Aile Milletin Çimetosudur
O halde Peygamber Efendimiz (s.a.v.)’in önem verdiği, özenle üzerinde durduğu hususlardan biri de “eşlerin huzurlu bir yuva Kurmaları”dır. Efendimizin bu hususta pek çok hadisi şerifleri mevcuttur. Kurulan aile yuvalarının huzurlu bir şekilde devam etmesi, ailenin sağlam temeller üzerine bina edilmesiyle mümkün olur.
Milletin temeli, toplumun çekirdeği ailedir. Milletler, ailelerden meydana gelir. Şu hâlde toplumları ve milletleri meydana getiren aile yuvalarını iyi oluşturup korumalıyız. Aksi hâlde aile düzeni bozuk olan toplumlar uzun süre ayakta kalamaz.
Ailenin temeli, erkek ve kadının evlenmek üzere bir araya gelmeleriyle atılır. Birbirlerine yabancı olan bu kişiler, evlilik yoluyla birbirlerine karşı çok yakın ve sıcak birer hayat arkadaşı olurlar. Onlardaki bu yakınlığı oluşturan ilâhi bir sır vardır. Bu sırrı yüce Allah şu ayetinde beyan etmektedir: “Kaynaşmanız için, size kendinizden zevceler yaratması ve aranıza sevgi ve merhamet koyması onun delillerindendir. Şüphesiz ki bunda düşünen bir toplum için ibretler vardır.” (Rum Sûresi, 30/ 21.) Yüce Allah’ın bu âyette beyan ettiği gibi iki ayrı cinsin evlenmesiyle gözle görülmeyen esrarengiz bir bağlılık, huzur, sükun, birbirini sevme, yardımlaşma ve merhamet duyguları meydana gelir.
Ancak günümüzde yapılan evliliklere gelince, bu evliliklerin pek çoğu Kur’an’da belirtilen amaç, hikmet ve güzelliklerden uzaktır. Adaylar hakkında gerekli bilgiler elde edilmeden sorumsuzca yapılan evlilikler, boşanmaları yaygınlaştırmakta, insanlar, kınanma korkusuyla ahlaki değerleri ayaklar altına almakta, birtakım âdet ve hurafelere dalmaktadır.
Her türlü israf içinde sünnete aykırı ve çılgınca düğünler yapılmakta, bu sebeple pek çok haramlar işlenmektedir. Bütün bu yanlışlıklar, medeni Müslüman olduğu bilinen insanlar tarafından yapılması ise ne kadar da acı ve üzüntü verici bir durumdur. Maalesef Allah’ın emirlerini çiğneyen, birtakım insanları memnun etme gayesiyle hareket eden, sırf nefsânî arzu ve istekleri doğrultusunda giden bu gibi insanlarla ilgili olarak Peygamber Efendimiz şöyle buyurmuştur: “Allah’ı gazaplandırarak insanların rızasını arayanı Allah, insanlara terk eder!” (Tirmizi, Zühd, 65.) Kim ki, insanlardan izzet beklerse, Allah (c.c.) onları zillete düşürür.
Allah’ın rızasına aykırı şekilde hareket edilerek aile yuvaları kurulacak olursa, evlilikten bir müddet sonra eşler arasında sevgi, saygı, huzur ve saadet kaybolur. İşlenilen hata ve günahlar yüzünden arzu edilmeyen, kaçınılmaz bir sonuç olan huzursuzluklar ve boşanmalar meydana gelebilir. Yıkılan aile yuvaları sonunda ortada kalan çocuklar daha anne-babaları hayatta iken sanki bir öksüz, bir yetim gibi boynu bükük kalmaktadır.
Bizler, bugün anne - baba şefkatinden mahrum kalan ve korunmaya muhtaç olan binlerce masum çocuğun bulunduğu bir toplumda yaşamaktayız. Bir Müslüman olarak bu yürekler acısı durum karşısında ise duyarsız ve sorumsuz olamayız.
