Eğitim siyasi kaygılarla yönetilmez

Son yapılan üniversite sınavında on binlerce öğrenci sıfır çekti.
Okullarda, özellikle liselerde başarı düşmeye buna bağlı olarak disiplin olayları da hızla tırmanmaya başladı. Öğretmenini döven, yaralayan ve hatta öldüren öğrencilere sıkça şahit oluyoruz. Hatta bu disiplin ve şiddet olayları artık ortaokullara kadar indi. 
     Lisede görev yapan öğretmenler, ortaokuldan gelen öğrencilerden bilgi ve yetişmişlik bakımından şikayetçiler.
     Ortaokulda görev yapan öğretmenlerde ilkokuldan gelen öğrencilerden şikayetçiler. 
     Ayrıca öğretmenlerin tümü sistemdeki belirsizliklerden, okullardaki disiplinsizliklerden ve özellikle ilkokul ve ortaokulda öğrencilerin kötü davranışları karşısındaki çaresizlikten, velilerin ilgisizliğinden, medyanın öğrenci üzerindeki olumsuz etkilerinden; üzerlerindeki idareci, veli ve öğrenci baskısından;Veliler ve öğrenciler tarafından uygulanan şiddetten ve en çok da mesleki olarak sürekli tartışma konusu yapılmaktan şikayetçiler. 
     Özlük hakları ve maddi durumları ile ilgili şikayetleri zaten kronik olduğu için söylemek bile istemiyorum. Veliler ise liselere geçiş sınavı sonuçlarından ve üniversite sınavı sonuçlarından şikayetçi.
     İşin özü bütün paydaşların şikayetçi olduğu bir eğitim sistemimiz var. 
     Sistemin bu hale gelmesinde en büyük pay, maalesef sahayı bilmeyen, eğitimi mevcut durum üzerinden değil, olması gereken üzerinden değerlendiren ve hatta zaman zaman ideolojik kaygı ve intikam duyguları ile hareket eden, oy hesabı ile popülist kararlar veren siyasilere ait. 
     Bu durum son on yılda iyice belirgin hale geldi ve sorunları çözmek yerine çoğaltıp, iyice girift bir hal almasına neden oldu. 
     2003 ten beri eğitime özellikle fiziki anlamda çok ciddi yatırımlar yapıldı ve yapılmaya devam ediliyor.Yapılan derslik sayıları, kurulan laboratuarlar, ücretsiz kitap dağıtımı ve Fatih Projesi gibi devasa yatırımlar yapıldı. 
     2005 yılında ezberci eğitimden öğrenci merkezli uygulamalı eğitime geçildi.Çocuklara el yazısı ile yazma zorunluluğu getirildi. Ancak bunların hiç biri sistemdeki sorunları çözmediği ve başarıyı artırmadığı gibi hem sorunlar çoğaldı hem başarı azaldı.
     Çünkü bütün bu uygulamalar ve yatırımlar yapılırken, sistem baştan aşağı değiştirilirken mevcut durum
göz önüne alınmadı.Ülkemizdeki veli profili göz ardı edildi.
     Medyanın insan davranışları, toplum psikolojisi ve öğrenci üzerindeki etkisi hesaplanmadı.Toplumun değerleri, gelenekleri, görenekleri, eğitime bakışı, disiplin anlayışı; öğretmene, öğrenciye, okula ve eğitime bakışı dikkate alınmadı.Ve en önemlisi eğitim veren öğretmenlerin görüşlerine hiç yer verilmedi. Belki üniversitelerin ama o da kendi gibi düşünenler olmak üzere görüşleri alındı.Sistem değişirken Avrupa ülkeleri ama en çok da Finlandiya örnek alındı. Sonuç:Kimsenin memnun olmadığı, başarının sürekli düştüğü, disiplinsizliğin ve olayların sürekli arttığı bu sistem ortaya çıktı. 
    Çözüm: 
    Çözüm elbette var.

Bu yazı toplam 1724 defa okunmuştur
Önceki ve Sonraki Yazılar

YAZIYA YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.