kendi eliyle iktidara taşıdıklarını,

sosyal medya araçlarıyla yönlendiriyor,

halkın talepleriyle karşı karşıya getiriyor..

kısa sürede yerine getirilmesi imkansız talepler karşısında

çaresiz ve yetersiz bıraktığı iktidar sahiplerini,

durumdan haberi olması imkansız

kalabalıklar karşısında zor duruma düşürüyor..

umut bağlananlar ile

umut bağlayanlar arasındaki

en azından imkansızlıklardan(!) kaynaklı

güvensizlik ve çaresizlik duygusunu yönetiyor..

algı yönetimiyle son olarak mısır'da yaşatılan süreç,

sıfır riskle islâm ülkeleri ve toplumlarının yönetilebileceği

konusunda batıya büyük cesaret vermişe benziyor..

3 temmuz askeri darbesiyle.. 1.400 yıldır ilk kez

mısır'ın 1 no.lu koltuğuna oturtulan hristiyan mansur'u

ilk tebrik eden suudi kral abdülaziz oldu..

iktidar gücünün kesintisiz sahibi

bir kralın, seçimle gelenleri uzaklaştıran

darbecileri kutlamasından daha doğal ne olabilirki..

bakarsın bi'gün ülkesinde sandık konulduğunda

sandıktan kral çıkmazsa, olur mu adı yandık..

sandıktan iyi/doğru sandıklarınız konusunda

yanılmışsanız, olur adı kandık..

biz de sizi adam sandık denir ya, ondan..

söz, darbeyle gelen adli mansur'un dininden açılmışken

hatırlayalım.. obama'nın seçim kampanyalarında

aslında gizli müslüman olduğu iddia edilince

abd'de yer yerinden oynamış, obama

bu iddiayı yalanlamak zorunda kalmıştı da..

"mısır'daki darbeye niye darbe demiyorsunuz" diye

avrupa komisyonu sözcüsü mann, soru soran gazeteciye,

"hiçbir demokraside askeri müdahaleden yana değiliz ancak

mısır'da herkesle görüşebilmek ve ilişki kurabilmek istiyoruz"

demişti.. bir de, ap başkanı schultz birkaç gün önce,

"türkiye'de laik yaşam tehlikede" diyebilmişti..

. demekki neymiş, darbe, her zaman darbe değilmiş..

. demekki neymiş, bize(batı) uyarsa devrim, uymazsa darbeymiş..

. demekki neymiş, batının evrensel falan filan değerleri

dediysek onlar sadece bizim(batı) için geçerliymiş..

. demekki neymiş, bizim(batı) evrensel değerler

sizin(islâm dünyası) için fazla lüksmüş..

. demekki neymiş, bizler(batı) süper lig oyuncularıyız,

sizler(islâm dünyası) amatör ligden yukarı çıkmayın,

çıkmaya çalışırsanız böyle indiririzmiş..

. demekki neymiş, bize(batıya) yazdırdığı sürece dostumuz(?),

işi bittiğinde tû-kakaymış.. öyle diyorlar..

biz de diyoruz ki,

. demekki neymiş, siz(batı) gerçekte bize(islâm dünyası)

dost değil dost görünümlüymüşsünüz..

. demekki neymiş, kel'inizin görünmesi için

şapka/fötr/kippanızın düşmesi gerekiyormuş..

. demekki neymiş, abd de ab de aynı yerdeymiş..

. demekki neymiş, mısır'daki sandık duruma göreymiş,

batının istediği gelirse hem sandık, hem bandık,

batını istemediği gelirse hem kandık, hem yandık'mış..

hayret! nato gen.sek. rasmussen, her nasılsa

mısır'daki askeri darbeyi kınamış.. bizce,

'müslüman dostlar alışverişte görsün' diyedir,

'bizim çocuklar yaptı' diyenleri aklamak içindir..

mübarek iktidarını, 30 yıldır sandıkla sürdürüyordu..

mübarek'e karşı yapılan halk devrim! idi..

mursi'ye yapılan da halk devrim!.. iyi ama

mübarek'e halk devrimini mursi/ihvan yapmıştı..

mursi'ye halk devrimini ise mübarek yanlıları yaptı..

sen bana ben sana halk devrimi.. öteki adıyla

halkın bir yarısı diğer yarısını devirerek

iktidar kavgasına tutuşturulmuş olmuyor mu..?

iktidar boşluğu mâlum şekilde doldurulmuyor mu..?

kelime oyunu değil bu.. oynanan oyun bu..

sovyetler birliği döneminde de seçim vardı..

sscb dağıldıktan sonra ortaya çıkan bir belgede,

"5 yıl sonraki seçim sonuçları" çıkmıştı, n'olmuş yani..

uzun yıllar tıkır tıkır işleyen seçim-sandık-iktidar süreci..

oy hakkın var.. oy verebileceğin parti! var..

oy hakkın! bile kullanıyorsun!, dahası(!)..

baba bush rakibi al gore'dan daha az oy almasına karşın

mahkeme kararıyla! seçimi kıl payı(5'e 4) kazanınca..

fıkra bu ya.. kolay bir yol arayıp bulmuşlar,

hız ve isabet(!) oranını görünce

mısır seçim sistemini tercih etmişler..

sonraki seçimde mübarek'in sistemi! uygulanmış..

söylendiği gibi seçimden kısa süre sonra sonuç alınmış..

yalnız küçük bir farkla,

abd başkanlık seçimini mübarek kazanmış..

ee, o kadar kusur kadı kızında da olur canım..

seçimse seçim işte, fazla kurcalayıp durmayın..

sonuçta.. rakibi baba bush'tan daha çok oy alan,

sonrasında kendini çevre'ye adayan/vuran

al gore, seçimi kaybetti mi, evet..

şimdi,

eski sscb'de yapılan seçimlerle,

baba bush-al gore arasındaki seçim ile

mübarek'in seçimleri arasındaki farkı siz bulun..

sandık her zaman

bir umudun tükenişi, bir umudun başlangıcı..

sandık irade demek.. ya irade ifsad ediliyorsa..?

sandık çözüm demek.. ya çözüm ifsad ediliyorsa..?

her defasında çözümden vazgeçtik ancak

çoğunlukla bile olsa çözüm çıkıyor mu..?

çözüm sandıkta olmasına sandıkta.. da

demem o ki iki gözüm,

asıl çözüm iki sandık arasında..

hemen.. derhal.. bugün yapılması gerekirken

yapılmayanlar sorgulanmadan.. tâbir câizse,

yargılama yapmadan karar verilmesi gibi

sakatlıklarla mâlul bir karar/sandık

konulsa n'olur, konulmasa n'olur..?

sandığa girenin bi'irade olduğuna eminiz de

sandıktan çıkan hangi irade, ondan emin değiliz..

ne kadarı millet iradesi, ne kadarı delege iradesi,

ne kadarı(!) da lider iradesi, mâlum pardon meçhûl..

hâl böyleyken

sandık da sandığımız gibi sonuç vermeyebiliyor..

niye mi sandık konusunu açtık..?

son zamanlarda sorunlara çözüm olarak

"çok şey" olduğunu düşündüğümüz sandık

"herşey"miş gibi gösteriliyor da..

"haşlanmış mısır" da sandıktan çıkmıştı da..