Aile yuvalarının yıkılmasını önlemek, eşlerin ve çocukların huzurlu olacakları mutlu bir aile yuvası içinde yaşamasını sağlamak mü’min erkek ve kadınlara düşen en önemli görevlerden biridir. Yüce Rabbimiz Kur’an-ı Kerim’de insanları iyi ve güzel olan şeylere yönlendirmek, kötü ve çirkin şeylerden sakındırmak hususunda şöyle buyurur: “İçinizden (herkesi) hayra çağıran, iyiliği (meşru şeyleri, tevhidi ve salih amelleri) emredip kötülükten sakındıran bir ümmet (topluluk) bulunsun. Kurtuluşa erenler işte onlardır.” (Âl-i İmran, 3/ 104.)
Şu hâlde toplumun huzur bulmasına vesile olan iyiliği emredip kötülüğü yasaklamak anlamına gelen, “emri bil’ma’ruf, nehy-i ani’l-münker” gibi dini bir hizmeti yapmak bizim için şereflerin en güzeli olmalıdır.
İlim, tükenmez bir hazinedir. Bilgi, mutluluğun anahtarı ve huzurun kaynağıdır. En kalıcı ve faydalı olan bilgiler de hiç şüphesiz ki İslamî bilgilerdir. İslamî bilgilere sahip olanlar ve onları hayatında tatbik edenler dünya ve ahiret saadetini kazanırlar. Nitekim Peygamber Efendimiz ve onun güzide ashabı Kur’an ve sünneti hayatlarında en güzel şekilde yaşadıklarından dolayı onların yaşadığı dönem “saâdet asrı” olmuştur.
Onlara dünyada iken huzur veren, cennet hayatını yaşatan ve onları mutlu kılan tek bir sır vardı: O da Kur’an-ı Kerim’in bildirdiği ve Peygamber Efendimizin öğrettiği bir hayatı yaşamaları, îman ilmini, ahlak ve edep bilgisini hemen hayatlarına geçirmeleriydi.
Sahabeler, Efendimizin hâliyle hâlleniyor; onun sünnetini yaşayarak güzelleşiyor ve şekilleniyorlardı. Ortaya çıkan problemlerini kolayca çözüyor, rahatlıkla sıkıntıların üstesinden geliyorlardı. Peygamberimiz başta olmak üzere bazı sahabeler de aile hayatında sıkıntı çekmişlerdi. Hanımlarından ve çocuklarından birtakım üzücü hâller görmüşler, akraba ve yakınlarından gelen çeşitli eziyetlere uğramışlardı. Ama bütün bunların üstesinden gelmeyi bilmişler, bir çıkış yolu bulmuşlar, en dayanılmaz eza ve cefalara karşı durmayı öğrenmişlerdi. Yerine göre sabır göstermişler duruma göre tahammül etmişler, her şeyi tevekkül ile karşılamışlardı. Çünkü onlar biliyorlardı ki, her şeyin dizgini sonsuz kudret sahibi olan Allah Teâlâ’nın elindeydi. Her şey Onun emri ile halledilir, Onu bulan her şeyi bulur, Ona sığınan tüm korkulardan emin olurdu.
Sahabeler, hayatın her alanında neyi, nasıl yapacaklarını çok iyi biliyorlardı. Bunun için onlar ruhen huzurluydular. Karşılaştıkları meseleleri kolaylıkla çözüyor, bıkmadan ve bitkinlik göstermeden İslamî hayatlarını sürdürüyorlardı.
Yüce Allah bizimle ilgili her şeyi vahiy yolu ile Peygamberimize bildirmiş, o da onları hem anlatmış hem de bizzât uygulayarak göstermiş ve ümmetine örnek olmuştur.
Allah izin verirse, bizde bundan sonraki yazılarımızı, birinci derecede Kur’ân ve sünnet, ikinci derecede ise, İslam alimlerinin açıklamaları ve “aile ve eşler arası huzursuzlukları giderme yönünde yaptığım hakemlik çalışmaları” ile ilgili tecrübe edindiğim bilgileri değerli okuyucularıma zevkle sunmaya çalışacağım.
Bundan sonraki yazılarımın içeriği hakkında kısmi bilgi vermek isterim: Yazılarımız öncelikle yeni evlenecek gençlere hitap edecek. Bunun yanında evlenip de bir türlü huzuru bulamayan ailelere çözüm yolları gösterilecek. Evlenecek adayların ve evli kimselerin her zaman herkese soramayacakları konular yer alacaktır. (Tevfik ve hidayet alemlerin Rabbi Allah Teâlâ’dandır.)
