Yazılı herşey!

Nereye baksak, hangi görüntüye dalsak, hangi sözü okusak eksik kalıyor üzerine kurulacak cümleler. Söze ve yazıya dökemediğiniz hisler gelip bir fotoğraf karesi ile yüreğinizin orta yerine çöküyor. Hiçbir bilimsel izah, hiçbir teselli sözü bu kadar soğuk ve uzak kalmayacak bundan sonra kim bilir?

Yüzyılın felaketi; bir tarihin içinden geçiyoruz. İleride birileri hangi cümlelerle tarif edecek bu süreci? Akıl, bilim, ölçü, matematik hepsi yeniden hesap edecek şimdiye kadar bildiği tüm formülleri. Öncesi görülmemiş bir örnek diyecekler yıllar sonra.

Korku filmlerinden çıkmış gibi sahneler ama film değil gerçek. Ülkemizle birlikte tüm dünya bu afetle kendi hikâyesini de yazmış olacak. Arzın nasıl ikiye bölünüp yarıldığını, kaç şehrin saatler içinde örneği olmayan iki depremle yerle bir olduğunu söylerken aslında herkes kendine dair bir imtihanı vermiş olacak ya da verememiş…

İnsan; başına gelenleri neden ve netice itibariyle sorgulayabilen varlık, “bu neden oldu” sualine onlarca farklı cevap bulma yeteneğiyle mahir. Aynı insan yazgı karşısında aciz ve zayıf… Acizliğimizi, güçsüzlüğümüzü, çaresizliğimizi neden çabucak unutuyoruz ve geçici dünyanın geçici heveslerine nasıl da kapılıyoruz? Bu afetten kendi hikâyelerimiz kadar başkalarının da hikâyelerini duyarak çıkacağız. Dün gibi olur muyum ikazını yapacak mısın?

Neyi nasıl ve hangi niyetle yaptığın yazılacak biliyor olmalısın. Lakin en büyük yazı zaman ve mekân elinde olan, yerin ve göğün sahibi Allah’ındır. Bu yüzden yazgımız onun takdirinde yazılı vaktini beklemekte.

Bizim de yapıp ettiklerimiz yazılacak; gönlü acıyla dolanın, yalnızken elini semaya açanın, iki satır okuyup dua yollayanın dilinden dökülenler yazılacak. “ben ne yapabilirim” derdine düşen, cebindeki üç liranın ikisini yardım için gönderen, bu milletin bir uzvu da benim inancıyla yola düşenin niyetini yazılacak.

Daha yazılacak olan çok şey var muhakkak; bu kadar politize olmanın, gündelik siyasetin, saplantılı ideolojinin hesabına düşmüş her cümleyi de yazacağız elbet. Her şeye yetişiyoruz, hiç eksiğimiz yok yaklaşımı kadar “şu da yok, bu da olmadı, zaten olmayacaktı” saldırısı da yazılmış olacak. Demirden çalan ne kadar sorumlu ise çalındığını görmezden gelen denetmen de sorumlu. Üç katlık yere beş katlık bina yapmak isteyen ve buna müsaade eden yetkili de yazılacak elbet.

En çok da küçücük bedenleriyle yıkıntının altından çıktığında bile gülümseyen o çocuk yazılacak tıpkı vefat etmiş çocuğunun elini bırakmayan o baba gibi.

Şimdi biz, ekranları başında saniyeler içinde akıp giden görüntülere bakarken önce insan olarak, Müslüman olarak, Türk olarak ne yazdırdığımıza dünden çok daha itina göstermeliyiz.

Bu yazı toplam 956 defa okunmuştur
Önceki ve Sonraki Yazılar

YAZIYA YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.