O nasırlı eller...
“Muhammed (s.a.v) döndü” diye bağırıyor çocuklar.
Medine halkı savaştan dönen Peygamberlerini karşılıyor.
Halkın yüzü gülüyor.
Birbirlerine hasretle sarılıyorlar. Medine halkı sıraya giriyor.
Hz. Muhammed (s.a.v)’in elini sıkmak, peygamberlerini kucaklamak için hepsi etrafını kuşatıyor.
Allah’ın Resulü hepsinin elini sıkıyor, hepsini bağrına basıyor.
Gerilerden bir adam geliyor.
Üstü başı toz-toprak içinde. Elleri nasırlı.
Hz. Muhammed adama bakıyor. “sen nereden geliyorsun” diyor.
“Ey Allah’ın Resulü ben tarladaydım, hurmaların bakımını yaptım, def seslerini, Medine’ye döndüğünüzü duyunca, sizi görmeye koşarak geldim” diyor.
Peygamberimiz adamın ellerine bakıyor, elleri çalışmaktan çatlamış, elleri nasır tutmuş adamın.
Hz. Muhammed heyecanla adamın iki elini elleriyle havaya kaldırıyor. “Savaştan dönen Muhammed’in elleri neyse, rızkı için çalışan, toprak belleyen eller de Muhammed’in eliyle aynıdır. Bu eller ateş görmeyecek” diyor.
Hz. Muhammed adamın ellerini bir süre havada tutuyor, sonra indiriyor. İki elinin avuç içlerini açıyor. Üzeri toz-toprak içinde, vücudu ter kokan adamın, her iki elinin avuç içlerinden öpüyor.
Hz. Muhammed çiftçinin ellerinden öpüyor.
Peygamber Efendimiz hayatı boyunca sadece bir kadının ve bir çiftçinin elini öpmüştür.
Ne mutlu o nasırlı ellerin kıymetini bilene…
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.