Seçimle gelip, faksla giden demokrasi!
“Parti tüzüğünün 34. Maddesine göre yeni teşkilat kuruluncaya kadar Konya teşkilatı kapatılmıştır.”
Böylelikle, MHP İl teşkilatının kapısına kilit vuruldu.
Demokrasi askıya alındı.
MHP İl başkanı Hasan Kaya başta olmak üzere, tüm yönetim kurulu üyeleri kapı dışarı kondu.
Artık sizin bu partide yeriniz yok dendi.
Genel merkez, Konya teşkilatına alenen, “Biz sizinle çalışmak istemiyoruz” dedi.
Tabi ki bu ifadeler çok ağır.
Fakat;
Türkiye siyasetine baktığımız zaman bunları sadece MHP’ de değil, aslında bütün siyasi partilerimizde bu ağır ifadeleri görebiliyoruz.
Daha geçen yıllarda yine Konya’mız da Ak Parti il teşkilatı ile merkez ilçe teşkilatları da görevden alınmış yerine yeni atamalar yapılmıştı.
Partinin kuruluşunda görev almış isimler dahi bir kalemde çiziliverdiler. Yerlerine daha heyecanlı , daha verimli (!) yeni siyasetçilerimiz o koltuklara heyecanla oturdular.
Ama, MHP de bu gün yaşanan olaylar biraz daha farklı biraz daha kana dokunur cinsten.
Görevden alma değil direk teşkilatı kapatma, kapıya kilit vurma, MYK kararı ile 34. Maddeyi harekete geçirerek gövde gösterisi yolu seçildi.
Kim ne derse desin ama, sanki burada biraz kindarlık kokuyor gibi geldi bana.
Konya’da MHP il teşkilatına reva görülen bu işlerin siyasetle, demokrasi ile pek ilgisi yok gibi.
Aslında biz bu günlerin geleceğini 05/11/2012 tarihli “Koray Aydın Fitne mi?” başlıklı yazımızda açıkça yazmıştık.
“Yıllarca MHP davasına gönül vermiş genç siyasetçilerin Bir başka adayı desteklemeleri sonucu MHP de ki siyasi hayatları bitti mi?
Daha düne kadar gece gündüz bayrak asıp parti liderlerini omuzlarında taşıyanlar, bu gün farklı bir irade ortaya koydu diye, hemen ne çabuk fitneci oluverdiler?
Bu siyaset bu kadar ucuz mu? Diye sormuş;
Şimdi MHP de alternatif liderleri destekleyenler tu kaka edilecekler istenmeyen adam ilan edilecekler, partide görevi olanların görevleri ellerinden alınacak” demiştik.
Aynen de öyle oldu.
Konya MHP yönetimine ve MHP seçmenine bu gün MHP (MYK)’sı şunu demek istiyor:
“Siz nasıl olurda bizden icazet almadan başka bir seçim iradesi ortaya koyabilir, bizim onay vermediğimiz birine oy verebilirsiniz, siz kim oluyorsunuz da bizim isteğimiz dışında bir siyaset yapmaya yeltenebiliyorsunuz?”
Şimdi bu türlü (haddini) bildirmeler, Türk siyasetinin tamamında mevcut. Aslında seçmenler olarak önce bu duruma bir itirazımızın olduğunu ortaya koymamız gerekir. Bu gün MHP il yönetimine vurulan bu kilit aslında Türk siyasetine vurulmuş en ağır kilittir.
Ben, yıllarca bir dava uğruna ömrümü feda edeceğim, bütün gençliğimi bu davada harcayacağım, günlerce dağ taş siyaset yapacağım, bir ömür rozetimi yakamda taşıyacağım, sonra biri çıkacak ve diyecek ki; ben seni beğenmiyorum sen benim çıkarlarıma hizmet etmiyorsun, sen burada siyaset yapamazsın!
Dünyanın hiçbir yerinde böyle bir siyaset de olamaz, böyle bir demokraside olmaz!
Ama bizde oluyor.
Peki şimdi ne olacak?
Ben size olabilecekleri söyleyeyim;
Önce bu işi yapanlar Konya’ya gelecekler, Eski can yoldaşlarını düşman olarak lanse edecekler, onlar partimizde fitne çıkaranlardı diyecekler, önümüzdeki yerel seçimlerde Konya’mızda daha güçlü seçime girebilmek için taze kana ihtiyaç olduğunu, partiye heyecan katacak gönüllülere ihtiyaç olduğunu anlatacaklar. Vaatler verecekler, cilalanmış güzel sözler söyleyip, hararetli nutuklar atacaklar.
Sonuçta; Yine birileri onları alkışlayacak, yine, yeni gönüllüler mutlaka ortaya çıkacak.
Dünkü siyaseti sorgulamak kimsenin aklına bile gelmeyecek.
Bir çok kişi boşalan koltukları doldurmak için sıraya dahi girecek.
Eş dost akrabalar gözetilecek, asker arkadaşları listelenecek.
Yeni atamalar yapılacak,
Yeniden demokrasi nutukları atılacak.
Birlik ve beraberlikten bahsedilecek, yalancı gülücükler dağıtılacak, parti içi demokrasiden bahsedilip; “genel başkanımız, genel başkanlık seçiminde kongre salonuna kendi resmini bile astırmadı” örnekleri verilecek.
Herkes her şeyi bildiği halde sessiz kalma yoluna gidecek, bazıları kafasından geçirdiği gelecekteki beklentilerini heba etmemek adına kahramanlığa soyunmanın bir alemi olmadığını kafasından geçirecek.
Bu bir bayrak yarışı tesellisi ile yeniden davasına(!) sarılacak.
Nöbeti, hain(!) çıkan arkadaşlarından devralacak.
Yine arabalar süslenip, muhteşem karşılama törenleri için yollara çıkılacak.
Yüksek volümlü marşlar eşliğinde, bugün Hasan Kaya Bey’in; “Biz Yunanistan dan mı geldik” sözlerini kimse duymayacak.
Dün olduğu gibi yine bu günde; “Devletin başına Devlet Gelecek” sloganları ile istikrar sağlanacak.
El öpülecek,
Demokrasi yaşatılacak….
Siyaset yapılacak!!!!!
Bu günlerin siyasetini isterseniz birde Ülkücü şairi Ozan Arif’ten dinleyelim:
Ben Ülkücü doğdum, bu yoldan asla,
Sapmadım, sapmam da mümkün değildir,
Makasla kestiler, beni makasla,
Kopmadım, kopmamda mümkün değildir.
***
Başımı koyduğum mübarek yola,
Ters düştü diyormuş birkaç budala,
Yaydıkları gibi paraya pula,
Tapmadım, tapmam da mümkün değildir.
***
İhtirasım olsa mal, mülk nevale,
Bende alkış tutup şimdi şu hale,
Ya makam kapardım, ya da ihale,
Kapmadım, kapmam da mümkün değildir.
***
Küresellik, globallik, tombulluk,
Her şeye he demem yok öyle bolluk,
Allah varken Allah, kuluna kulluk,
Yapmadım, yapmamda mümkün değildir.
***
Bu Arif’i herkes iyi bilmeli,
Ne şimdi, ne sonra, ne de evveli,
Ben Türkeş’ten başka bir lider eli,
Öpmedim, öpmem de mümkün değildir.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.