Bilinçlenelim…

Bilinçlenelim…

Mevsimlerin insanlar üzerinde psikolojik etkileri vardır. Soğuk kış günlerinden bahara girerken tabiatın canlandığını görürüz. Ağaçlar yeşerir, çiçek açar doğa bir başka güzelliğe bürünür. Doğadaki bu canlanma paralelinde insanlarda da bir hareketlenme, bir neşe kendini gösterir. İşte ilkbahar, ölümden sonra canlanmayı tabiatta gözlemleyen biz insanlara çeşitli his ve aynı zamanda mesajlar vermektedir. Özellikle baharın gelişini simgeleyen laleler göze olduğu kadar ruhun derinliklerine de hitap eder.

Ortaokul yıllarımda Osmanlı Tarihi’ndeki “Lale Devri” konusunda bir yılık ödev hazırlamıştım. O ödev nedeniyle bu devirde savaşların ve fetihlerin azaldığını, lüks hayata düşkünlüğün arttığını bunun yanında lale bitkisine olan ilgiden dolayı bu devre “Lale Devri” adı verildiğini ayrıntılı şekilde anlatmıştım. İşte bu sebeple lale bitkisine karşı bende bir olumsuz bakış oluşmuştu. Ancak son yıllarda özellikle İstanbul, Bursa gibi büyükşehirlerde bahar aylarında temaşa ettiğim laleler bendeki bu olumsuz duyguyu alıp götürdü. Bu süs bitkisinin güzelliği ve zarafeti karşısında, Lale Devri’ndeki ona olan ilgiye hak vermeye başladım.

Özellikle geçen haftalarda Mevlüt Keskin kardeşimin dile getirdiği yeşillik ve ağaçlandırma hususunun ne kadar önemli olduğu bahar mevsimiyle birlikte çok daha farklı algılanacaktır. Yukarıda örnek verdiğim, Lale Devri gibi bir devre bir süs bitkisinin adını vermesi bile toplumdaki algıyı gözler önüne sermektedir. İnsanın iç içe olduğu tabiat vazgeçilmezidir. Tabiat sevgisi insan için ihtiyaç olduğu kadar aynı zamanda bir kültür, bir görenektir.

Şu anda yaşadığım Bursa ili, yeşilin bin bir tonunun olduğu güzel şehirlerden bir tanesi. Bu yeşillik bu güzelliği görünce neden memleketimde de bu güzellikler olmasın demekten kendimi alamıyorum. Yalnız şunu belirtmeliyim, çevreye olan bakış aynı zamanda toplumsal gelenek ve görgüyle de yakından ilgili. Hatırlıyorum bir zamanlar Oklava Köyü’nde olan tarlalarımıza fidan dikerdik. Her defasında bu fidanların çobanlara değnek yapılmak üzere yerinden söküldüğüne şahit olduk. İşte önce insanın eğitilmesinin, ona bu kültürü aşılamanın ve bunun bir yaşam kültürü haline getirmenin çarelerine bakmak, en az fidan dikmek kadar önemlidir.

Bu sebeple Mevlüt kardeşimin “Yeşillenelim” başlıklı yazısına ek olarak ben de “Bilinçlenelim” diyorum. Var mı başka bir diyeceği olan?

Önceki ve Sonraki Yazılar
Arşivi