Ömrünü güzel ahlakla, kalbinde Allah korkusuyla ve huzur içinde geçiren kişi, cennette de Rabbinden bir mükafaat olarak güzellikler görecektir. Allah’ın zikrinden yüz çeviren ise bu dünyada kıskançlıklar, bunalımlar, korkular, endişeler, mutsuzluklar içinde bir yaşam sürdüğü gibi ahiret hayatında da acılar içinde yaşayacaktır.

“İşte bunların karşılığı, Rablerinden bağışlanma ve içinde ebedi kalacakları, altından ırmaklar akan cennetlerdir. (Böyle) Yapıp-edenlere ne güzel bir karşılık (ecir var).’’ (Ali İmran Suresi, 136)

“Kim çarçabuk olanı (geçici dünya arzularını) isterse, orada istediğimiz kimseye dilediğimizi çabuklaştırırız, sonra ona cehennemi (yurt) kılarız; ona, kınanmış ve kovulmuş olarak gider.’’ (İsra Suresi, 18)

Allah’ın zikrini görmezlikten gelen insanlar, kendileri Allah’a teslim olmadıkları gibi, başkalarını da cehenneme sürüklemek isterler. Bunun için şeytanın onlara fısıldadığı her yolu denerler. İnsanlara açıktan değil, gizli ve sinsi yönetemlerle yaklaşırlar. Şeytan Rabbimiz’in huzurundan kovulduğu zaman Allah’a şöyle seslenmişti:

“(Allah:) ‘Sen gözlenip-ertelenenlerdensin’ dedi. Dedi ki: ‘Madem öyle, beni azdırdığından dolayı onları (insanları saptırmak) için mutlaka Senin dosdoğru yolunda (pusu kurup) oturacağım.’ Sonra muhakkak önlerinden, arkalarından, sağlarından ve sollarından sokulacağım. Onların çoğunu şükredici bulmayacaksın." (Araf Suresi,15-17)

Özellikle medya insanlar arasında dinsizliği yaymak için kullanılan bir aracıdır. Medyada gösterilen bazı programlarla insanlara ahlaksızlık ve evrendeki düzenin başıboş işlediği yalanı empoze edilmekte, toplumların aklı bu faaliyetlerle bulandırılmaktadır.

Toplumlara dinsizliği aşılamak için kullanılan diğer bir aracı da bilimdir. Bilimin bazı konuları halk tarafınfan bilinmemektedir. Çünkü bazı bilimsel veriler insanlara yabancı kelimelerle anlatılmakta, gerçekler halka sunulmamaktadır. Bilim adamlarına güvenen ve gerçekleri araştırma gereği duymayan insanlar da, bazı aldatıcı bilgilere körü körüne inanmaktadırlar.

Bilim tarihinin en aldatma dolu konusu ise Darwinin’in Evrim Teorisidir. Bu teori evrende gördüğümüz tüm düzenin başıboş ve amaçsız olduğunu iddia eder. Yine bu teoriye göre herşey bir su birikintisinde tesadüfen oluşan bir hücrenin gelişmesiyle başlamıştır. Bu hücre zamanla gelişmiş gelişmiş ve günümüzdeki mükemmel donanımlara sahip insanı, her daim kokusunu kaybetmeyen rengarenk çiçekleri, matematiksel bir düzenle dizilmiş yaprakları, harika bir simetriye sahip kelebekleri vs. meydana getirmiştir. Bu teorinin aldatmaca olduğu her tarafından anlaşılmaktadır. Ancak bazı sözde bilim adamları bu teoriye öyle bir kılıf giydirmiş, öyle latince kelimelerle süslemişlerdir ki, özellikle araştırmaya açık olmayan insanlar bu yalanların peşinden gitmiştir.

Evrim teorisine bu kadar çabuk kanılmasının en önemli nedeni aslında imanı zafiyettir. Bilim herşeyde bir düzen ve amaç olduğunu kanıtladığı halde halen bazı insanların evrim teorisine inanmalarının nedeni ya imani zafiyet yada gerçekleri bildikleri halde, Allah’a büyüklenmekten dolayı diretilen inattır.

“Vicdanları kabul ettiği halde, zulüm ve büyüklenme dolayısıyla bunları inkar ettiler. Artık sen, bozguncuların nasıl bir sona uğratıldıklarına bir bak.’’ (Neml Suresi, 14)

Bu insanlar Allah’ın en güzel şekilde yarattığı insanın tesadüfler sonucu, maymundan evrimleşerek geliştiğini iddia etmelerine karşılık ahirette de hayvanlardan daha aşağılık konuma düşeceklerdir.

İnsanları hayvan gibi görüp, dünyanın bir çatışma yeri olduğunu ve hayvanlar gibi insanların da bu çatışmada galip gelerek hayatlarına devam edebileceklerini insanlara empoze ederek, mutsuz, sıkıntılı, hevesleri peşinde amaçsızca koşan toplumlar oluşturmaya çalışmaktadırlar. Ancak bu insanlar hayal ettikleri bu dünyanın benzerini ahiret hayatında bulacaklardır.

“Kıyamet günü, Allah'a karşı yalan söyleyenlerin yüzlerinin kapkara olduğunu görürsün. Büyüklenenler için cehennemde bir konaklama yeri mi yok?’’ (Zümer Suresi, 60)

“O yüzükoyun cehenneme doğru sürülüp-toplanacak olanlar; işte onlar, yer bakımından çok kötü, yol bakımından sapmış olanlardır.’’ (Furkan Suresi, 34)