Milletin temeli, toplumun çekirdeği ailedir. Milletler, ailelerden meydana gelir. Şu hâlde toplumları ve milletleri meydana getiren aile yuvalarını iyi oluşturup korumalıyız. Aksi hâlde aile düzeni bozuk olan toplumlar uzun süre ayakta kalamaz.
Ailenin temeli, erkek ve kadının evlenmek üzere bir araya gelmeleriyle atılır. Birbirlerine yabancı olan bu kişiler, evlilik yoluyla birbirlerine karşı çok yakın ve sıcak birer hayat arkadaşı olurlar. Onlardaki bu yakınlığı oluşturan ilâhi bir sır vardır. Bu sırrı yüce Allah şu ayetinde beyan etmektedir: “Kaynaşmanız için, size kendinizden zevceler yaratması ve aranıza sevgi ve merhamet koyması onun delillerindendir. Şüphesiz ki bunda düşünen bir toplum için ibretler vardır.” (Rum Sûresi, 30/ 21.) Yüce Allah’ın bu âyette beyan ettiği gibi iki ayrı cinsin evlenmesiyle gözle görülmeyen esrarengiz bir bağlılık, huzur, sükun, birbirini sevme, yardımlaşma ve merhamet duyguları meydana gelir.
Ancak günümüzde yapılan evliliklere gelince, bu evliliklerin pek çoğu Kur’an’da belirtilen amaç, hikmet ve güzelliklerden uzaktır. Adaylar hakkında gerekli bilgiler elde edilmeden sorumsuzca yapılan evlilikler, boşanmaları yaygınlaştırmakta, insanlar, kınanma korkusuyla ahlaki değerleri ayaklar altına almakta, birtakım âdet ve hurafelere dalmaktadır.
Her türlü israf içinde sünnete aykırı ve çılgınca düğünler yapılmakta, bu sebeple pek çok haramlar işlenmektedir. Bütün bu yanlışlıklar, medeni Müslüman olduğu bilinen insanlar tarafından yapılması ise ne kadar da acı ve üzüntü verici bir durumdur. Maalesef Allah’ın emirlerini çiğneyen, birtakım insanları memnun etme gayesiyle hareket eden, sırf nefsânî arzu ve istekleri doğrultusunda giden bu gibi insanlarla ilgili olarak Peygamber Efendimiz şöyle buyurmuştur: “Allah’ı gazaplandırarak insanların rızasını arayanı Allah, insanlara terk eder!” (Tirmizi, Zühd, 65.) Kim ki, insanlardan izzet beklerse, Allah (c.c.) onları zillete düşürür.
Allah’ın rızasına aykırı şekilde hareket edilerek aile yuvaları kurulacak olursa, evlilikten bir müddet sonra eşler arasında sevgi, saygı, huzur ve saadet kaybolur. İşlenilen hata ve günahlar yüzünden arzu edilmeyen, kaçınılmaz bir sonuç olan huzursuzluklar ve boşanmalar meydana gelebilir. Yıkılan aile yuvaları sonunda ortada kalan çocuklar daha anne-babaları hayatta iken sanki bir öksüz, bir yetim gibi boynu bükük kalmaktadır.
Bizler, bugün anne - baba şefkatinden mahrum kalan ve korunmaya muhtaç olan binlerce masum çocuğun bulunduğu bir toplumda yaşamaktayız. Bir Müslüman olarak bu yürekler acısı durum karşısında ise duyarsız ve sorumsuz olamayız.
Aile yuvalarının yıkılmasını önlemek, eşlerin ve çocukların huzurlu olacakları mutlu bir aile yuvası içinde yaşamasını sağlamak mü’min erkek ve kadınlara düşen en önemli görevlerden biridir. Yüce Rabbimiz Kur’an-ı Kerim’de insanları iyi ve güzel olan şeylere yönlendirmek, kötü ve çirkin şeylerden sakındırmak hususunda şöyle buyurur: “İçinizden (herkesi) hayra çağıran, iyiliği (meşru şeyleri, tevhidi ve salih amelleri) emredip kötülükten sakındıran bir ümmet (topluluk) bulunsun. Kurtuluşa erenler işte onlardır.” (Âl-i İmran, 3/ 104.)
