Makam odasında memlek sevgisi
Allah bazı insanlar “Yürü ya kulum!” der gibi, hiç ummadığı makamları nasip eder. Maalesef birçoğu o makamın hakkını veremeden, makamlarını kaybederler. Hem makamı, hem de makamın imtihanını kaybediyor birçoğu.
Yirmi yıl önce o makamlarda otururken milleti için çalışan insanlar, halen hayır duaları alıyor. Ancak oturduğu makamın hakkını vermeyen, o makam ile kendisini ve çevresini zengin edenler, milletten aldıkları bedduaların da etkisiyle, birçok sıkıntı yaşıyor. Kimisi elindeki paraları kaybetmiş, kimisi hayırsız evladın eline düşmüş, kimileri de hastalıklarla mücadele ediyor.
Sevgi emek ister!
Sevgi emek ister! Emeksiz bir sevginin toplum için etkisi, sevgisiz bir insanın etkisinden farksızdır. “Bu vatan için, bu bayrak için, bu memleket için ölürüm!” diyen insanlar! Ölmenize gerek yok. İşinizi iyi yapın yeter! En büyük vatansever, işini iyi yapan kişidir.
Savaş zamanı, memleket sevgisinin ispatı, kan vermektir. Barış zamanı memleket sevgisinin ispatı için kan değil, ter dökmek gerekiyor. Oturduğu makamda ter dökmeyen insanın, savaş meydanında kan dökmeyen insandan ne farkı var?
Kuru sevgi!
“Ben bu çiçeği çok seviyorum!” cümlesini, yüz defa değil, yüz binlerce kez bile söyleseniz, o çiçeği sulamadığınız zaman, sevdiğiniz çiçeği kurutursunuz. Çünkü kuru sevgi, çiçek büyütmez.
Bu memleketi hepimiz seviyoruz. Sağcısı, solcusu, islamcısı fark etmez. “Ben bu memleketten nefret ediyorum!” diyen yok. Memleketimizi seviyor olmamız, problemlerimizi azaltmıyor maalesef.
Makam odasında, oturduğu yerde çay ısmarlayarak, memleket seven çok adam gördüm. Ben, onların memleket sevgisine inanmadığımı söylemiyorum. Ancak bizim, makam odasında ki kuru sevgiden çok daha fazlasına ihtiyacımız var.
Çiçeklerin kurumasına engel olan su ne kadar önemli ise, bu memleketini sevdiğini iddia eden herkes için, alnından damlayan ter damlaları da o kadar önemlidir.
Alın teriyle sulanmayan sevgi, kuru, kupkuru bir sevgidir. Susuz bırakılan her çiçek, her tohum, çürümeye mahkumdur.
Altındaki arabanın şoföründen, her damla benzinine kadar, milletin karşıladığı bir makam, kuru sevgiyle israf edilemez. Her sabah içtiği çayın şekerini bile millet parasıyla alıyorsa, kuru sevgi yetmez.
* * * * * * *
Her vakit namazı, başka bir camide kılmaya çalışarak, cami ve cemaate daha yakın olan müftü de var, 5 yıldır görev yaptığı ilçede, müftülük binasına en yakın camiye bile uğramamış olan müftülerde var.
İlçesinde ki köy okullarını bile sürekli ziyaret edip, eğitimin işleyişini ve ihtiyaçlarını yakından takip eden Milli Eğitim Müdürleri de var, makam odasından dışarı bile çıkmayan, makam koltuğundan memleket sevgisi nutukları atan Milli Eğitim Müdürleri de var.
Sadece büyük makamlar için örnekler verdiğime bakmayın. Bir öğretmenin, bir okul müdürünün, bir mahalle imamının elindeki imkan ile neler yapabildiğine, defalarca şahit olmuş bir insanım.
Bu memleketin, kendisini seven insanlardan daha çok, sevgisini alın teriyle sulayan insanlara ihtiyacı var.
Ey makam sahipleri! Bu memleketi ağzınızla sevmeyi bırakın da, alnınızdan damlayan ter damlaları şahit olsun sevginize.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.