Cumhuriyetin ilanının doksanıncı yılını bütün yurtta coşku ve heyecan ile kutlamış bulunmaktayız. Bu yönetimi kuran herkesi minnet, saygı ve rahmet ile anıyoruz. Cumhuriyet yönetimi islamın malıdır ve islami bir yönetim şeklidir. Cumhuriyet yönetimi hayatımıza güzellik katar. Dar ve art niyetli düşünce sahiplerinin yanlış yorum ve düşünceleri onları bağlar, hakikatlerin üstünü örtemez. Dolayısıyla bir anlam da ifade etmez.Güneş hiç bir zaman balçıkla sıvanmaz. İslâmiyet, bir kişinin mutlak biçimde görüş ve kanaatlerinin, arzu ve isteklerinin hâkim olduğu bir yönetim biçimini benimsemez. Peygamberler hariç hiçbir kimse kusur ve hatasız değildir. Hiçbir kimse mükemmel de değildir. Peygamberler dünya işlerini istişare ederek yapmışlardır. Peygamber Efendimiz (asm) ashabının görüşüne önem verir, ashabıyla istişare eder ve istişareyi bir sünnet olarak göstermiştir. Meselâ Bedir savaşına başlarken, Uhud savaşına karar verirken, Hendek savaşında savaşın şekli ile ilgili olarak ashabı ile istişare etmiş ve ashabının görüşünü benimseyerek uygulamaya koymuş, böylece istişare ettiğimiz kişinin görüşlerini benimsemenin ve buna göre uygulama yapmanın sünnet olduğunu göstermiştir. Keza Kur'ân da istişareyi emretmiştir.İslamın doğuşu ile beraber islam toplumunda meşverete dayalı Cumhurî bir idare kurulmuştur. Hz.Peygamberin vefatından sonra Hz.Ebubekir ve onu takip eden üç halife de halifeliye seçim ile getirilmişlerdir.Yüce dinimiz İslâmiyet bütün güzellikleri içinde barındırır. Çünkü Rabbimizin bize hediyesidir. ALLAH (CC) dinimizin anlaşılması kolay olsun diye, Kur'an-ı Kerimi ve hayatımıza tam girsin diye Peygamber Efendimiz (asv)'i bize göndermiştir.Diktatörlerin, zalimlerin, meşveret dışı tek kişilik toplulukların yönetim biçimleri, elbette islâmiyetle uyum içinde olamaz. Meselâ komünist halk cumhuriyetlerinin isimlerinde halk ve cumhuriyet kavramları olsa da bir anlam ifade etmez. Halkını ezen ve düşüncelerine saygı duymayan hiçbir sistem cumhurî ve insanî değildir.Öyleyse başkalarının ürettiği zannedilen, gerçekte bizim malımız ve bize aid olan bu değer ve güzelliklere sahip çıkmalıyız. Çünkü, insanlığı eskimeyen bu cevherler geleceğe taşıyarak insanca yaşamalarını sağlayacaktır. Cumhuriyet, insanı ve insanca yaşamı hedefler. Cumhur kelime olarak, halk millet çoğunluğu demektir. Cumhurî milletin çoğunluğuyla ilgili olan mânâsındadır. Cumhuriyet ise, milletin egemen olduğu yönetim biçimidir. Cumhuriyet, seçimle kurulan, gücünü milletten alan, adalet ve hukukun üstünlüğünü, temel hak ve hürriyetleri sağlamayı esas alan idare şeklidir. Bu aynı tanımı, demokrasi için de yapmak mümkündür. Arapça kökenli olan ve yukarıda tanımını verdiğimiz Cumhuriyet kelimesi ile Yunanca kökenli olan “Demokrasi” kelimesi aynı anlamdadır. Cumhuriyet sistemi veya demokratik parlamenter sistem Kur'ân'ın tasvip ettiği bir sistemdir. Bu nedenle Bediüzzaman Saind Nursi Hazretleri bu sistemi savunmuştur. Ancak asrımızda her yönetim biçiminin kendisini halktan gösterme çabası ile adına Cumhuriyet demesi bir moda hâline gelmiş ve Cumhuriyet kelimesi anlam kayması yaşayarak her türlü baskıcı rejimlere ad olmuştur. Cumhuriyet olarak kastedilende böyle bir yönetim şekli değildir. Bediüzzaman, Eskişehir Mahkemesinde “Hulefâ-i Râşidîn; hem halife, hem reisicumhur idiler. Sıddîk-ı Ekber (ra) Aşere-i Mübeşşereye ve Sahabe-i Kirama elbette reisicumhur hükmünde idi. Fakat mânâsız isim ve resim değil, belki hakikat-i adaleti ve hürriyet-i şer' iyeyi taşıyan manayı dindar cumhuriyetin reisleri idiler” diyerek, sistem olarak Cumhuriyet'i “mânâsız isim ve resimden ibaret olmamak” kaydıyla savunmuştur.İçinde yaşadığımız dönemin fikir hayatına altı bin sayfalık Risale-i Nur külliyatı ile ışık tutan Bediüzzaman Said Nursi'nin bu cümleleri Cumhuriyete sahip çıkmamız gerektiğini, gerçek manada bizim malımız olduğunu ortaya koymaktadır.