Ramazan Toprak

Ramazan Toprak

İstisnâ

İstisnâ

genellerin istisnâlaşması,

büyük yanlışlara gidişin önemli bir göstergesi..

bu da istisnâları kullananların çıkarına hizmet demek..

istisnâları kullananlar kimler mi..?

yukarılarda iseler yakayı ele verdiğinde,

aşağılarda iseler paçayı kaptırdığı takdirde,

"bu istisnaî bir durum" deyip sıyırıverirler

ve kaynaklar bunlara akmaya devam eder..

istisnâcı tipler diyebileceğimiz bu kişiler,

-siz bunlara istilâcılar da diyebilirsiniz-

genelin bünyesine yapışmış kenelerdir..

dış-iç mihraklar veya uzantıları ayırımı yapmaksızın

kim/ler bunlar, nasıl anlaşılır'a birkaç cümle,

. istisnâlarını! sıkça topluma yaşatırlar..

. konuşurken genelden dem vururlar,

yaparken istisnâlarını yaparlar..

. yasadışılık, gayrımeşruluk esas,

yasallık ve meşruiyet ise istisnâdır..

. siyasal anlamda satıcılık(!) yaparlar..

. sosyal anlamda aldatmacılık yaparlar..

. ekonomik anlamda götürücülük yaparlar..

. yargısal anlamda suçtan ustaca sıyırıcıdırlar..

. yanlışları istisnâydı veya sehvendi deyip örtbas ederler..

. bir doğruyu çokmuş veya yaygınmışçasına genelleştirirler..

. istisnâlarını, yanlışlarını topluma yedirirken(!)

dinî, ahlâkî, etnik, mezhepsel, siyasî, sosyal, kültürel

veya ekonomik argümanları "sos" olarak kullanırlar..

. istisnâî tipler olmalarına karşın

müstesnâ şahsiyetler rolünü iyi oynarlar..

 

işin gerçeği..

düşünür ve aktivist noam chomsky'nin

20 ocak 2013 günü boğaziçi üniversitesi konferansında,

"abd, ortadoğu'da işleyen demokrasi istemiyor" dediği

islâm coğrafyası.. kurumsallaşmış,

oturmuş, modern bir yönetim biçimi var mı..?

krallıklar, emirlikler, otoriter-totaliter rejimler var

ama yaygınlığı ve geçmişe dayalı sürekliliği nedeniyle

olağan yönetimler gibi kabulü

istisnâî veya tesadüfî bir durum mu..?

islâm toplulukları arasındaki çatışmalarda

onbinler-yüzbinlercesinin gözlerini kırpmadan

kardeşlerini acımasızca öldürmesi,

istisnâî veya tesadüfî bir durum mu..?

yaygınlaşmış bu türden olayların yalnızca

islâm coğrafyasında yaşanması tesâdüf mü..?

utanç manzaralarının bir emsalinin

batılı ülkelerde hiç yaşanmaması tesâdüf mü..?

bir olayın istisnâ sayılması veya

tesadüf sayılması için kaç kez yaşanması gerek..?

ayda bir, yılda bir, 3-5 yılda bir mi yoksa daha mı fazla..

benzeri şablonlarla ve zincirleme yaşanan olayları

istisnâ veya tesadüfî olaylarmış gibi görmek

akıl işi mi, yoksa...

 

yazar taha akyol,

islâm coğrafyasındaki modernleşme hareketlerinin

"selefiler ile darbeciler arasında sıkıştırılmasını,

darbeciler ile kör batılılara" bağlıyor..

sizce, batı bu noktada

gerçekten kör mü yoksa bakarkör mü..?

batılıların eskiden olduğu üzere

artık gizlemeye bile gerek görmedikleri

bir kısmı gerçekleşmiş gelecek senaryolarını

okumanın bile yeterli olduğuna ilaveten,

. "yeni ortadoğu'yu kurabilmenin tek yolu,

bölgede geniş çaplı bir

şii-sünni iç savaşı tetiklemekten(..!?) geçiyor..

niye biz(amerikalılar) ölelimki..! bırakalım

müslümanlar birbirlerini öldürsünler" diyen

cia ortadoğu eski bölge şefi robert baer kör mü..?

keza,

. "müslümanlar birbirini öldürüyor ancak

o arada batılılar müdahale ettiğinde

aralarında birleşerek batıya karşı savaşıyorlar..

o yüzden bırakın birbirlerini öldürsünler..

batı böyle düşünüyor" diyen

yunan yazar basil venitis kör mü..?

 

yağmur-diktatörlerden kaçarken

dolu-darbecilere tutulmak kader mi..?

analitik bakışla sebep-sonuç ilişkisi kurulamıyorsa,

sığınılacak saklanılacak yer aranıyorsa kader! olur tabii..

bakarkörlüğü kadere bağlamak sonucu değiştirmiyor

aksine hezimetleri hem büyütüyor, hem kalıcılaştırıyor..

mısır.. 14 ağustos katliamında binlerce yaralı hariç

sağlık bakanlığı açıklamasına göre 525,

ihvana göre 4.312 müslüman katledildi..

gösterici çadırlarıyla birlikte

içindekileri yakarak öldüren askerleri

kutlayanlar neyi kutluyordu, kim/lerin kumandanıydı..?

batı mı, sadece üzüntü duyuyor, vahşete..

 

güçlülüğün haklılıktan geçmediği,

fiilen güçlü olmaktan geçtiği bir dönemdeyiz..

güçlülük beraberlikten geçiyorsa,

beraberlik kardeşlikten geçiyorsa

batı bunu bilmeyecek(!) kadar ahmak değilse,

bu amaçla kardeşler arasına fitne tohumları ekilerek

önce kardeşlik bağları/duyguları yokedilmiyor mu..?

sonrası çorap söküğü gibi gelmiyor mu..?

kardeşlik gidince beraberlik gitmiyor mu..?

beraberlik gidince güçlülük gitmiyor mu..?

güçlülük gidince geriye ne kalıyorki..!

haklılık veya mâsumiyet mi, pardon onlar ne demekti..?

geçmişte ve bugün asla dost olmayanların

hakemliğine koşmak başlıbaşına zillet değil mi..?

sahi,

batılılarla beraberlikten medet umanlar içinde

âkibeti hayır olan tek kişi hatırlıyor musunuz..?

ben hatırlayamıyorum da..

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Ramazan Toprak Arşivi