Gül Bahçesi'nden Dergaha 3

DERVİŞ HÜCRELERİ

Tarikat mensuplarının hizmetine sunulan bu hücreler şeklindeki küçük odacıklar olan mekanlardır. 18 adet olan bu hücreler Osmanlı dönemine aittir. Batıdakileri Kanuni Sultan Süleyman, diğerleri Sultan III. Murad'ın tarafından inşa ve ilave ettirdiğini kitabesinden öğreniyoruz. Nezr-i Mevlana diye bilinen, 18 rakamı ise Mevlevilikte önemli ve sembolik bir sayıdır. Kuzeyde bulunan hücrelerin arka bahçesindeki bina, Çelebi Dairesi denilen misafirhanedir.

ÇELEBİ DAİRESİ

Güneyde, sonradan yapılmış, kargir, camekanlı, genişçe mekandır. Günümüzde Mevlâna Müzesi İhtisas Kütüphanesi olarak kullanılmaktadır. Önceden misafir ve görüşme salonuydu. Niyaz Penceresi de burada bulunmaktadır.

TİLAVET ODASI

Okuma Odası olarak kullanılan, Türbe ve mezarların bulunduğu kapalı mekana girişi sağlayan odadır. Hat ve tezyinatla bezeli olana oda da Osmanlı dönemi hattatlarının seçkin eserleri, bir Haremi Şerif maketi, kündekari örnekleri ve değişik eşyalar sergilenmektedir. Bu mekanda bulunan Gümüş Kapı’dan Kadematı Pir’e geçilir. Sokulu Mehmet Paşanın oğlu Hasan Paşa tarafından yapılan Gümüş Kapı, Mevlevi kültüründe önemli bir yere sahiptir.

KADEMATI PİR

Dahili Uşşak diye de bilinen mekan, Gümüş kapıdan, Mevlana'nın türbesi önüne kadar gelen Post Kubbesinin altında sonlanan bölümdür. Üzerini üç kubbenin örttüğü mekanın güneyinde, Kibabul Aktab bulunur. Kuzeyinde mescid, semahane ve Horasan erleri bulunmaktadır.

KIBABU'L AKTAB

Mevlana yakınlarının ve Mevlevilerin sandukalarının bulunduğu yer olan, Kutupların Kubbeleri anlamına gelen bu mekanı, iki kubbe ile örter. Duvarlar hat motifleriyle bezenmiştir.

GÜMÜŞ KAFES

Eyvan tarzındaki Mevlâna türbesinin kuzey tarafındadır. İki fil ayağının arasındadır. Gümüşle kaplı olduğu için gümüş kafes adıyla bilinir. Önünde Mirac-ı Sim-paye (Gümüş Eşik ve Gümüş Basamaklar) bulunur. Türbenin mahzenine inişi sağlayan merdiven buranın altındadır. Günümüzde mahzen kapısı örülü durumdadır.

Mevlevilikte çok önemli olan Gümüş Kafes’i, Maraş Mir-i Miranı Mahmud Paşa, usta kalemkar İlyas'a yaptırmıştır. Üzerinde, şair Mani'nin 32 beyitlik manzumesi yazılıdır. Bu yazı, Mirza Ali'ye aittir.

ÇERAĞ KAPISI

Gümüş Kapı'dan, girilince solda mescid'e açılan bölümdür. Kandil, şamdan ve mumların bulunduğu yer olduğu için bu adla bilinir.

MESCİD

Semahâne ile müşterek bölüm, Dahil-i Uşşak'ın kuzeyinde konumlanır. Kanuni dönemine tarihlenir. Üzeri yüksek bir kubbeyle örtülüdür. Mihrabı, mermer kürsüsü, kargir müezzin mahfili bulunur. Günümüzde seçme yazma eserler, Sakal-ı Şerif başta olmak çeşitli müzelik öneme sahip eşyalar bu bölümde sergilenir.

MUTFAK

Kuzeydeki bahçe de ve batıdaki avlunun güney batı köşesinde olmak üzere iki mutfak bulunur. Eski mutfak, Çelebi dairesinin yanındadır. İkinci mutfak Meydan-ı Şerif ile birkaç odacığa bitişiktir. Somatlık (yemek yenen yer), Ocakbaşı, Canlar Odası (hizmetlilerin kaldığı) da buradadır.

Asıl işlevinin yanı sıra tarikata girmek isteyen adayın, ruhen olgunlaştırıldığı manevi bir mekandır. Ateş-baz Veli ünvanlı mutfağın en yetkili yöneticisi, adayın kontrollerle liyakat derecesini tayin ederek, kalıp kalmayacağını karar verirdi. Onay verilene kalması için hücre verilirdi. Sema talimleri de Somatlık'da ayrılan yerde yapılırdı.

KÜTÜPHANE

Kütüphane, asitaneye okunmak üzere alınmış olan ne kadar eser varsa hepsini toplatıp bir araya getirerek ve özel kütüphanesini de bağışlayıp katan Mehmed Said Hemdem Çelebi tarafından, 1854 yılında kurulmuştur.

MİSAFİRHANE

Tek katlı, dört oda ve bir de salondan oluşan kargir yapı, kuzey batı taraftaki bahçede bulunan derviş hücrelerinin arkasındadır. Postnişin Efendi, bayram ve cuma tebriklerini burada kabul ettiği için Şeyh Dairesi olarak da anılır.

Bu yazı toplam 1470 defa okunmuştur
Önceki ve Sonraki Yazılar

YAZIYA YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
1 Yorum