Bünyamin Aksoy
YARIM BİR ÖYKÜ
İntikam sahnelerine inanmıyorum artık. İzleyicilerin kafalarındaki bütün sorulara cevap vermeden bitmeyen filmlere de gülüyorum sadece. Yaşamın eksikleri doldurmak gibi bir görevi olmadığını görmekte geç kaldım. İşte gökyüzü; ipi kopmuş uçurtmalar cenneti! Beklemekten yorgun sahipleri evlerine eli boş dönüyor; derelerse, yosunlara karışmış olta ipleriyle dolu.
Eşi peşini bırakmaz diye yılan öldürtmediler bana. Öç alan yılan yokmuş. Yeryüzü, ekilenlerin çarpıp, biçilen yankılara dönüştüğü dağlarla çevrili de değilmiş. Elinde tırpanıyla zaman, sağır ve barbar bir eski çağ savaşçısıymış.
Gönderilmemiş mektuplar, susuzluktan kurumuş çiçekler, çöldeki iskeletler, şahitsiz ve kanıtsız infazlar, gecenin rengine boyadığı hırsızlar, hiç cevaplanmayacak sorular...
Zor da olsa uzlaştım gerçekle; her şey ama her şey yarım kalabilir. Örneğin, sana yazdığım bu satırları hiç okumayacaksın; ölmüş de olabilirsin, adımı duymayacağın bir kıtada yaşıyor da...
Sebep ve sonuç, kıyamete kadar kavuşamayan iki sevgili olarak kalacak. Umut, acı vermekten öteye gitmeyecek; teselliler, yan etkisi etkisinden çok, zavallı koca karı ilaçları...İçmeyeceğim!
Anılarını döke döke kaçtığın yollarda izini sürmeyeceğim; avcısı erken pes etmiş bir ceylan kadar özgürsün; dağlar, ormanlar senin, koş! Ne taştan taşa seken ayak sesini işiteceğim, ne de izleyeceğim pınarlardan su içini...
Ama, kaçarken bıraktığın giriş bölümünle sen de en az benim kadar yarım bir öykü olarak kalacaksın hep!
Dedim ya, her şey, ama her şey yarım kalab......!
YAZIYA YORUM KAT
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.