Türkçenin dışındaki köklü dillerde teknolojik icatlara konan isimler dışında neredeyse on asır önce konuşulanla şimdiki dilleri arasında hiçbir farklılık olmazken bizde Cumhuriyetin kuruluşunda konuşulan Türkçe ile günümüzde konuşulan Türkçe arasında bile dağlar kadar fark var.

     Bırakın Cumhuriyetin kurulduğu zamanı 40 yıl, 30 yıl önce konuşulan Türkçede kullanılan yüzden fazla kelime günümüzde kullanılmadığı için yeni nesil tarafından bilinmiyor.

     Toplumları bir birine bağlayan üç ana unsurdan biri dil, diğeri din ve üçüncüsü ise bu ikisine göre oluşan kültürdür.

    Bizde medeni ülkelerin tam aksine özellikle Cumhuriyetle birlikte geçmişimizin yok sayılması, ayrıca Laikliğin benimsenmesiyle bunun din karşıtı olarak yönetim tarafından algılanmasıyla 28 Şubat ta zirveye çıktığı gibi oluşturulmak istenen din karşıtı toplum ile kültürel asimilasyona uğradık.

     Bu uygulamalarla insanlarımız o kadar kültür asimilasyonuna uğramışlar ki bu asimilasyonun kültürümüzdeki  deformasyonuyla bir taraftan dede ile torununun bir birileriyle anlaşmaları imkansız hale gelirken diğer taraftan ise bu asimilasyonla oluşan deformasyonla sap ile samanı birbirine karıştırır hale geldik.

     Bu asimilasyonun sebep olduğu deformasyonun somut örneğini Pazar günü Aksaray Belediyesi tarafından Kılıç Aslan Parkında gerçekleştirilen  Ata Sporumuz  Kara Kucak güreşlerinde şiddetle tepki göstermeme sebep olan” Dinimiz ve kültürümüzle uzaktan yakından hiçbir ilişkisi olmayan ”Oley” narasıydı!!!

      Hemde bunu söyleyen 60’ını devirip 70’ine koşan birisi olunca yaşanan kültür deformasyonu ve bunun dilimiz üzerindeki etkisi karşısında insanın şaşırmaması mümkün değil!

      Güreşenlerden birisinin kazanması karşısında galip gelen için bizim kültürümüz gereği “Maşallah, Allah Korusun” denmesi veya en azından kazananın alkışlanması gerekirken 70’ine merdiven dayayan arkamdaki seyircinin “Oley” demesiyle dönüp kendisine ”Burası İspanya mı, bunlar ise boğa mı,Müslüman Allah, Maşallah veya Allahü Ekber diye sevincini gösterir.” deyince bu seyirci olgun birisi olduğundan yanlışını anlayıp ben orada olduğum zaman içinde sevincini hep “Allah” ve ”Maşallah” diyerek dile getirdi.

                        TEŞEKKÜR VE ELEŞTİRİ

        Şu anda Aksaray Belediyesi tarafından kullanılan üstündeki kuruluş tarihi olan “1987” yi ise benim bulup Ahmet ER in belediye başkanlığı döneminde eklettirdiğim Logo ülkemiz genelindeki bir yarışma sonucunda oluşturulmuştu.

       Aksaray Belediyesinin değil Aksaray’ın tamamının ifade eden bu logonun seçilip 1. Aksaray Ihlara Turizm ve Kültür Festivali afiş ve davetiyeleriyle Festival ile ilgili plaket ve tabaklarla diğer eşyalarda kullanıldığı bu festivalden Memiş Akın’ın başkanlık dönemi haricinde 2000 yılına kadarki 13 kutlama komitesi içinde bulunduğum bu sene 30. su kutlanan festival kutlamamaları çerçevesinde geleneksel hale getirilen ata sporumuz Güreş etkinlikleri için başta Belediye Başkanı Nevzat Palta olmak üzere emeği geçen tüm kutlama komitesi üyelerine canı gönülden teşekkür ederim.

      Tüm festival kutlamalarıyla birlikte Ata Sporumuz  Güreş müsabakalarının da gelecek festivallerde nicelik ve nitelik yönünden de standardının arttırılarak sürdürülmesi dileğiyle  Hz.Ezrail(A.S) dışında sırtı yere getirilemeyen döneminde Konya ve Çukurova bölgesi başta olmak üzere ünü her yere yayılan Hüseyin Pehlivan’ın torunu(oğlunun oğlu) olarak güreş hikayeleriyle büyüyen olarak  gelecek seneki müsabakaların en güzel şekle getirilebilmesi için Pazar günkü güreş müsabakalarıyla ilgili olumsuzluklarıda aşağıda arz ediyorum;

     GÜNEŞ TEPEDEYKEN GÜREŞİLMEZ!

     Başta merhum Yanyurtlu Hüseyin Pehlivan dedem ve ondan sonra onun yerine geçen Yeğeni(Bacısının oğlu) Çatinli Ömer Pehlivan olmak üzere tüm ünlü pehlivanlar sıcağın sporcunun üstünde oluşturacağı olumsuzluk nedeniyle sabah serinliği ve ikindin serinliği dışında asla ve asla güreşmezlerdi.

     Bu prensibe aykırı olarak Saat 13.00’de güneş tam tepedeyken güreşlere başlanılması yanlıştı.

     Halil Hopur’un Başpehlivan olduğu müsabakada Aksaraylı Yusuf Köse ile kardeşinin eşleştirilmesi kesinlikle doğru bir uygulama değildir.

     Müsabakaya 105 güreşçinin katılması ve müsabakaların 6 saatten fazla devam ettirilmesi seyirciyi usandırdığından sürenin en azından yarıya indirilmesi gerekir.

     Laiklik prensibinin başta bu uygulamanın vatanı olan Fransa olmak üzere diğer medeni ülkelerdeki gibi din karşıtı olarak uygulanmaması, dinini öğrenenin, bilenin ve uygulayanın artmasına paralel  başta milli birlik ile dirliğimizin muhafazası olmak üzere dilimizin ve kültürümüzün de korunacağı ve bununla akla gelen gelmeyen tüm maddi ve manevi olumsuzluklarla birlikte asimilasyonlarında ortadan kalkacağı bilinciyle din karşıtlığının terk edilmesi ve dinin desteklenmesi konusunda gerekenin yapılması dileğiyle.

      İçinde onun olmadığı 100 Aydan daha hayırlı olan Kadir gece sininde bulunduğu,vücudumuzun zekatı olan 12 Ayın Sultanı Mübarek Ramazan’dan hepimizin hakkıyla yararlanması ve alnımızın akıyla bayrama ulaşmamız dileğiyle mübarek ayın bu ilk günü ve bu ilk günün denk geldiği Cumamız mübarek olsun.

       Rabbim Yar ve Yardımcımız Olsun.