Gürhan Gürses

Gürhan Gürses

AŞK-I ŞAHANEM

AŞK-I ŞAHANEM

Huuu…

Nakış nakış işlenir aşk yüreklere. Ve aşkın dikili taşları olur kalpler bin yıl sonraya kalır. Aşkın şahane hali muhteşem hali harika hali gelir bir sevgiliye ad olur bir gün. Ve ona “Şahanem” der yazarın biri. “Kıymetlim” der olmazsa “Mavi” der aşkın semasında uçarken pervaneler misali…

Pirlerden alır ilhamı canlardan alır serencamı. Ve beşeri bir aşktan yola çıkar ilahi olana yol olur âşık, kul olur âşık, yok olur âşık. Su iken Azad olur; Azad iken Su olur âşık. Maşuk kim âşık kim ağyar kim; olmazsa olma üçün biri… Hepsi de tek bir kaynağın suyu; aşkın suyu. Kimi gürül gürül akar, kimi usul usul, kimi kımıl kımıl…

“Henüz 9 yaşımda iken dolabında bulduğum bir şiir defterinden etkilendiğim ve ‘İleride benim de bir şiir kitabım olacak.’ dememe sebep olan edebi yanımın kaynağı dünyanın en zeki ve güzel kadını merhum anneciğim Fatma Hicran Günal’a ithaf edilmiştir.” Vefa İstanbul’da bir semt adı değildir yazar bu ithaf ile eserine derin bir mana ve sevgi katmıştır.

“Bir hikâye anlatayım mı sana?” diye başlıyor roman. İlk cümle insanı tabiri caizse hoş görün lütfen okuduğu yere zımbalatıyor.

“Bir hikâye anlatayım mı sana?” deriz lakin kimse anlatmaz.

“Benim hayatım roman.” deriz lakin sadece sözde kalır bu söylem. Yazarı anlatacak hikâyesi olduğu ve bunu eyleme döküp bir eser haline getirdiği için tebrik ediyorum.

Bir kitap ve bir yazar; Aşkı Şahanem ve Hicran Hanzade… Aşkın memleketi Konya’da kaleme alınan eser Mevlana rüzgârıyla birleşince ortaya güzel bir eser çıkmış. Yazar yaşama dair olan bakışını ve hayat felsefesini ilmek ilmek işlemiş romana.

Aşk gelince cümle dert yerle yeksan olur kavlince eserin tamamına sirayet eden aşk belki de gözlerimizi açmamıza vesile olacak belki de kalp gözümüzün kapılarını açacaktır sonsuza değin. Aşk ile diyelim.

Bir dilenci ve ressamın aşkı… Azad ve Su… Belki de suyun azatlığıdır bu roman; Fuzuli deyişiyle başını taştan taşa vuran su, sırf sevgiliye ulaşmak için. Su da Azad’a kavuşmak için her türlü engelden kendini azat ediyor bu romanda.

Tasavvufi terimler, Mevlana’ya ve Şems’e dair göndermeler, tarihi mekânlar, insanlara mesaj vermek amacıyla insan dışı varlıklara yüklenen manalar ve onlar aracılığıyla anlatılan hikâyecikler, anlatımın akıcığına, ritmine ve ahengine katkı sağlayan şiirler.

Dama Yayınları’nda satışa sunulan eserin kapak tasarımı harika… Aşk-ı Şahanem 'in editörlüğünü esere güzel şiirleri ile katkıda bulunan Bülent BAYIR, edebi danışmanlığını ise naçizane fazla bir katkım olmamasına rağmen yazarın engin gönlünün bir yansıması olarak kabul ediyorum şahsım yapmıştır.

Mevlana Hazretleri ve temsil ettiği aşk kavramı son dönemde yazar ve şairlerimizin çokça ele adlığı mevzulardır. Mevlana ve Şems tutkunu olan yazar bilhassa gönül diyarında ikamet etmesinin vermiş olduğu ruhaniyetle kutsal olan aşkı her türlü maddi hususlardan uzak bir şekilde eserinde ortaya koymuştur. Belki de günümüz aşklarına inat bir tavırdır bu.

Mevlana aşığı olan iki kahraman; Dilenci namı diğer Azad ile ressam olan Su’yun aşkı. İnsanın gönlüne doğru akan bir aşk Su’yun aşkı… Aşkını rengârenk işlediği tuvaller, semazenler, tasavvufi semboller ve renkler… Gözlerinde saklı olan sihir ve derin mana ile Su’yun kalbini fetheden ve onun fatihi olan Azad. Dilenci görünümlü ama kalbi deryalar kadar olan Azad.

Babasının ölümünden kendisini mesul tutup Konya’ya giden Azad.

Annesinin rahatsızlığı ile tekrar İzmir’e dönen Azad.

İstanbul’da yaşayan Su…

Konya İzmir İstanbul üçgeninde cereyan eden olaylar.

İki Azad arasında dağlar kadar fark vardır. Hiç konuşmayan Azad, Su ile birlikte konuşmaya başlar, yaşama tutunur… Aşk ağlatır ve de söyletir diyelim.

Şemsi arayan ve bulan her türlü dünyevi zevkten makamdan ve halttan uzaklaşan Azad, bir ressamın daveti ile Konya’ya giden ve aradığı aşkı bulan Su… Bulanlar aramıştı.

Aşk-ı Şahanem Su’yun Azad’a vasiyetidir aslında. “Bana bir şey olursa senden önce kavuşursam sevgiliye şiir yazmaktan asla vazgeçme. Birbirimize yazdığımız şiirlere yenilerini de ekle ve bir kitap yazıp, adı Aşk-ı Şahanem olsun.”

Bu kitap o kitaptır işte.

Ve şiirler.

Romana duygu katan ve akıcılığını sağlayan şiirler.

“Okumuş olduğunuz bu kitap Su’yun isteği üzerine yazılmıştır ve Azad hala şiir yazmaya devam eden muhteşem bir şairdir.” diye nokta konuyor romana.

Aşkla…

Huuu…

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Gürhan Gürses Arşivi