Nilgün Güney

Nilgün Güney

İSLAM’DA DONUKLUK, NEŞESİZLİK VE PASİFLİK YOKTUR

İSLAM’DA DONUKLUK, NEŞESİZLİK VE PASİFLİK YOKTUR

 

  Bütün güzel ahlak özellikleri en derin şekilde samimi müminlerde tecelli eder. Bu güzel ahlak özelliklerinden bazılarını eksik yaşamak, Müslüman’ın düzeltmesi gereken bir durumdur. Bunun için Müslüman, Allah’a olan sevgisini ve korkusunu daha da güçlendirmelidir.

İslam ahlakı insana aynı zamanda derin bir ruh ve kalite kazandırır. Güzel ahlak olmadığında ise sevgisiz, anlayışsız, donuk, inceliklerden anlamayan bir karakter ortaya çıkar. Böyle bir karaktere sahip olan insanların ise Allah’ın yarattığı güzellikleri ve İslam’ın özünü görmesi mümkün değildir. Ayrıca güzel ahlakın eksikliği, Allah korkusunun zayıf olmasından da kaynaklanmaktadır. Allah’a karşı güçlü bir korku duymayan insanın, İslam ahlakını yaşama konusunda heyecan duyması da mümkün değildir.

Allah sevgisi ve korkusu zayıf olan insanın ayrıca kadere olan inancı da eksik olur. Yerin, göğün ve ikisi arasındaki canlı-cansız varlıkların Allah’ın kontrolünde olduğunu idrak edemez. Allah’ın ilminin evrenin her yanını kuşattığının bilincinde olmayan insanın hayatı ikiye ayrılmıştır; (haşa) Allah’ın kontrolünün dışında olduğuna inanılan hayat ve ibadetlerin yaşandığı ayrı bir zaman dilimi. Bu zihniyetteki insanların “yaşam şartları” kisvesi altında dinin hükümlerinden yüz çevirdikleri görülecektir. Rabbimiz bir ayetinde kendi istekleri doğrultusunda bir yaşam belirleyen insanların aslında kendi şereflerinden yüz çevirdiklerini şöyle haber vermiştir:

Eğer hak, onların heva (istek ve tutku)larına uyacak olsaydı hiç tartışmasız, gökler, yer ve bunların içinde olan herkes (ve herşey) bozulmaya uğrardı. Hayır, Biz onlara kendi şan ve şeref (zikir)lerini getirmiş bulunuyoruz, fakat onlar kendi zikirlerinden yüz çeviriyorlar. (Mü'minun Suresi, 71)

Müslüman kendini imani zafiyetten korumalı, İslam ahlakını en güzel şekilde yaşmaya gayret etmelidir. Sevgi dolu olmayı, yardımlaşmayı, affediciliği, ince düşünceyi, onore etmeyi… vs. (haşa) saflık olarak görmek, soğuk olmayı, resmi durmayı, ilk önce kendini düşünmeyi, büyüklenmeyi üstünlük olarak algılamak, şeytanın İslam’dan uzaklaştırmak için kullandığı bir yöntemdir.

Günümüzde çoğu Müslüman’ın uyduğu biraz İslam, biraz heva (insanın istek ve arzuları) mantığı Kuran ile alakası olmayan bir ahlaktır. Peygamberimiz (sav) ve sahabelerin yaşadığı İslam’ın da günümüzdekiyle bir benzerliği yoktur. (Samimi Müslümanları tenzih ederim) Kendi içine kapanıklığın, neşesizliğin, pasifliğin, donukluğun İslam’da yeri yoktur. Kuran ahlakında neşe, canlılık, dışa dönüklük, kendine güven, sorunlara çözüm getirme vardır. Rabbimiz bir ayetinde hükümlerinin bir bölümünü uygulayıp, bir bölümünü terk edenlerin beklediği sonu şöyle haber vermiştir:

…Yoksa siz, kitabın bir bölümüne inanıp da bir bölümünü inkar mı ediyorsunuz? Artık sizden böyle yapanların dünya hayatındaki cezası aşağılık olmaktan başka değildir; kıyamet gününde de azabın en şiddetli olanına uğratılacaklardır. Allah, yaptıklarınızdan gafil değildir. (Bakara Suresi, 85)

İslam hayat demektir. İnsan ancak İslam’ı yaşadığında gerçek olan mutluluğa, neşeye, güce, olgunluğa ve kaliteye kavuşabilir. Bunun dışında bir yaşam bazı insanların sandığının aksine mutluluğu ve rahatı getirmediği gibi, Allah katında da bir geçerliliği yoktur.

 

 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Nilgün Güney Arşivi