Abuzuddin Kılfırça

Abuzuddin Kılfırça

Eskiden aşk!

Eskiden aşk!

Babam, “Sana o gızı alacağım” diyince o hep abla olarak gördüğüm Iraz’a göynüm düşüvirmişti.

Yüzünü görmediğimden mi niye bilmem evlenene dek bu böyle sürdü, ancak evlenip de Iraz’a çatınca, “Allah’ım ben kimim, bu narıyor benim yanımda?” dimeye başladım.

Git guzum öyle avrat mı olur?

Beyaz saçları, küçük gözleri, ince ve sivri burnu ve çenesi, dışa birer bilye gibi fırlamış elmacık kemikleri, sararmış sarı dişleri ve solmuş benziyle gittiğimiz hastanede beni tanıyanlar bile anan mı hasta geçmiş olsun dimeyi ihmal itmemişlerdi.

Huyu da huy olsa gıraç ilanı gibiydi…

Amma guzum napacan hayat zor.

Ben gine de onu sever gibi rol yapardım.

Deyilse napıyım? Af buyurun bir galbur poku yığar çıkarırdı.

Ben de sosyete irezil olmamak için öylece davranırdım.

Öyle ki goşanda bile goyun ve geçinin gaval biciklilerini Iraz’a, cirt bicikli ve sütsüzleri anama goşardım. Irahmetlik anama ne gadar laf vururdu “Daha goyun sağmasını bile bilmez” diyi…

Oysa marifet goyunu goşandaydı.

Birgün anamı dövmüş bizim avrat…

Ben de tarladan orakla ekin biçmeden gelmişdim guzularım.

Anam beni görünce biraz da böyle artizvari bir hareketle gendini yire attı.

“Guzum abuz senin avrad bana ekmek iderken, oklavayla vurdu” dimesin mi?

Ülen guzum o anda 50 bin Fenerbahçe taraftarı önünde Volkan Demirel’e gırmızı gart göstermeden daha zor bizim durum.

Dilim damağım gurudu, bir yandan anam benden heriflik bekliyor, öte yandan Iraz’a bir vursam beni oracıkta çıpardır, ikincisi o deli gardaşı beni denk getirdiği yirde yıkar…

Ana ne oldu yav filan Didim, ortalığı lafa boğuyorum ama olmuyor, çünkü anamın başına oklavayı vurunca oklava gırılmış gadının başı ganamış.

İşte guzum doğrunun hak yardımcısı ya. O arada bizim avrad yatak odamıza girdi. Ben de arkasından girdim, Aşgım noldu yav? Didim. Bizim ki bir iki şey saçmaladı o arada gapıyı gapattım, anam duyacak şekilde hemen gapının arkasına geldim.

Yastığa veriyorum, yumruk tekmeyi sen anama vuracan he...

Ülen guzum bir daşta iki guş vurmayım mı, hem anam hem de Iraz haa bu Abuz beni diğerinden daha çok seviyor diyi sevgi gösterisinde bulundular.

Çokta cimriydi Iraz…

Birgün köye Nevşehir’den üzüm, incir ve turşu satıcısı Ali Ağa gelmiş.

Guzum o çarliston biberin bir turşusu olurdu. Hele gışın yufkanın üstüne dök bulgur pilavını yanında Ali Ağa’nın turşu yeme de yanında yat…

Amma bizimki pahalı diyi mana ider aldırmaz bana…

Neyse Ali Ağa bu kez incir getirmiş, Avrat şu horağı gırık sarı oğlağı virelim bir gasa incir alalım Didim.

Yok olmaz o oğlağı ben uşaklara virecem.

Ülen avrat daha bizim çoluk çocuk yok ki ne uşağına virecen? disemde annamadı.

Neyse guzularım ben de Ali Ağa’ya irca ittim.

Ali Ağa bana bir sandık incir virdi ben de ona yabanda yün virecem.

Sandığı samanlığa sakladım, her gün zabak goyuna giderken şöyle 3-5 dane alıyorum ilaç gibi geliyor.

Dirken af buyurun böyük aptestimi tuvalete bozdum geldim. Bizimki incir çekirdeklerinden olayı sezmesin mi, ülen yavrum tam 5 sene belledi.

Eskiden guzularım aşk denilen bir şey bilinmezdi… Taa ki 1990’lı yıllarda hani Orhan Gencebay sordu ya, “Var mı beni içinizde tanıyan? Benim adım aşk” …

İşte ben de ona tek bir cevap verdim.

“Ben onu tanımıyorum”

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
2 Yorum
    Abuzuddin Kılfırça Arşivi