Özodaşık, “Başarı İçin Hayata Gülümseyin”
Seminerlerin ilkine konuk olarak katılan İletişim Fakültesi Kişilerarası İletişim Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Doç. Dr. Mustafa Özodaşık, “Hayata hep pozitif yönde bakın. Gülümseyin çünkü gülümseme iletişimde ilk ve çok önemli etkidir.” dedi.
Hukuk Fakültesi Konferans Salonu’ndaki seminere Dekan Prof. Dr. Ömer Ulukapı, İletişim Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Haluk Hadi Sümer, Adalet MYO Müdürü Prof. Dr. Mustafa Avcı, öğretim üyeleri ve öğrenciler katıldı.
HUKUKÇU İYİ BİR İLETİŞİMCİ OLMALI
Konferansın açılış konuşmasını yapan Hukuk Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Ömer Ulukapı, her alanda olduğu gibi hukukta da iletişimin çok önemli olduğunu belirterek, “Herkesin bildiği hukukun klasik tanımlarının yanında bana göre öncelikli olarak hukuk demek dil demek, iletişim demektir. İletişimde kelimelerin seçilmesi ve doğru bir şekilde kullanılması bir sanattır. Hukukçu, yazışmalarında kullandığı sözcük ve ifadelere çok dikkat etmelidir. İyi bir algılama gücüne sahip olması gereken hukukçu, beden dilini de amaca uygun ve en iyi şekilde kullanabilmelidir. Dil, ifade, algılama, beden dili gibi bu kavramlar günümüz çağdaş iletişim tekniklerinin olmazsa olmazlarındandır. Bunun bilinciyle hareket edip, öğrencilerimizin mesleklerinde daha iyi iletişim kurmaları için bu seminerleri belirli aralıklarla gerçekleştireceğiz.” dedi.
“GÜNDE 3.5 SAAT TV İZLİYORUZ”
İletişim Fakültesi Kişilerarası İletişim Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Doç. Dr. Mustafa Özodaşık, iletişim etkinlikleri ve iletişimin güncel yaşam biçimleri üzerindeki etkilerini anlatarak, ikna, iknanın benimsetilme süreci, algı yanılsaması konularına değindi.
Avrupa ülkeleri ve Türkiye’deki televizyon izleme oranlarını da değerlendiren Doç. Dr. Özodaşık, “Türkiye’de ortalama günde 3.5 saat televizyon izliyoruz. Ev hanımları 6.5 saat izliyor. Yıllık kitap okuma oranı Avrupa ülkelerinde 20-22 kitap olarak ölçülürken ülkemizde 10 yılda 1 kitap okuyoruz. Aileler Avrupa ülkelerinde çocuklarına günde ortalama 8 dakika ayırırken, biz 9 dakika ayırıyoruz. Hiçbir emek vermeden, hazır verilerle yetiniyoruz. Bu da bizi pasif öğrenmeye, hiçbir şeyi sorgulamayan bir topluma dönüştürüyor. Türkiye’nin bilinç düzeyinin neden eksik olduğunu da bu veriler ortaya koyuyor.” diye konuştu.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.