zira, o dönemde Mekke müşrikleri, bu olayı kabul etmeyip Peygamberimize karşı inançsızlıklarını sürdürmüşlerdir. Ancak, samimi ve sadık bir şekilde inanan Hz. Ebubekir (r.a.), Peygamberimizin sözlerinin doğruluğuna yürekten inanmış ve ona olan güvenini her fırsatta dile getirmiştir.

Miraç gecesi, her yönüyle müminin ruhunu yüceltmek için bir fırsattır. Bu geceyi, diğer gecelerden farklı kılmak, daha fazla ibadet ve dua ile değerlendirmek önemlidir. Kur’an-ı Kerim okumak, nafile namazlar kılmak, tövbe istiğfar etmek, Salat-ü Selam getirmek ve hayırlı işler yapmak, Miraç gecesinin manevi değerinden faydalanmanın yollarıdır. Ayrıca, bu mübarek gecede oruç tutmak da büyük sevap kazandırır.

Birçok müfessir, Allah’ın bazı geceleri diğer gecelere üstün kıldığını belirtmektedir. Kadir Gecesi, Ramazan ayı, Cuma günü gibi zaman dilimleri, diğer zamanlardan daha kıymetli sayılmıştır. Benzer şekilde, Mekke, Medine, Kudüs gibi kutsal şehirler de diğer mekânlara göre daha üstün kabul edilmiştir. Bu gerçeği kabul eden bir mümin, bu özel zaman ve mekanları değerlendirerek, Rabbine daha yakın olmayı amaçlamalıdır.

26 Ocak Pazar gecesi, Miraç Kandili’dir. Bu mübarek geceyi, daha derin bir imanla ve ibadetle geçirmeli, iç dünyamıza bir yolculuk yaparak arınmalı ve Allah’a daha yakın olmanın yollarını aramalıyız. Miraç gecesi, sadece bireysel olarak değil, tüm insanlık için bir kurtuluş vesilesi olmalıdır. İslam’ın yüksek değerleriyle barış, adalet ve huzur içerisinde bir dünya kurmayı dilemeli ve bunun için dua etmeliyiz. Rabbimiz, bu geceyi bizler için bir af, bir bağışlanma vesilesi kılmalı, günahlarımızı affetmeli ve bizi doğru yolda sabit kılmalıdır.

Miraç Kandili, bize yalnızca bir ibadet fırsatı sunmaz, aynı zamanda içsel bir arınma, bir yükselme yolculuğu da teklif eder. Bu kutlu gecede, hem bireysel hem de toplumsal olarak yükselecek, dünya ve ahiret saadetimize daha yakın olacağız. Rabbimiz, bizleri affetsin ve bütün müminleri kurtuluşa erdirsin.