Türkiye, Suudi Arabistan, Irak ve Suriye’de tarım üretimi düşecek bu da çatışmaları ve göç’ü birlikte getirecektir. Dünyada 2020 yılında milyonlarca çevre göçmeni olacak, Ortadoğu’da su kaynakları ile ilgili mevcut gerilimler tırmanacak, bu asırda İsrail’deki su kaynakları % 60 düşecektir. Bu durum Ortadoğu da ülkeler arası çatışma riskini artıracaktır.

     Diğer taraftan Birleşmiş Milletler küresel ısınma ve kuraklığa bağlı olarak, dünyada gıda fiyatlarında üretim düşüklüğünden dolayı aşırı zamlanma olduğunu bununda kıtlık nedeniyle dünya genelinde isyanlara yol açarak, dünyanın istikrarını bozabileceğini söylemektedir. Brüksel’de AB’nin yaptığı ve 27 ülke başkanının katıldığı “Küresel ısınma uluslararası güvenliği tehdit ediyor” raporunda şöyle belirtilmektedir. Bazı bölgelerde tatlı su rezervlerinde %20–30 azalmaya bağlı olarak tarımsal üretim gerileyecektir. Dünyanın en önemli tarım üreticilerinden olan Avustralya’nın kesintisiz 8 yıldır kuraklığın pençesinde olduğu ve bu büyük ülkenin artık ne buğday ne de süt ihraç edemediği anlatılmaktadır. Ayrıca susuzluğa bağlı olarak hayvancılık varlığının azaldığı, Avustralyalı çiftçilerin beş yılda gelirlerinin üçte ikisini kaybettikleri belirtilmektedir. Aynı raporda, AB’nin tarihinde ilk kez olarak 15 milyon ton tahıl ithal etmek zorunda kaldığı, Arjantin, Rusya ve Ukrayna gibi büyük ihracatçıların ise halklarını doyurabilmek için ambarlarına kilit vurdukları belirtilmektedir.

         Türkiye yönünden konuya baktığımızda,1980’lerde dünyada gıda üretimi yönünden kendine yeten yedi ülkeden biri olduğumuz halde bugün her yıl başta buğday olmak üzere milyonlarca ton çeşitli gıda ürünlerini satın almak zorunda kalmaktayız ve pahalı olarak tüketmekteyiz.

         Bu olası kötü son, su kaynaklarının yönetimi konusunda alınacak acil önlemlerle yavaşlatılabilir veya bir ölçüde durdurulabilir. Bu sebeple; yer altı ve yer üstü su kaynaklarımızın potansiyelinin korunması, verimli biçimde kullanılmasının sağlanması, ekonomik ve sosyal kalkınma hedefleriyle uyumlu bir şekilde su kirlenmesinin önlenmesi hedefimiz olmalıdır.

Türkiye’de susuzluk ve kuraklık sorunun aşılabilmesi için dikkat edilmesi gerekli önemli noktaları şöyle sıralayalım:

-   Planlama ve su kullanımı insan ile başlayıp insanla biter,

-   İklim değişirken biz de değişerek, şehirlerimize, suyumuzun her damlasına ve su havzalarına sahip çıkmalıyız,

-   Su tasarrufunu, gönüllü olmaktan çıkartıp artık zorunlu hale getirmeliyiz,

-    Yerel yönetimler halka örnek olmalı; şehirler, su havzalarının kapasitesine göre oluşturulmalıdır.

Su yönetimi ile ilgili tavsiyelerimiz ise:

-          Yerel Yönetimler Su Bütçesi yapmalı, su kullanım miktarını ve ihtiyacını belirlemeli, yer altı suları ve kuraklık izlenmeli, kuraklıkla mücadele ve suyu yönetme planı yapılmalıdır.