2012 yılında Değerli Yazarımız Duran Çetin Bey'in kaleminden süzülen eser…

 Kelime anlamı küçük asker olan Cüneyt adlı kitabı Yazarımız, Konya Büyükşehir Belediyemizin düzenlediği Kitap Fuarında bana imzalı olarak hediye etmişti. Fuar biter bitmez ilk işim işyerimdeki masama dizdiğim bu birbirinden güzel kitapları bir solukta okumaktı. Okumak öyle lezzetli ki bunun tadını alanların ancak kitap sevdalısı olduklarını en iyi bilenlerdenim sanırım. İlk sırada yer verdiğim bu romanı okumaya başlarken küçücük vücudunda gizli büyük bir kahramanla karşılaşacağımı çok iyi biliyordum.

Evet Cüneyt bir askerin oğluydu ve bir küçük kardeşi ve annesiyle beraber köyde yıllardır baba hasretiyle yaşıyor ve yolunu gözlüyorlardı.Ta ki babasının köye yanında bir bayanla dönmesi alt üst olmuş bir aile hayatı ve beraberinde iki masum çocuğun özellikle de en büyük olduğu için Cüneyt’in o büyük yaşam  savaşını seriyordu gözler önüne..

Önceleri annesinin evi terk edişiyle yıllarca küçük kardeşinin bezlerini ona yıkatan zalim bir üvey anne daha sonraları kardeşiyle bırakıldığı yetimhanedeki yaşam savaşları ....

Cüneyt’in manevi boşluklarda dalgalanışı ve sonunda ona hidayet yolunu gösteren ev arkadaşları...

Ve tam öz annesini öldü sanarken bunun bir yalan olduğu ve annesiyle karşılaştığı o hasret anı...

Toplumda ailenin önemini vurgulayan ve tüm zorluklara rağmen ihlasla mücadele etmenin sonunda Yüce Mevla’nın ne büyük mucizelerinin olduğunu anlatan öğretici, eğitici bir o kadar da hüzünlendiren ve düşündüren bir eser.

Evet ailenin toplumdaki önemi başlı başına bir konu belki de saatlerce üzerinde konuşulacak en önemli konulardan biri. Çevremizdeki insanları yargılamadan önce şöyle bir aile hayatlarına bakarsak bazı soruların cevaplarını sormadan ya da karşımızdakini dışlamadan bulabilir ona nasıl davranmamız gerektiğini anlayabiliriz sanırım. Evinde sevgiden ilgiden mahrum edilmiş, sürekli eleştirilere maruz kalmış birinden hangi sevgiyi bekleyebilirdik ki, daha sevginin ne olduğunu bilmeyen o küçük ve masum yürekler onlara verilenden başkasını veremezdi ki insanlığa, ya da nice evliliği kurtuluş sanarak yuva kurmak değil de aile baskısından kaçarak evlenen nice genç kızlarımız acaba yeterli olacak mıydı o evladı yetiştirmede! Evlenmek ya da çocuk sahibi olmak değildi marifet o ailenin meyvesi olan evlatlarımızı yetiştirebilmek, tek ağzına lokma vermek değildi gaye onun ruhuna verdiğin sevgi ve ilgiydi asıl ihtiyacı olan nimet.

Yoğun iş hayatı temposunda ve çeşitli ailevi sıkıntılarda kıvranan yuvalar da çocuklarımızın hal hatırlarını sorup bir arkadaş gibi oturup konuşamıyorsak, dertlerini korkmadan çekinmeden anlatamıyorlarsa emin olun bir arpa boyu kadar bile ilerleyemedik maalesef ve ileriki yıllarda aniden evden kaçmalar ya da hiç istenmeyen yapmasını beklemediğiniz suçlarla karşınıza çıkmalar ve isyankârlıklar. Neden mi? tek nedeni var. Dikkatinizi çekmek, onu düşündüğünüzü onun için üzüldüğünüzü bilmek kısaca SEVİLMEK...

Evet bu eserdeki başkahraman Cüneyt gibi yorulmasın zahmet çekmesin Rabbimizin bizlere bir ihsanı bir hediyesi olan o kutsal meyveler. Sevginin aşamayacağı engel yoktur hayatta 'Benim işim kavga değil, gönüller yapamaya geldim.' diyen bir Yunusvari eğilelim çocuklarımızın yüreklerine bakalım bizlere neler fısıldıyorlar...

Siz değerli okurlarımıza okumasını tavsiye ettiğim bu roman için öncelikle değerli yazarımız Duran bey'e teşekkür ediyor, başarılarının devamını diliyorum. Sizin gibi eğiticilerimiz oldukça gelecek nesillerden daha ümitvarız.

Esen Kalın..