Muzaffer Yayar

Muzaffer Yayar

İnandığımız Gibi Yaşamak

İnandığımız Gibi Yaşamak

Günümüz toplumunun en büyük hastalıklarından bir tanesi "toplumsal yozlaşma". İnanç değerlerinde, insani ilişkilerde, dünya nimetlerinden faydalanmada, teknoloji imkânlarını kullanmada insanımız mecrasından sapmış ve yozlaşma dediğimiz kötü bir gidişatın içerisine girmektedir. Kişilerimiz arasında gerçekleşen ticari ilişkiler, ortaklık, evlilik, komşuluk v.s. bir takım sosyal ve ekonomik ilişkilerde kişinin yalnızca kendi dünyalık menfaatini düşünmesi; karşı tarafı nasıl aldatabilirim zihniyetine hâkim olması ve helal-haram kavramlarının unutulması bu tehlikelerin  başında gelmektedir. Oysaki "Kişi kendisi için istediğini, bir başkası (kardeşi) için istemedikçe gerçek manada iman etmiş sayılamaz" diyen bir dine inanmış insanlarız.  Hizmetimize sunulmuş nimetleri fütursuzca kullanma ve harcamalarımızdaki israfın ve lüksün sınır tanımaması. Günümüz teknolojisinin bir kolaylık ya da en büyük nimet olarak tasarruf edilmesi yerine, çılgınca bir eğlenceye dönüşmesi ve bizlerin kıymetli zamanlarını boş yere heba etmesi, her türlü ticari faaliyetimizde adaleti değil yalnızca maddi üstünlüğümüzü gözetmemiz, bu yozlaşmalara birer örnek teşkil etmektedir.
 

21. yüz yıl içerisinde İslam adına, Müslümanlar adına hiçte ehil ve itikadi noktada sağlam olmayan sözde hocalar, din adamları, Kur'an ve sünnet ölçüsü dışında yanlış  fetvalar vererek; İslami emirlerin içini boşaltması, mana ve gayede değil; şekilden ibaret bir din modeli sunmaları ise inanç noktasında biz Müslümanları kendi öz değerlerinden koparmıştır. Batı Medeniyetinin Müslümanlar üzerinde şu an uygulamakta olduğu projelerden sadece biri olan "Ilıman İslam-Light İslam" modeli de bu anlattıklarımı destekler mahiyettedir. Müslüman toplulukların inanç değerlerinin ellerinden alınarak sadece şeklen ibadet yapan, toplumun diğer problem ve sıkıntılarıyla ilgilenmeyen, şuursuz, egoist ve “bana değmeyen yılan bin yıl yaşasın” düsturuyla dünyanın birçok yerinde ve özellikle Ortadoğu'da akan oluk oluk Müslüman kanına karşılık duyarsızlaşarak sofralarımızda dahi o kardeşlerimiz için bir duayı bile esirgeyen; bununla kalmayıp iftar sofralarında Coca Cola ile donatan, iftar sofralarını israf sofralarına çeviren, sürü psikolojisiyle hareket eden özde değil sözde Müslüman topluluklar oluşturulmak istenmektedir. Ve ne yazık ki bizle bu kötü oyuna alet edilmeye çalışıyoruz. Fakat bu bizim inandığımız din bunları mı emrediyor? Kendimizi bir sorguya çekmek icap eder. Hz. Ali’nin de dediği gibi “ İnandığınız gibi yaşamıyorsanız, yaşadığınız gibi inanmaya başlarsınız ”

İnandığımız gibi yaşamak dua ile vesselam…

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Muzaffer Yayar Arşivi