Nimetlerden ne kadar zevk alıyorsunuz?

 

Gözümüzü açtığımız her an Yüce Rabbimiz’in sayısız detaylarla yarattığı nimetlere, güzelliklere ve rızıklara şahit oluruz. Her gün hepimiz aynı güzelliklerin önünden geçer, aynı nimetlerden faydalanır, aynı rızıkları yeriz. Ancak hepimizin bu yaratılmışlardan aldığımız lezzet ve his farklıdır. Çünkü yaratılmışlardan zevk almak, onlardan heyecan duymak kişinin imanı ile doğru orantılıdır. Küçük bir bebekten aldığımız zevkin, yediğimiz yemekten aldığımız lezzettin, güzel bir deniz manzarası karşısında kapıldığımız hissin derecesi kişinin Allah’a olan aşkı ile bir bütündür.

Samimi bir Müslüman’ın dünyaya bakışı Allah’ın tecellilerini görme isteğidir. Bu yüzden Müslüman insan güzelliğini, hayvanların sevimliliğini, doğadaki eşsiz sanatı Allah’ın birer tecellisi olarak değerlendirir ve müthiş bir zevk alır. Zira Rabbimiz tüm yaratılmışları O’nun gücünü idrak ve sanatını taktir etmemiz için var etmiştir. Müslüman güzelliklerin daha çok farkına vardığı, detaylarını daha çok incelediğinde Allah’a olan teslimiyetini arttırır. Ancak Allah’ı hakkıyla taktir edebilen kişiler O’na karşı şükredici olabilirler. Rabbimiz bir ayetinde Müslüman’ın yaratılmışlara bakışını şöyle haber vermiştir:

Onlar, ayakta iken, otururken, yan yatarken Allah'ı zikrederler ve göklerin ve yerin yaratılışı konusunda düşünürler. (Ve derler ki:) "Rabbimiz, Sen bunu boşuna yaratmadın. Sen pek Yücesin, bizi ateşin azabından koru." (Ali İmran Suresi, 191)

Hayatın tesadüfler çerçevesinde ilerlediğini, yaratımışların bir amacının olmadığını düşünen insanlar ise kalplerindeki manevi boşluk nedeniyle çok güzel bir manzaraya sahip evde de yaşasalar, en güzel arabalara da binseler, dünyanın en muhteşem yerlerine de gitseler, ne yedikleri nimetlerden gereken lezzeti alabilir, ne de bulundukları ortamın tadını gerçek anlamda çıkarabilirler. Ayrıca Allah’a şükredici olmadıkları ve O’nu unuttukları için bu güzel nimetler içerisinde sıkıntılar da peşlerini bırakmaz. Rabbimiz başka bir ayetinde nimetlerin farkında olmayan ve düşüncesizce kullanan kimseleri şöyle haber vermiştir:

Göklerde ve yerde nice ayetler vardır ki, üzerinden geçerler de, ona sırtlarını dönüp giderler. (Yusuf Suresi, 105)

Samimi inananlar sadece bolluk ve rahatlık içindeyken değil, yokluk ve zorluk anından da zevk alırlar. Çünkü güzelliklerin yaratıcısı Allah olduğu gibi zorlukların yaratıcısı da Yüce Rabbimizdir. Ve Rabbimiz zorlukları da bir hayırla yaratmıştır. Arkasında bilinmeyen ecirler vardır. Bu yüzden Müslüman zorluk anlarında da güzel bir sabır göstererek kendini Allah’a teslim ederse, Allah’tan bir lütuf olarak zorluk gibi görünen olaylar kişiye kolaylaştırılacak, şevkini arttıracaktır. Bu duruma Hz. Yusuf’tan örnek verecek olursak; hepimizin bildiği üzere Hz. Yusuf vezirin karısının iftirasına uğramış ve zindana atılmıştır. Ancak Hz. Yusuf bu durumu Allah’tan gelen bir güzellik olarak görmüş ve ümidini asla kaybetmemiştir. Dışarıdaki hayatı nasılsa zindan da öyle yaşamış, tebliğine devam etmiştir. Yıllar sonra Allah’tan bir lütuf olarak eskisinden daha güçlü ve nurlu olarak zindan çıkmış, büyük bir mevki ile ödüllendirilmiştir.

Tabii ki de bir Müslüman bol nimetler içinde yaşamak için güzel ahlak göstermez. Allah bir lütuf olarak dilediği kullarına nimeti verir. Ancak Müslüman ömrü boyunca zahiren zorluk gibi görünen olaylar içerisinde yaşasa da mutlu ve huzurludur. Mümin dünyayı değil cenneti hedef alarak yaşadığından, nimetlerin en güzel halleriyle orada olduğunu bilir. Allah’tan uzak yaşayan insanlar içinse hayat oldukça zordur. Olayların kendiliğinden geliştiğini zannetmeleri, yaşadıklarından kendilerini yada çevrelerini sorumlu tutmaları, dünyaya olan bağlılıkları bu insanların çevrelerindeki güzellikleri görmelerine ve Allah’a yakınlaşmalarına engeldir. Bu insanlar için neredeyse nefes almak dahi kahır doludur. Sürekli tedirginlik ve huzursuzluk ruhlarında ve bedenlerinde büyük tahribatlar meydana getirir. Bu, dünyadaki cezalarıdır. Eğer tevbe edip, şükredici olmazlarsa ahiretteki cezaları daha büyük olacaktır.

Kim de Benim zikrimden yüz çevirirse, artık onun için sıkıntılı bir geçim vardır ve Biz onu kıyamet günü kör olarak haşredeceğiz. (Taha Suresi, 124)

Bu yazı toplam 2220 defa okunmuştur
Önceki ve Sonraki Yazılar

YAZIYA YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.