Gıda ürünlerinde skandalların ardı arkası gelmiyor
Tarım ve Orman Bakanlığı’nın taklit-tağşiş yapılan ve sağlığı tehlikeye düşürebilecek gıdaların listesini yayınlamasıyla birlikte ülke gündeminin birinci maddesi gıda güvenliği oldu. Türkiye’de en güvenilir gıda firmaları ve zincir restoranlarda bile yaşanan gıda skandalı vatandaşı tedirgin etmeye başladı. Konya’da bazı lokantaların, gıda firmalarının da ürünlerinde tağşiş yaptığının ortaya çıkmasıyla birlikte vatandaşların tedirginliği daha da arttı.
DENETİMLER YETERSİZ KALIYOR ELEŞTİRİSİ
İnsan sağlığını tehlikeye düşürebilecek ürünlerin gelişi güzel satılması ve denetimlerin yetersiz kalması kamuoyunda büyük infiale yol açtı. Gıda fiyatlarının artmasıyla zaten kaliteli ve yeterli gıdaya ulaşamayan Türk halkı bir de üzerine taklit-tağşiş yapılan gıdaları tüketmek zorunda kalıyor. Vatandaşlar böyle bir ortamda kime güveneceğini ve ne tüketeceğini de şaşırdı.
FİYATLARIN ARTMASINI FIRSAT BİLDİLER!
Tüketiciler Birliği Konya Şube Başkanı Mustafa Dinç, gıdada hile yapan hile yapan ve halk sağlığını riske atan firmaların en ağır yaptırımlarla cezalandırılması gerektiğini söyledi. Bazı firmaların gıda fiyatlarındaki artışı fırsat bilerek, gıdada hileye kaçtığının altını çizen Mustafa Dinç, “Tarım ve Orman Bakanlığı’nın gıdada tağşiş yapan firmaları açıklamasıyla birlikte insanlarımızın ne tükettiği ortaya çıktı. Kamuoyunda en güvenilir ve yaygın restoran zincirine sahip firmaların bile ürünlerinde domuz eti kullandığı iddiaları kabul edilebilir bir durum değil. İnsanlarımızın güvenilir gıdaya ulaşma hakkını kimse engelleyemez. Böyle bir ortamda bakanlık yetkilileri ve gıda kontrolleri işlerini daha sıkı tutmaları gerekiyor” dedi.
BAZI FİRMALAR BUNU ALIŞKANLIK GETİRDİ
Bazı gıda firmalarının yasal boşlukları ve cezaların yetersizliğini de fırsat bilerek, gıdada hile yapmaya devam ettiğini belirten Dinç, şunları söyledi: “Gıdada da tağşiş olayı maalesef yeni bir durum değil. Gıdanın sanayileşmesiyle birlikte ortaya çıkan bir durum. Maliyeti düşürmek için bunu yapıyorlar. Peyniri ucuz yapan içinde süt olmamasıdır. Sucuğu ucuz yapan içinde sakatat olmasıdır. Keçi sütü dondurmasının içinden süt çıkmadı. Bozulan tavukları çamaşır suyunda bekletip yeniden piyasaya sunuyorlar. Maliyeti düşürmek için gıdaların içeresine yabancı maddeler katıyorlar. Osmanlı zamanında bile paraya bakır karıştırdıkları için paranın değeri düşmüş. Gıda ürünlerinde hile yapan firmalarla görüştüğümüz zaman ise bunu yapmak zorundayız diyenler bile oldu. Bir firma sahibi, ‘50 kişi çalıştırıyorum. Bu insanlar evine ekmek götürüyor. Bunu yapmak zorundayım’ demişti. 50 kişi evine ekmek götürecek diye insanların sağlığını riske atamazsınız. Bu zaten helal bir kazanç değil. İnsanlar evine haram lokma götürecek. Bu zihniyette insanlar maalesef ülkemizde var. Bunlar kanunlardaki boşluğu fırsat biliyor.”
PARA CEZASI YETERLİ OLMUYOR, HAPİS CEZASI ŞART!
Gıdada tağşiş yapan firmaların ve şahısların en ağır şekilde cezalandırılması gerektiğinin altını çizen Dinç, konuşmasını şu şekilde sürdürdü: “Gıda üretimi yapan firmaların mutlaka belediyeler, tarım ve orman müdürlüğü ve sağlık müdürlüğü tarafından denetlenmesi gerekiyor. Gıdada hile yaptıklarını tespit ettikleri zaman en ağır cezaları vermeleri gerekiyor. 10-20 bin TL para cezası vererek bu iş çözüme kavuşmaz. Hilelerin devamı gelirse hapis cezası dahi verilmeli. Şirket tamamen kapatılmalı ve yeniden başka bir isimle iş yeri açmasının önüne geçilmeli. Bu insanlar kendisine bir çıkar yol buluyorlar. Güzel güzel isimlerle yeniden piyasaya çıkıyorlar. Tüm vatandaşların sağlığını riske atıyorlar. Bunların tekrar faaliyete geçmemesi lazım. Bir şey maliyetinin altında satılıyorsa oradan uzak durulması gerekiyor. İnsanların bundan şüphelenmesi gerekiyor. Para cezası yeterli olmuyor. Cezalar artmalı, şirkete ceza yazılmalı ve firma sahiplerine hapis cezası dahi verilebilmelidir.”
İBRAHİM BÜYÜKEKEN
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.