Türk Bayrağı ve kardeşlik
Bizim bayrak ve vatan anlayışımız, Mithat Cemal Kuntay’ın şiirinde tarif ettiği bu ifadeleri gibidir.
Ay yıldızlı bayrağımızın uğruna yüz yıllar içerisinde binlerce şehit verildi.
Onların kefeni oldu al yıldızlı Türk bayrağı,
Selam duruldu ona,
Saygı duyuldu.
Milli duygularımızın şahlandığı günlerde hep üstümüzde dalgalandı gururla.
Dünya devletlerinin Saygı gördüğü her ortamda O, hep en saygın yerde konumlandı.
Bu topraklarda yaşayan yetmiş üç milyon insanı temsil etti.
Yüzbinler tarafından ayakta alkışlandı…
Dün Memleketimizin her köşesinde 21 mart nevruz kutlamaları vardı, Her yerde vatandaşlarımız bir bayram coşkusu ile eğlendi coştu.
Türklerin Ergenekon dan çıkışını, aynı zamanda baharın gelişini simgeleyen, ortak değerlerimizden biri haline gelen nevruz, bu sene Türkiye’nin doğusunda Diyarbakır da daha başka anlamlar yüklenerek kutlanıyor.
Otuz yıldır süren PKK terör örgütü ile süregelen savaşının lideri konumunda olan İmralı adasında ki cezaevinde tutuklu bulunan Abdullah Öcalan’ın kardeşlik ve birlik mesajları okundu..
Yapılan açıklamalarda her ne kadar iyi şeyler yapılıyor gibi gözüküyor olsa da, zaten yıllarca, beraberce, kardeşçe yaşayan Kürt ve Türk kardeşliğini, bu gün yeni tesis ediyormuş gibi lanse etmek en büyük yanlıştı.
Ayrıca dün, binlerce kişinin toplandığı alanda, bayraksız yapılan bu kardeşlik mesajları, her ne kadar iyi niyet taşısa da, Türk toplumunu tatmin etmedi.
Öcalan’ın mesajında dile getirilen, “Çanakkale de beraber ŞEHİT DÜŞEN Kürtler ve Türkler Kurtuluş savaşını beraber yapmışlardı” ifadesinden yola çıkacak olursak, o zaman herkesin kafasında şöyle bir soru oluşuyor:
Beraber uğruna savaştığımız, bizim kardeşliğimizi simgeleyen, üzerimizde dalgalanan, Kürt olsun Türk olsun şehidimizin tabutuna sarılan bayrak o meydanda niye yoktu?
Neden o meydanda başka renkleri başka amaçları taşıyan bayraklar sallanıyordu?
O, sallanan simgelerin Türk, Kürt kardeşliğini, birlik ve bütünlüğünü temsil eden ortak paydası ne olabilirdi?
Aslında, gerçekten o meydanda kardeşlik adına olması gereken ne idi, bunu Kürt Türk herkes biliyor.
Tabi ki, olması gereken, bu gün gölgesinde hep beraber özgürce yaşadığımız Türk bayrağı idi.
Bazıları bu satırdaki özgürlüğe hemen takılabilir. O senin özgürlüğündü diye. Ama öyle değil, Bu memlekette Kürt vatandaşı olan bir kişiye bu millet oy verdi, başbakan yaptı, ardından da Cumhurbaşkanı yaptı. Bunun daha başka örnekleri de sıralamak mümkün..
Yani Türklerin Kürt kardeşlerimizle memleketin ortak değerlerini paylaşmada bir problemi yok.
Ama dün Diyarbakır’da Nevruz şenliklerinde gördük ki, Kürt kardeşlerimizin Türk bayrağı ile problemleri var.
Hem kardeş olacağız, akraba kalacağız, hem beraber yaşayacağız, bölünmeyeceğiz, denecek, hem de bayraklarımız ayrı olacak mesajı verilecek.
Siz, hiç Dünyanın herhangi bir yerinde aynı topraklarda iki bayrak altında yaşayan iki millet gördünüz mü?
Göremezsiniz.
Öyleyse bunun adı nedir?
Biz sizinle aynı topraklarda yaşasak da, aynı bayrak altında kardeş olamayız demektir.!
Bu organizeyi kimler yapıyorsa bilsinler ki, bu yaklaşım Türk halkı ile Kürt halkı arasında çok büyük bir problem doğurur.
Burada verilen mesajlara olumlu gözüyle bakan bir hükümet yetkililerinin de, yarın o bayrak altında şehitlikte yatan vatan evladının başında edeceği duası dahi kabul olmaz.
Türk bayrağı, Türkiye’de bütün etnik grupları bir arada tutan, ona vatan sevgisini aşılayan, ona dünyanın her yerinde kimlik sağlayan milli bir değerdir.
Siz şimdi iki akraba milletin eline iki bayrak verirseniz, akraba olan iki milletin evlerindeki odaları dahi ayırmış olursunuz.
Dünkü yaşanan olayları televizyondan beraber seyreden biri Kürt diğeri Türk iki karı kocanın içinden geçen düşünceleri, onların haletiruhiyelerini kim tasavvur edebilir?
Aileden biri Türk, Diğeri Kürt anne babanın yetişkin evladının yarın tercih edeceği bayrağın rengi acaba ailede nasıl bir birlik sağlayacak?
Siz, yarından sonra bütün Kürtlerin, bu gün tuttukları takımlar olan Galatasaray, Beşiktaş ve Fenerbahçe gibi memleketin her köşesine mal olmuş takımları bırakıp, hepsinin Diyarbakırsporlu olacağını mı zannediyorsunuz?
Bundan sonra PKK’nın mücadelesinin mecliste demokrasi çatısı altında süreceği mücadelenin yeni başladığı söyleniyor.
Yarın güreş minderin de Türkiye için yarışacak güreşçimize göğsünde hangi bayrağı taşımayı tercih ediyorsun diye mi sorulacak?
Bahsedilen demokrasiden, bahsedilen özgürlükten ne anlamamız lazım?
Bunun sınırı nedir, kim belirliyor?
Bayrağa saygısı olmayan bir imamın arkasında, onun cemaati nasıl olurda “durdum divana uydum imama” diyerek gönül rahatlığı ile Allah’ın huzurunda namaza durabilir.
İki bayrağa sahip tek millet olmaz.
Şunu herkesin bilmesi lazım ki;
Bu gün miting alanlarında Türk bayrağı olmadan kardeşlik mesajları verenlerin, yarın olası bir Çanakkale harbinde Türk bayrağı altında omuz omuza çarpışması da mümkün değildir.
Kimse kimseyi kandırmasın.
Ayrı, ayrı bayrak altında yeniden Çanakkale savaşı yapılamaz.
Kardeşlik tek bayrak tek vatanla olur.
Bunun haricinde verilen mesajları yüzbinler değil milyonlar alkışlasa ne fark eder.
Öcalan’ın çağrısı Kürtler için belki bir şey ifade edebilir, ama Türkler için hiçbir anlam taşımaz.Bu millet Öcalan istiyor diye de kardeş olmaz!
Kardeşlik;
Türk ve Kürt halklarının isteğiyle olur.
Kardeşlik;
Türklerin ve Kürtlerin yarın Türk bayraklarını ellerine alıp yollara dökülmesi ile olur.
Türk milleti buna hazır,
Haydi, var mısınız?
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.