DÜNYA HIRSI

Hz. Nuh :  Ey kadın oğlun kaç yaşındaydı

Kadın :  Oğlum 400-500 yaşlarında vardı

Hz. Nuh : Ey kadın öyle bir zaman gelecek ki insanların yaşamları, ömürleri 60-70 yıl kadar olacaktır  onun için o kadar çok canının sıkma

Kadın çok şaşırarak :  Ey Nuh Ey Allah’ın Peygamberi pekala o insanlar kendilerine barınmak için ev yapacaklar mı ?

Kadın şaşırmış şaşırmasına da ya bizim halimiz ne olacak diye hiç sorduk mu kendimize kat kat lüks evler, yatlar, katlar, arabalar, uçaklar, banka hesapları, koltuklar, makamlar, mevkiler, ve daha nice nice dinmek usanmak bilmeyen dünya hırsları onun arkasından şunu çevireyim bunu çevireyim ben yükseleyim de yükseleyim nereye kadar senedin sepetin olsa bu dünya da taş çatlasın 70-80 sene yaşarsın yarına çıkıp çıkmayacağını bir Allah bilir ya ondan sonrası ?  Kabil, Habil’i öldürdü hırsı hasedi yüzünden ne oldu peki dünyasını da ahretini de mahvetti.  

Nefsini öldür ölmeden ey insan diyoruz sözü yine aşk eri Hz. Mevlana’ya bırakıyoruz bakalım o muhterem insan dünya hırsı için o muhteşem eseri mesnevide bizlere ne nasihat ediyor.

Hz. Mevlana şöyle buyuruyor:

Ey oğul; bağı çöz, özgür ol! Ne zamana kadar altın ve gümüşün esiri olacaksın? Denizi bir testiye döksen ne alır? Ancak bir günlük kısmetini. Harislerin göz testisi dolmadı. Sedef, kanaatkâr olduğundan inci ile doldu. Hırs kulağa bir şey duyurmaz, kin gözü kapatır, adama bir şey anlatmaz. İste ama ölçülü iste; bir otun, bir dağı çekmeğe kudreti yoktur.

Hakk’ın rahmetinden uzak olan, sultan bile olsa gözü açtır. Hırs yüzünden akıbeti görmemek, kendi gönlüne, kendi aklına gülmektir. Tamah, kulağa bir şey duyurmaz. Garez, gözü kapar; insana bir şey anlatmaz. Ey oğul! Hırslı olanlar mahrum kalırlar. Hırslı insanlar gibi hızlı hızlı koşma; yavaş yürü! Hırs kördür; halkın ayıbını inceden inceye görür, bucak bucak dolaşır söyler. Senin hırsın, bu dünyada ateşe benzer. Her alevi, yüzlerce ağız açmıştır. Hırs ve hasetten ibaret olan şu bağı çöz. Ebu Leheb’in karısının boynundaki hurma ipini düşün. Şeytan, nasıl kendisini taşlanmış bir hale getirmişse hırs da onun gibi seni kör etmiş, her şeyden  mahrum bırakmıştır. Kanaatten hiç kimse ölmedi; hırsla da hiç kimse padişah olmadı. Hırs, insanı kör eder, ahmak yapar, bilgisiz bir hale sokar; ölümü de kolaylaştırır.

Tamahkâr, tamahı yüzünden zenginin ayıbını görmez. Tamahlar bütün gönülleri kaplar. Gözün, aklın ve kulağın saf olmasını istiyorsan  tamah perdelerini yırt! Çünkü sûfiyi yoldan çıkaran tamahtır. Yoldan çıkarır da sûfinin hali mahvolur ve o, ziyan içinde kalakalır. Yemeğe, zevk ve semâa tamah ediş, hakikate akıl erdirmesine mani olur. Ayna bir şeye tamah etseydi, bizim gibi münafık olur, her şeyi olduğu gibi göstermezdi. Terazinin mala tamahı olsaydı, tarttığını nasıl doğru tartardı? Kimde tamah varsa, dili tutuk bir hale gelir. Nasıl olur da tamahla göz ve gönül aydınlanır, buna imkân var mı hiç?

Tamahkâr adamın gözünün önünde makam ve altın hayali, gözdeki kıl gibidir. Tamah, huyu fitne olan bir hırsızdır; hayal gibi her an bir surete bürünür. Onun hilesini Allah’tan başkası bilemez. Allah’a sığın da o alçaktan kurtul! Fakat tamahı bağladın mı Hakk’ın nurlarına dalarsın. Mustafa (a.s.), bunun için “Tamaha düşenin nefsi alçalır” demiştir.

Aşk eri Hz. Mevlana böyle buyurur.

Bizler bu dünyaya hırs ve tamah ettiğimiz kadar ahretimiz için hırs ve tamah etsek Allah’ın (CC) izniyle cennetlik oluruz vesselam kalın sağlıcakla.

Bu yazı toplam 2331 defa okunmuştur
Önceki ve Sonraki Yazılar

YAZIYA YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
1 Yorum