Mutlu Eskilli

Mutlu Eskilli

Vurun öğretmene

Vurun öğretmene

Önemli bir işletmede yöneticilik yapan bir arkadaşım anlattı…
Söz konusu arkadaşımı, İstanbul’da mezun olduğu teknik liseden meslek dersleri öğretmeni kendisini tecrübe paylaşımı için okula davet ediyor.
Nerdeyse yaşı 35’i bulan arkadaşım büyük bir heyecan içinde, kendini hayata hazırlayan öğretmenin huzurunda aynı sıralardan geçtiği atölyede öğrencilerle tecrübe paylaşımı yapacak.
Program saatinde söz konusu okula kendisi gider, o yaşına rağmen öğretmeninin yanında hep hazır oldadır. Onun yanında “Bir bilen olarak” konuşurken sesi titrer.
Yıllar önce geçtiği sıralarda, öğretmenine saygıda kusur etmezken öğrencilerin ilgisizliği, öğretmenine karşı olan saygısızlığı karşısında yaşadıklarının neticesinde kelimenin tam manasıyla şoke olur.
Ve belki de orada gördüklerini en güzel ifade eden cümle, “Kardeşim haydi bizi bir yana bırak, öğretmenin yanında o nasıl oturuştu aynı anda masaya hem bacağını uzatıp, hem de başını koymayı nasıl başardın?”
Eskiden zorunlu eğitim 5 yılken, ortaokula ardından da liseye giden öğrencilerin en az yüzde 90’ında kendinde ya da ailesinde okumaya yönelik bir istek vardı.
Okumayan öğrencinin karnesinde iki haneli rakama kadar ders sayısını zayıf görmek mümkündü.
Öyle ki ilkokul 1’den lise sona kadar sınıf tekrarı kaçınılmazdı.
Disiplin üst seviyede idi.
Hababam Sınıfı’nın Mahmut Hocası gibi otoritesi ve merhametiyle meşhur efsane okul müdürleri mevcuttu.
Öyle ki liseyi bitirenler aldığı eğitim, bilgi ve görgüsüyle çevresinde “Okumuş” olarak adlandırılırdı.
Önce 8, daha sonra da zorunlu eğitimin 13 yıla çıkarılması ile birlikte sınıf geçmenin kolay, kalmanın zor olduğu bir dönemde okullarda ciddi bir disiplin sorunun oluşması kaçınılmaz bir hale geldi.
Bir öğrenci ilkokul 1’den lise sona kadar bir kere ödev yapmadan okulu bitirebilir mi, bilmem!
Böyle bir ortamda insanın köpeği ısırması gibi ağza tat veren medyada flaş haberlerden birisi de öğretmenlerin çocuklara uyguladığı şiddet!
Elbette hiçbir şiddet tasvip edilmez.
Ancak, hiçbir şekilde olayın sosyal boyutu incelenmiyor. 
Öteki dinlenmiyor.
Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün, “Yeni nesil sizin eseriniz olacak” dediği…
Toplumumuzun gelişmesinde lokomotif olan, Ay-yıldızlı al bayrağımızın gölgesinde memleketin her bir köşesinde evlatlarımızı yarına hazırlayan öğretmenlerimizi sene de bir gün mizansen birkaç konserve haberle anarken ve onların güzelliklerini görmezken!

Bir kaç münferit olayı olayı büyütüp, fedakarca yapılan tüm güzellikleri görmeyenler... 
Sorgulamadan, empati kurmadan haydi vurun öğretmene!

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
3 Yorum
Mutlu Eskilli Arşivi