Oyundan oynaştan ibaret olan şu fani dünyada nefsimizin esiri olmadan Allah(CC) hakkıyla kul Hz. Muhammet Mustafa’ya hakkıyla ümmet olmaya çalışalım ki gerçek hayat olan ebedi aleme geçince rahat edelim vesselam.
“Namaza girdiğinde dünyadan çıkman gerekir.”
قَدْ أَفْلَحَ الْمُؤْمِنُونَ الَّذِينَ هُمْ فِي صَلَاتِهِمْ خَاشِعُونَ
Müminler kesinlikle kurtuluşa ermiştir;Ki onlar, namazlarında derin bir saygı hali yaşarlar.Mü’minûn (23), 1-2.
Ebû Hüreyre’nin (ö.58/678) Hz. Peygamber’den rivayet ettiğine göre «Allâh Teâlâ: Namaz (sûresi olan fatihayı) kendimle kulum arasında ikiye böldüm. Yarısı bana yarısı da kuluma aittir. Kulumun dilediği şey kendisine verilecektir» buyurdu. Bu diyalog şudur:
Kul:باسم الله الرَّحْمَن الرَّحِيم / Bismillâhirrahmânirrahîm
dediği zaman Allah Teâlâ:“Kulum beni zikretti” der.
Kul: الْحَمْدُ لِلَّهِ رَبِّ الْعَالَمِينَ / “Elhamdülillâhi rabbi’l’âlemîn”
dediğinde Allah Teâlâ: “Kulum bana hamdetti” der.
Kul: الرَّحْمَن الرَّحِيم / “Errahmânirrahîm”
dediğinde Allah Teâlâ:“Kulum beni övdü (senâ)” der.
Kul:مَالِكِ يَوْمِ الدِّينِ / “Mâliki yevmi’d-dîn”
dediğinde Allah Teâlâ: “Kulum benim şerefimi andı (temcîd)” veya “kulum işlerini bana havale etti (tefvîz)” der.
Kul: إِيَّاكَ نَعْبُدُ وَإِيَّاكَ نَسْتَعِينُ / “İyyâke na‘büdü ve iyyâke neste‘în”
dediğinde Allah Teâlâ: “Bu kulumla benim aramdadır. Kulumun istediği kendisine verilecektir” der
[Yani kulluk senden yardım benden. O zaman ne istiyorsun?].
Kul: اهْدِنَا الصِّرَاطَ الْمُسْتَقِيمَ، صِرَاطَ الَّذِينَ أَنْعَمْتَ عَلَيْهِمْ غَيْرِ الْمَغْضُوبِ عَلَيْهِمْ وَلا الضَّالِّينَ
“İhdinâ’s-sırâta’l-müstakîm sırâtallezîne en‘amte aleyhim gayri’l-mağdûbi aleyhim vele’d-dâlllîn”
dediğinde Allah Teâlâ: “Bunların hepsi kulumundur ve tamamı kendisine verilecektir” der.
Namazda Allâh Te‘âlâ ile konuşma olduğu gibi Hz. Peygamberle de selamlaşma vardır. Tahiyyata oturduğumuzda:السَّلَامُ عَلَيْكَ أَيُّهَا النَّبِيُّ
“selam sana ey Peygamberim!” dediğimizde bu selam kendisine ulaşmaktadır. Çünkü o, ölümünden sonra da gönderilen salâtü selamların kendisine arz olunacağını bildirmektedir. Yine namazda, kılanın kendisine, anne-babasına ve bütün insanlığa duası vardır. Burada sadece bir hususa işaret etmemiz uygun olacaktır. Hz. Peygamber insanoğlunun ölümünden sonra dünyadaki söz ve eylemlerinin kayda geçtiği defterlerin hesap gününde açılmak üzere kapanacağını, üç sınıf insanınkine belli bir süreye kadar sevap yazılmaya devam edeceğini bildirmiştir. Bunlardan birisi kendisine dua eden salih bir çocuk bırakan anne-babadır. Namazda tahiyyatta iken selam öncesinde: رَبَّنَا اغْفِرْ لِي وَلِوَالِدَيَّ وَلِلْمُؤْمِنِينَ يَوْمَ يَقُومُ الْحِسَابُ
“Rabbimiz! Hesabın görüleceği gün, beni, anamı-babamı ve bütün müminleri bağışla!” şeklindeki ayetten alınan duada anne-babaya mağfiret dilenmektedir. Bunun farkında olan bir Müslüman günde beş vakit ebeveynine dua etmekte, bu yolla onların amel defterlerinin açık kalmasını ve sevap yazılmasını sağlamaktadır.
Nedvî’nin ifadesiyle namaz, namaz kılanı bir yönden başka bir yöne, bir zevkten başka bir zevke, bir arzudan başka bir arzuya, başka bir düşünceden, bambaşka bir düşünceye ve basit şeylerden yüksek ve yüce şeylere yöneltir. O’na imanı sevdirir, kalbini süsler, küfrü, fısk ve isyanı kötü gösterir. Bütün bunlar kılınan namazın samimi bir şekilde edasına bağlıdır.
Namazımızı , orucumuzu, zekatımızı, haccımızı bütün kulluk vazifelerimizi hakkıyla yapmamızda Allah (CC) yar ve yardımcımız olsun. Amin
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.