Aman ha..!
Üç kıtanın kesişme noktasında olmasına..
Medeniyetlerin kavşak noktasında bulunmasına..
Petrol ve doğalgaz kaynaklarının geçiş güzergâhında olmasına..
Eşine rastlanmayan bir jeostratejik konuma ve
Jeopolitik öneme sahip olmasına borçlu olduğu, mâlumlarınız..
Bu yönleriyle, yalnız bölgesel anlamdaki değil
Küresel anlamdaki büyük gücünü ve önemini
Denge ülke olmasından ve bu gücünü kullanmasından alıyordu..
Bundan rahatsız olanlarca bu gücü ve önemi hedef alındı:
"Türkiye, bu güce sahip olduğu ve kullandığı sürece
Her türlü bölgesel kirli senaryoyu boşa düşürecek
İmkan, kabiliyet ve fırsatlara sahip olduğu..
Hakem/ağabey konumunda kaldığı ve
Denge ülke olma gücünü kullandığı sürece,
Bazı dost(!) ve müttefik(!) ülkelerin mâsumâne(!) işleri
Bir hayli zor ve hatta imkansız olduğu görülünce,
Bölgemizdeki hakem/ağabey konumunu zayıflatmak için
Hakemlik/ağabeylik yaptığı ülkelerle aramıza
Şu veya bu, haklı veya haksız sebeplerle nifak sokmaya çalışıldı..
Düne kadar sarmaş dolaş olduğumuz komşularımızla
Aramıza düşmanlıklar sokulmasında başarılı olundu..
Bu yapılırken hakemlik/ağabeylik yaptığımız ülkelerle
Ülkemiz karşı karşıya getirildi..
Oluşturulan sorunların tarafı ve hatta
Bir kısmının müsebbibi konumuna düşürüldü.."
Artık düne kadar ağabeylik yaptığımız ülkelerle
Karşı karşıya ve hatta savaşma noktasına taşındı, ülkemiz..
Denge ülke olma konumu iyice örselenen Türkiye,
Bölgesel ve küresel gücünün de tartışılması nedeniyle
En büyük, en önemli ve en güçlü silahından,
Denge ülke olma önemi ve gücünden bi'hayli uzaklaştı..
Diplomaside hamâset, kaybettiren bir dil..
Suriye konusu da bunun en başarılı(!) trajik örneği..
Önceki gün, Suriye tarafından düşürülen uçağımız ve
Kaybettiğimiz iki şehidimizin elîm olayı nedeniyle,
Suriye konusunda atılacak öfkeli bir adım,
Yalnız güney komşumuz Suriye'de değil
Bütün İslâm dünyasıyla ülkemizi karşı karşıya getirecek,
Hedef tahtasına koyacak yanlış bir adım olacaktır..
Sorunun çıkar yolu, tüm diplomatik yollar kullanılarak
Olayın bedeli en ağır şekilde Suriye'ye ödetilmeli.. ancak
Bu bedel hiçbir zaman komşuyla savaş olmamalıdır..
Hele hele NATO'ya ve Batı'ya güvenilerek
Onların üreteceği bir çözüm asla olmamalıdır..
Onların ürettiği bütün çözümleri,
Çevremizde ve yakın geçmişte defalarca gördük(!)..
Tamamı İslâm ülkelerinde yaşattıkları trajediler halâ sürmekte..
Diplomasi tâbi olmayı değil, tâbi olunmayı sağlamıyorsa,
Bu konuda bol bol iddialı laf üretenlere kulak asmamalı..
Üretilen çözümler,
Edilen laflar kabaran duygulara değil,
Akl-ı selîme, vicdanlara, değerlerimize hitap etmeli..
Ülkemizin ve milletimizin menfaatlerine hitap etmeli..
Laf olsun torba dolsun tarzında laflar üretmek marifet değil..
Sorunun çözümünü oluştururken,
Ellerini ovuşturarak savaş nâraları atanların amaçlarına değil
Ülkemiz ve milletimiz ile İslâm dünyasının
Takdirini kazanacak çözümler üreterek çözülmelidir..
NATO Andlaşması'nın 4. maddesi işletilmek suretiyle
5. maddesi uyarınca Suriye'ye müdahale, savaş açılacak olursa,
Ülkemizin bütün İslâm dünyasında adı,
"Tarihinde ilk kez bir İslâm ülkesi olarak
Türkiye, NATO'yu harekete geçirdi ve
Bir başka İslâm ülkesi Suriye'yi vurdurdu" suçlaması,
Tarihler ve nesiller boyunca
Silinmesi imkansız bir leke olarak kalacaktır..
Aman ha aman..!
En hafif tâbiriyle,
Bunu görememenin çok ama çook büyük vebâli war..
GÜNÜN SÖZÜ:
Ustalık döneminde ustaca çözümler,
En büyük temennimizdir.. görmeyi bekliyoruz.. RT.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.