Padişahım Çok Yaşa
Geçen sene haziran ayında Gaziantep’ten dönünce eğitimini gördüğüm gazetecilik mesleği üzerine Eskil’de farklı bir şeyler yapmak için kolları sıvadım. Zaten “Merhaba” diye başlık attığım yazıda tarzım hakkında bilgiler vermiştim. Eskil’in alışmadığı türden isimlerini vererek ve daha sert yazı yazma üslubunu seçtim.
«««
İlk olarak başkana daha önceden söylediğim açık besi ahırları hakkında bir yazı yazdım. Başkana “o iş ile ilgili projem var” sözünü hatırlattım ve yönetmelikten belediyenin görevlerini belirttim. Daha sonra başkanın eğitimli bir kişi olması hasebiyle ondan beklediğim eğitime özel önem vermesi gerektiğinin üzerinde durdum. Bizim halkın vaatlere çabuk kanıp oyunu çoğunluğun kendi kişisel menfaatlerine göre attığını ima ettim.
«««
Bir hafta başkanla uğraşmaya ara verdim. Cami ve okul karşılaştırması yaptım. Bizim halkın hayır işinden tek anladığı şeyin cami yapmak ve camiye isim vermek olduğunu yazdım. Sonra herkes üşüştü tepeme. Sen nasıl cami ile okulu bir tutarsın diye. Sanki ben camiler kapansın okullar açılsın demişim gibi beni din düşmanlığı ile suçlayanlar bile oldu. Allah’tan okumuş insanlarımız benim ne demek istediğimi anladı da destek verdi.
«««
Kaldırım döşemelerinin beşinci yılında bitmeyen yerleri gündeme getirdim. Belediyenin çarşı dışı hariç çevrecilik felaketini gösterdim kanıtlarıyla. Su ve elektrik kesintilerini yazdım ki sonunda da suçun ne MEDAŞ’ta ne de belediyede olduğunu suçun şikâyet etmeyen eyvallah eden halkta olduğunu belirttim. Başkanın halk ile uzaklığını ve reklam malzemesi yapılan yardımları yazdım. Mustafa Güdendede’nin Eskil’deki siyasi başarılarını yazdım. Daha sonra ise Mevlüt Abi’nin yazdığı bir yazı sonrası tehdit edilmesini yazdım ki bayağı gündemde kaldı bu olay. En son ise yine neredeyse her yazım da az da olsa bahsettim eğitim eksikliğimizi gündeme getirdim.
«««
Ama böyle sönük bir veda olmasın dedik ve hem Belediye Başkanımız Niyazi Alçay ile hem de Eski Belediye Başkanımız Şerafettin Meral’le Eskil’in gündemini sarsan iki röportaj yaptım. Bu röportajlar Eskil’in neredeyse 2 aydan fazlasının gündemini oluşturdu ki bu da çok büyük bir gazetecilik başarısıydı.
«««
İşimizi iyi bir şekilde yapmanın mutluluğuyla ilçeden tekrar Gaziantep’e gitmek üzere ayrıldım. Belediyenin her öğrenciye bir defaya mahsus verdiği 200 TL bursunu çekmek için bankamatiğe gittim. Birde baktım ki para yok, hoppala. İkinci gün baktım yok, üçüncü gün baktım yok.
«««
Olmadı Tayfun’u aradım “kardeş senin burs yattı mı?” dedim. “Yok” dedi. Çocukta benle birlikte röportajda fotoğraf çekmeye gelmişti. “Demek ki kapalı alanda sigara içmenin cezası 80 TL iken kapalı alanda fotoğraf çekmenin cezası 200 TL imiş” dedim.”
«««
Bende artık taktik değiştiriyorum ve bazı yazarlarımız gibi her hafta başkanımıza yağ yakacağım. Olmayan hizmetleri olmuş gibi gösterip başkanın Türkiye’nin en iyi başkanı olduğunu söyleyeceğim. Yani sizin anlayacağınız artık “Padişahım Çok Yaşa” taktiği uygulayacağım.
Haftaya yazımı iyi okuyun.