'Yaz gasteci yaz, yaz da gelsin artık bu yaz’
Zaten gazetelerde okuduğunuz kelli felli yazarların da siyaset yazmaktan haz aldıklarını sanmayın. Ancak kırk yılın başında bir siyasetçi kürsüden o yazara yıkama-yağlama yapacak veya küfredecek de öyle havası olacak. Başbakan Erdoğan’ın da site sahibimiz Mevlüt Keskin’i arayıp “Kardeşim, şu Suheyl’e gücün yetmiyor mu?” diye sorma ihtimali zayıf olduğuna göre siyaset yazılarının pek bir cazibesi kalmıyor benim için…
Geçen hafta Aksaray’ın Eskil İlçesi’ne bağlı Bayramdüğün Köyü’nde başımdan geçen bir anıyı paylaşmıştım. Bu sefer de yine Eskil’e bağlı Tatarlı Köyü ile ilgili bir anımı paylaşmak isterim;
Yıl 1999, milenyuma 1 yıl kalmış. Bu köyümüzde medeniyetin en önemli göstergelerinden biri olan elektrik yok. İnsanlar akşam gaz lambalarıyla aydınlanıyor. Mevlüt Keskin’in eniştesi, değerli dostum Cengiz Mutlu’nun köyü olan Tatarlı’nın durumunu gündeme getirme kararı aldım. Konya’dan çıktım yola, akşam vakti vardım Tatarlı’ya…
İnsanlar köye bir gazetecinin gelip sorunlarını gündeme getirmek istediğini duyunca çok sevindiler. Evlerindeki gaz lambalarını alıp köy meydanında toplanmalarını istedim. Sonra akşam karanlığında, ellerinde gaz lambalarıyla köylülerin toplu bir fotoğrafını çektim. Haberi yazdım, ertesi gün gazetenin manşetinden ‘Elektriksiz köyde yaşam zor’ başlığıyla ve yarım sayfa fotoğraflı bir şekilde yayınlandı. Cengiz Bey, birkaç gün sonra elektrik idaresinin köye geldiğini ve elektrik çalışmalarına başladığını söylemişti. Köylünün duasını almış, gururlanmıştım…
Hâla yolum düştükçe Tatarlı’ya uğrar, köylü kadınlarının bana özel pişirdikleri heleme böreğini, koyun sütünden yapılmış küflü tuluk pümpürünü iştahla yerim. Hüseyin Emmi beni gördükçe, “Yaz gasteci yaz, yaz da gelsin artık bu yaz” deyip durur…