Şu hâlde toplumun huzur bulmasına vesile olan iyiliği emredip kötülüğü yasaklamak anlamına gelen, “emri bil’ma’ruf, nehy-i ani’l-münker” gibi dini bir hizmeti yapmak bizim için şereflerin en güzeli olmalıdır.
İlim, tükenmez bir hazinedir. Bilgi, mutluluğun anahtarı ve huzurun kaynağıdır. En kalıcı ve faydalı olan bilgiler de hiç şüphesiz ki İslamî bilgilerdir. İslamî bilgilere sahip olanlar ve onları hayatında tatbik edenler dünya ve ahiret saadetini kazanırlar. Nitekim Peygamber Efendimiz ve onun güzide ashabı Kur’an ve sünneti hayatlarında en güzel şekilde yaşadıklarından dolayı onların yaşadığı dönem “saâdet asrı” olmuştur.
Onlara dünyada iken huzur veren, cennet hayatını yaşatan ve onları mutlu kılan tek bir sır vardı: O da Kur’an-ı Kerim’in bildirdiği ve Peygamber Efendimizin öğrettiği bir hayatı yaşamaları, îman ilmini, ahlak ve edep bilgisini hemen hayatlarına geçirmeleriydi.
Sahabeler, Efendimizin hâliyle hâlleniyor; onun sünnetini yaşayarak güzelleşiyor ve şekilleniyorlardı. Ortaya çıkan problemlerini kolayca çözüyor, rahatlıkla sıkıntıların üstesinden geliyorlardı. Peygamberimiz başta olmak üzere bazı sahabeler de aile hayatında sıkıntı çekmişlerdi. Hanımlarından ve çocuklarından birtakım üzücü hâller görmüşler, akraba ve yakınlarından gelen çeşitli eziyetlere uğramışlardı. Ama bütün bunların üstesinden gelmeyi bilmişler, bir çıkış yolu bulmuşlar, en dayanılmaz eza ve cefalara karşı durmayı öğrenmişlerdi. Yerine göre sabır göstermişler duruma göre tahammül etmişler, her şeyi tevekkül ile karşılamışlardı. Çünkü onlar biliyorlardı ki, her şeyin dizgini sonsuz kudret sahibi olan Allah Teâlâ’nın elindeydi. Her şey Onun emri ile halledilir, Onu bulan her şeyi bulur, Ona sığınan tüm korkulardan emin olurdu.
Sahabeler, hayatın her alanında neyi, nasıl yapacaklarını çok iyi biliyorlardı. Bunun için onlar ruhen huzurluydular. Karşılaştıkları meseleleri kolaylıkla çözüyor, bıkmadan ve bitkinlik göstermeden İslamî hayatlarını sürdürüyorlardı.
Yüce Allah bizimle ilgili her şeyi vahiy yolu ile Peygamberimize bildirmiş, o da onları hem anlatmış hem de bizzât uygulayarak göstermiş ve ümmetine örnek olmuştur.
Allah izin verirse, bizde bundan sonraki yazılarımızı, birinci derecede Kur’ân ve sünnet, ikinci derecede ise, İslam alimlerinin açıklamaları ve “aile ve eşler arası huzursuzlukları giderme yönünde yaptığım hakemlik çalışmaları” ile ilgili tecrübe edindiğim bilgileri değerli okuyucularıma zevkle sunmaya çalışacağım.
Bundan sonraki yazılarımın içeriği hakkında kısmi bilgi vermek isterim: Yazılarımız öncelikle yeni evlenecek gençlere hitap edecek. Bunun yanında evlenip de bir türlü huzuru bulamayan ailelere çözüm yolları gösterilecek. Evlenecek adayların ve evli kimselerin her zaman herkese soramayacakları konular yer alacaktır. (Tevfik ve hidayet alemlerin Rabbi Allah Teâlâ’dandır.)
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.